• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ersoy Dede
Ersoy Dede
TÜM YAZILARI

Pijamayı bırakın üç kağıda bakın

28 Eylül 2015
A


Ersoy Dede İletişim: [email protected]

Aydın Doğan önceki gün yeni bir mektup daha kaleme aldı biliyorsunuz.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Aydın Doğan’a atfen söylediği sözlerin gerçeği yansıtmadığını iddia etti. Referans olarak da Kelkitliliğini gösterdi. Belki de biliyorsunuz, Kelkit, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a en yüksek oy çıkan yer..  Gümüşhane’de yüzde 75, bizzat Kelkit’te yüzde 81 oy aldı Erdoğan.. Meselenin Kelkit’le ilgisi yok yani.. Neyse Aydın Doğan: “ben ‘hükümetler kurdum, hükümetler yıktım’ demedim. Hiçbir seçilmiş lidere böyle bir şey söylemedim” diyor.. Biz ise ısrarla, “hayır sen var ya sen, hükümetler yıkan, hükümetler kuran bir adamdın” demeyi sürdürüyoruz “.. Sen var ya sen, pijamayla başbakan karşılıyordun. Hükümet listeleri senin evinde belirleniyordu..” Hatta daha da ileri götürüyoruz meseleyi.. “... Erbakan’ı sen iktidardan ettin.  Mesut Yılmaz’a başbakanlığı sen verdirdin...” Doğru mu?.. Şimdi bir an için kendinizi Aydın Doğan’ın yerine koyun.. Cumhuriyet tarihinin en güçlü iktidarına yakın kalemler senin hakkında böyle konuşuyorlar. Dürüst ol, kızar mısın yoksa hoşuna mı gider?.. 

Stratejik taktik hata bu zaten.. Sen Aydın Doğan’ın ne kadar da güçlü bir insan olduğunu söyleyerek onu yaralayacağını mı zannediyorsun?. Hakkında o kadar şaibeli iş varken, ‘pijamayla başbakan karşıladı’ yahut ‘evinde hükümet listelerine karar verilirdi’ de ne oluyor? Dün Ali İhsan Karahasanoğlu çok güzel ifade etmiş. Kağıt üç kağıdı davasında karar çıktı. Çıkan karar yazılacak diye bekliyorsunuz fakat yazılmıyor. Bu davadan üç  önceki, üç sonraki davaların kararları yazılmış fakat Aydın Doğan’ın kağıt üç kağıdı davasının kararı bir türlü çıkmıyor. Neden?. Çünkü zamanaşımı bekleniyor. Biz varız, yazıyoruz da diledikleri gibi at koşturamıyorlar.. Bunu söyle. Sen ne yapacaksın adamın pijamasını falan.. Cem Küçük yazdı bin defa halka açık şirkette manüplasyon iddiasını.. Bir kısmı kayıt altında bir kısmı kayıtdışı valizlerle ödenen paraları.. Adamı siyaseten güçlü olduğuna ikna edip de ne geçecek ki elimize.. 

Bakın 28 Şubat’taki darbenin medya propaganda ayağı suçlaması en ağır darbecilik suçudur. Dünyadaki örnekleri hesabını vermeden ölmedi. Fakat bizde henüz darbeler bihakkın yargılanamadığı için Aydın Doğan’ın boynunda bu şeref madalyası gibi duruyor. Ondan sıkıntılı.. 

Gelin bir konuda anlaşalım. Bu memlekette Ahmet Kaya, yalan haberlerle Hürriyet Gazetesi tarafından hedef gösterildi mi? Hrant Dink’in, kendi gazetesinde çıkan bir haber haftalar sonra Hürriyet’te tekrar edilip, Agos’un hitap ettiği cemaatin dışında, üstünde tepinilmesi sağlandı mı?. 1915 trajedisi hakkında Orhan Pamuk’un söylediği sözler üzerinden bir karşı kitle oluşturdu mu Hürriyet?. Sonuçlarına bakın o zaman bir de.. Ahmet Kaya, sürgünde öldü. Hrant Dink’i vuran kafa kameralara dönüp, ‘o Orhan Pamuk da akıllı olsun’ dedi.. Ercüment Karacan’ın oğlu Ömer Karacan.. “Babam Milliyet’i satmaya mecburdu. Abdi (İpekçi) Amca öldürülmüştü. O, hayattaki en yakın arkadaşıydı. Çok kırıldı, küstü. Devamlı öldürüleceğiz veya kaçırılacağız endişesiyle yaşıyordu. Üzerimize titrerdi. Babamın Milliyet’i satmasındaki en büyük neden başımıza bir şey gelebilir diye bizi korumak istemesidir.” (Sabah/ 13 Ocak 2007) diye konuştu.. Çetin Emeç cinayeti ile Hürriyet Gazetesi’nin satışı arasındaki ilişki tam olarak ortaya çıkarılabilmiş değil.. Ellerinden damlayan kanları yazın Aydın Doğan’ın.. Akaryakıtı, kağıtı, 2001 bunalımı sırasında apar-topar elinden çıkardığı bankayı yazın. İlla Cumhurbaşkanı’na söylediği bir söz üzerinden gidecekseniz de: “en çok sizin döneminizde büyüdüm” sözünü getirin akıllarınıza. Kalın sağlıcakla.. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23