Ayasofya’nın levhâları
Fatih Sultan Mehmed Han’ınİslâm Âlemine açtığı Ayasofya’nın estetik âhengine uydurularak yapılan ilâvelerin en parlak örneği; Abdülmecid devrinin dâhi hattatı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin eseridir.
Camilerimizdeki, Allah-Muhammed ve dört Halife isimlerinin levha halinde yazılması, Araplar ile başlamış, Türklerde de bu an’ane haline gelmiştir.
Ayasofya’da ilk levhalar, Teknecizâde İbrahim Efendi tarafından 1644 yılında yazılarak yerine konmuştur. Zamanına göre, Celi hattı iyi yazanlardan olan İbrahim Efendi’nin, Yeni Cami kapıları üzerinde ve duvarlarındaki İznik yapısı çinilerde de yazılar vardır.
1849 yılında Ayasofya’nın onarılması sırasında, Tekneci-zâde’nin levhaları alınarak yerine Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılanlar konmuştur. Sarayda Enderun mektebinde yetişen İzzet Efendi; hattat Yesarî-zâde İzzet ve Mustafa Vasaf efendilerden ders alarak yetişmiş, zamanın en ünlü hattatı olmuştu.
Mustafa İzzet Efendi, bu levhâların asıllarını küçük ebada yazmış, Ayasofya’nın kayyumhanesinde, bu yazılar, talebelerinden Şefik Bey ve Ali Efendi’lerin yardımıyla ve satranç (kareleme) tekniğiyle, o dev boyutlarında büyütülmüştü. Hazırlanan kalıplar, dairevî zeminlerine altınla yapılmış ve yerlerine takılmıştır.
Levhâlar, müze yapılması kararı ile birlikte, mozaikleri ortaya çıkartma çalışması izni verilen Amerikalı Witimor tarafından yerlerinden sökülüp, indirilmiştir.