İnsan Ne ile Yaşar Ne ile Yaşamaz?
Can hokkasına batırılmış kalemden süzülen mürekkep ile modern insanın romanını en iyi kim yazar? Diye sorulsaydı bana. Aklıma gelecek isim o olurdu.
Modern dünyanın kodlarını çözmüş,bir muhalif modern dünya dervişiydi...
Tarih yapraklarının arasından fırlamış, âbası ve asası eksik bir derviş…Ondandır ki “Şeyhim” diye hitap ederdim meccani dostluğun sınırlarını zorlayan edası karşısında… Konuşmaya başladı mı diyaframdan gelen sesi, samimiyetiyle havayı bürüyor, güven telkin eden duruşu ve birikimi ile sözleri bir kreşendoya dönüştürüyordu. Tane tane başladı anlatmaya.
"Yollara oturmayın" dedi.
"Oralarda konuşuyoruz" dediler.
"Bari yola hakkını verin" dedi.
"Onun hakkı nedir?" dediler.
"Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmak" dedi. Ne kadar yalın bir hakikat hikmeti değil mi dedi? Ve devam etti:
Niyetimiz iyi, düşüncemiz doğru, irademiz sağlam ise duruşumuzda asalet oluşur. Davranışlarımız hem kendimize hem de başkalarına iyiliği yayan kötücül olandan sakındıran tutarlıkta olur. “ilmi hal, ilmi kalden evladır” ifadesi aynı zamanda doğruyu söylemektense doğruyu yaşayarak dolaylı anlatmanın daha makbul ve etkili olduğu gerçeği değil midir dostum?
Modern dünyada doğrunun yanlışın, iyinin kötünün ne olduğunu herkes biliyor. Buna rağmen dostum; doğru yerine yanlış, iyi yerine kötü tercih ediliyorsa bu bilgisizliğimizden değil ahlaksız bir anlayışa sahip olduğumuzdandır. Bu ahlaksızlık modern dünyanın eseri. Modern dünya insanı hep bilimle aldattı. Mesela sorayım dostum yeryüzünde kaç element var?
-Yüz on sekiz sanırım.
-Suni olanlarla birlikte doğru. Peki, en pahalı hangisi veya hangileri?
Meseleyi nereye götüreceğini ve niye sorduğunu bilmesem de “Altın, platin gibi elementler” dedim. Başıyla onaylayıp devam etti:
-Fiyatları dudak uçuklatıyor. Safran-- gramı 11 dolar. ... .Altın-- gramı 56 dolar. ... Rodyum-- gramı 58 dolar. ... Platin--gramı 60 dolar... Metanfetamin-- gramı 100 dolar. ... Gergedan boynuzuz-- gramı 110 dolar. ... Eroin-- gramı 130 dolar. İnsan vücudunda 118 elementin 92 si var. Ama bu dediklerim yok mesela. İnsan vücudunda olmayan elementler en pahalı elementler ve bu elementler olmadan da insan pekâlâ yaşayabiliyor. Düşünsene dostum, insandaki elementlerin çoğu yaşamsal fonksiyonlarımız için gerekli yokluğunda ise ölüm gerçekleşiyor. Gariptir altın platin elmas vs bu insanı oluşturan elementlerin içinde yok. Yani Allah Azze Ve Celle bu elementleri yaratmasa da insan yine var olurdu. Oysa oksijen olmasa 7 dk su olmasa 7 gün, yemek olmasa 21 gün hayatta kalabiliyorsun. Tabi yaklaşık olarak. İnsanın yaşamsal fonksiyonları için hiç önemli olmayan altın vs en pahalı olan ve 7 dk onsuz olamadığımız oksijen ise bedava. Su bedava. Topraktan denizden ve havadan nimetlerle yaşayabiliyoruz. Bunun adı Rahmandır. Modern bilim hiçte gerekli olmayanları o kadar gerekli gibi sunup öylesine aldatmış ki biz şu ayeti duymaz olmuşuz: “Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın.(Fatır;5)
Ey Kadim Dost, Kırktan fazla ülke gezdim birçok ırktan insan ile tanıştım. Hepsinin dili teni hayatları farklıydı ama hepsi gülerken, ağlarken, şaşırırken aynı tepkileri veriyorlardı. Şimdi diyeceksin ki bunlar doğuştan öğrenilmiş davranışlar. Evet, insanlar bu davranışları öğrenmiş olarak doğuyorlar. Peki nasıl? “Elestü Birebbiküm” sorusuna “Kalu bela” dedik dünyaya gelmeden önce. Bu dilimizin aynı kaynaktan çıktığına delildir. Demek ki dillerimiz bir idi ve bir olduğunun delilidir ağlamamız, gülmemiz, şaşırmamız ve çıkardığımız ortak sesler. Coğrafya kaderdir diyordu ya İbni Haldun, doğduktan sonra coğrafya ile yeni diller doğdu. Matematikte Limitin sonsuza gitmesi gibi.
