Ege ve Marmara ile tanışma
1070’te Anadolu Orduları başkumandanı Prens Manuel Komnenos, Türklere Kızılırmak kıyılarında bozuldu ve bütün maiyetiyle birlikte esir düştü.
Afşın Bey, hemen Kayseri civarından geçip, ta Denizli’ye kadar, üçüncü cüretli akınını yaptı.
Türklerin Ege ve Marmara kıyılarına ulaşıp, ilk defa bu denizleri gördükleri söylenir.
1070 yılında, Sultan Alp-Arslan da Anadolu’ya geldi. Amcası Tuğrul Bey’in alamamış olduğu pek müstahkem Malazgirt kalesini fethetti.
Güneydoğu’ya ilerleyen Alp-Arslan, Diyarbakır şehrine geldi ve pek beğendiği bu şehirde bir müddet oturdu.
Veziri Nizamülmülk de Meyyâfârikıyn’e (Silvan) gitti.
Büyük Türk Hâkânı Urfa’ya geldi. Dördüncü defa bu Roma (Bizans) kalesini kuşattı. 50 gün geçmesine rağmen kale düşmedi. Hıza dayalı savaş stratejisi, büyük ordusuyla vakit kaybetmesine uygun olmadığından, ordusuyla Halep’e yürüdü.
Halep’teki Mirdâsî Hanedanı’ndan Arap Prensi, annesi ile Hakan’ın çadırına gelip bağlılık bildirdi.
Bu suretle, bu küçük Arap Devleti ve Halep de Türk İmparatorluğu’na bağlanmış oldu.
Alp-Arslan, kuzeye yöneldi. Diyarbakır-Bitlis yolu ile Ahlat’a geldi.
Bu sıralarda, Romanos Diogenes yine Anadolu’ya çıkmış, büyük ordusuyla Türkler’i arıyordu.
Türklerin bin yıldır yürüdüğü istikâmet, adım adım, kaçınılmaz buluşmayı ve Türkiye devletine atılacak adımı yaklaştırıyordu.