Hz. Âdem farklı topraklardan (elementlerden) yaratıldığı için bedeninde farklı hücreler, farklı dokular, farklı organlar, farklı sistemler, farklı kromozomlar, farklı genler ve farklı DNA’lar vardı. Çünkü O’nun neslinden farklı ırk ve renkte farklı insanlar gelecek ve insanlar doğal olarak farklı genlere yani farklı karakterlere ve farklı kişiliklere sahip olacaklardı.
Kadim vakitlerden beridir kaleler, evler ve bugün modern binalar üst üste konumlandırma ile vücuda geliyor. İnsan da hücre denilen küçük yapı taşlarından yaratılmıştır. Hücreler, canlı varlıklarda canlılık özelliği taşıyan ve bağımsız bir hayata sahip olan en küçük yapı taşlarıdır. Alyuvarlar hariç, her hücrenin bir çekirdeği vardır. Çekirdek, hücrenin beyni, yönetim merkezi ve insanın aslı, yani yapısal ve kalıtsal kişiliğidir. Hücrelerin çekirdeklerinde protein ve DNA moleküllerinden yapılmış 46 adet kromozom ve kromozomların üzerinde de kolyelere dizilmiş inci tanecikleri gibi genler vardır.
Genler, her canlının hem kendine hem de türüne ait bütün psikolojik özellikleri taşır ve bunları kalıtsal olarak nesilden nesile aktarır. Sonsuz ve sınırsız kudret sahibi olan Allah, kıyamete kadar yaratacağı bütün insanların fiziksel yapılarını, karakterlerini ve psikolojik özelliklerini bu genlerde kodladı.
Yağmurun rahmet olduğu için yağdığını bilmek, Allah’ın “ol” deyince olmasının misali değil midir?
Dostum, modern insan biçemediği ekini ateşe verme kolaycılığına kaçarak kendine ve tabiata nankörce zulmetmekten başka bir şey yapmıyor. Dünya hiçbir yaşamsal değeri olmayan madenler için tarumar ediliyor. Ne adına daha müreffeh yaşam adına.
Dostum, Kızılderili Şef Seattle 1853 yılında ne demişti hatırla;
“Beyaz adam Annesi toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar.
Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir.
Beyaz adamın kurduğu kentlerde huzur ve barış yoktur.
Bu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarını açarken çıkardığı tatlı sesler ve bir kelebeğin kanat çırpınışları duyulamaz.
Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu, son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak…”
Ferhat abi sözün burasında çayından son bir yudum aldı.
-Diyeceğim o ki dostum. İşimiz Allah'a kalmış derler ya hoş kalmışsa onu olmuş bil. Dünyanın en güç işi; bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin bunu nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir ve bilirken susmanın bilmezken söylemek kadar kötü olduğunu bilmek adama ağır geliyor. Modern insan, yeniden insanı keşfedene kadar korkarım şu covid-19 gibi epeyce musibetin tadına bakacaktır. HAYY olan sonumuzu hayreylesin.
-Amin…