20 ceset için kopartılan kıyamet…
20 ceset için kopartılan kıyamet…
ALİ SANDIKÇIOĞLU
Gazze’de; zar zor çok şükür geçici bir ateşkes antlaşması yapıldı.
Siyonist Yahudilerin sicillerini bütün dünya bilmektedir.
Daha antlaşmanın ikinci günü bahaneler uydurup tehditlerde bulunmaya başladılar.
Hâlâ imza altına alınan sayıda yardım TIR’ları Gazze’ye giremiyor.
Kendilerinin attıkları bombaları ile öldürdükleri İsrailliler şimdilerde badem gözlü oldular.
Onlar katil Netanyahu’ya sesleniyorlardı: “Ne olur bombalamayı durdurun bizleri öldüreceksiniz.” Duymadınız. Tonlarca bombalar attınız ve kendi insanlarınızı da kininiz, hırsınız yüzünden öldürdünüz.
Bu insanların bina yıkıntılarının altında olduğunun sizler de çok çok iyi biliyorsunuz.
Şu an için seri bir şekilde, kısa sürede o yıkılmış binaların altından cesetleri hemen çıkarmanın mümkün olmadığını da biliyorsunuz. Onların çıkarılması için gereken ekipmanın gönderilmesine izin de vermiyorsunuz, birde tehditler savuruyorsunuz: Cesetler verilmezse kıyamet kopar… Vay zalimler vay… Bu kadarına da pes doğrusu.
Sizler ne kadar vicdansız ne kadar kansız, hain kan dökmekten hoşlanan, zevk alan insanlarsınız.
Bir gün kainatı yaratan sizden öncekilere verdiği gibi, sizin de cezanızı verecektir.
Sizler 20 cesedi 68 bin günahsız şekilde şehit edilen insanlardan daha mı kıymetli sayıyorsunuz?
Biz Müslümanlar insana Yaradan’dan ötürür değer veririz..
Ölüsüne de dirisine de..
Sizler bilir misiniz; Medine-i Münevvere de bir Yahudi’nin cenazesi geçerken Peygamber Efendimiz (sas) cenazeye saygı ifadesi olarak ayağa kalktılar.
Yanındaki ashap Ya Resulellah o bir Yahudi cenazesidir deyince, Peygamber Efendimiz onlara tarihi ve insani bir cevap verdi.
“O da bir insandır” diye cevap verdiğini.
Bütün dünya ve sizlerde gördünüz: Antlaşmanın yapıldığı günün ertesi günü temizlenmeye çalışılan molozlar arasından ilk gün 50’ye yakın şehit cesedi çıktı.
Yıkık binaların altında ne kadar daha masum insanın cesedi var bilinmiyor.
ABD başkanı sayın TRUMP kendisini Nobel almaya layık görüyordu.
Gazze’de değil orta doğuda savaşı bitirdik ,üç bin yıldan beri devam eden savaşı bitirdik diye barıştan, adaletten, insan haklarından bahis edip kendini barış güvercini gibi göstermek için attığınız nutuklar hâlâ kulaklarımızda , vücut hareketlerinizi, mimikleriniz gözlerimizin önünde.
Bütün dünya sizi ve yirminin üzerinde dünya liderleri ile birlikte yaptığınız toplantıyı izledi. Peki şimdi ne oldu?
Neden haksız yere şehit edilen 68 bin kadın, çocuk ,yaşlı Gazzeli sivillerin hakları için tek kelime etmediniz.
Ne siz, ne de orada bulunan birkaç liderden başka hiç birisinin sesi çıkmadı.
Onların da insan olduklarını, haksız yere Siyonistler tarafından alçakça, hunharca, şehit edildiklerinden tek cümle etmediniz. Edilmedi…
Netanyahu bütün dünyaya meydan okuyor. Ne devletler arası hukuk, ne Birleşmiş Milletler kararları hiç birini dinlemiyor.
Şimdi Gazze’de Gazzeliler için bir de çete belasını destekliyorsunuz.
İnsanlık bu mudur? Barış bu mudur? İnsanlara, mazlumlara, gariplere umut olmak bu mudur?
Kimse de Siyonist Netanyahu’ya dur diyemiyor.. Yeter artık diyemiyor. Yaptıkları zulümlere karşı ses dahi çıkarmıyor.
Birde şöyle düşünelim: Cibuti, Kenya, Myanmar, Fas, Sudan veya bir başka İslam ülkesinin liderleri ülkesinde bulunan Hiristiyan, Yahudi veya bir başka dine mensup olan insanların evlerini bombalarsa, on binlerce insanı öldürse; Ey hür dünyanın liderleri! Sizlerin tavırları nasıl olurdu? Yine böyle susar mıydınız?
Siyonistlere gösterdiğiniz müsamahayı gösterir, aynı desteği verir miydiniz? Bu çifte standart değil de nedir?
Adam vatanı için haksız yere yirmi sene İsrail zindanlarında yatarak çile çekiyor.
İşkenceler görüyor. Tahliye edilince: “Sen Gazze de doğup büyüdüğün kendi vatanında, topraklarında duramazsın. Mısır’a gideceksin” diye mazlumlar sürgün edilirken neden sesleriniz çıkmıyor? Böyle bir işlem sizin bir yakınınıza yapılsa nasıl karşılardınız?)
Sayın TRUMP sizde bir babasınız. Kızınız hanımefendiye liderlerin huzurunda kaç defa seslendiniz, damadınıza da işaret ettiniz. Tabii bu bir baba olarak evladınıza olan bir sevginin neticesidir. Çok güzel bir duygu .. Saygıyla karşılarız.
Sizde olan bu sevgiyi, bu duyguyu izhar etmeleri için Müslüman olan Filistinli, Gazzeli ana, babalara neden çok görüyorsunuz?
Onlar da anadır. Onlar da babadır. Elbette ki birbirlerine karşılıklı sevgileri, saygıları olacaktır.
Bu bir insanlık gereğidir.
Kendilerini insan hakları savunucusu ve demokrat olarak tanıtan batılıların geçmişleri belli.(Tarih kitaplarımız yaptıkları zulümlerden, insan kaçakçılıklarından, açık açık bahis ediyor.) Çoklarınız ikiyüzlü yalancılarsınız. Kendi çıkarlarınızdan başka hiçbir şey görmez ve düşünemezsiniz…
Ancak unutmayınız sizler içinde ölüm var…
Neden yıkık binalar altında olan Gazzeli şehitler için tek kelime etmediniz.
Onların anaları, babaları, eşleri evlatları yok mu? Ayalardır yakınlarının cesetleri moloz yığınlarının altında bekliyor.
Bununla da kalmadınız Gazze’yi yakarız, yıkarız tehdidinde bulundunuz…
Hani Ortadoğu’da savaş bitmişti. Peki iki gün sonra neden Lübnan bombalandı? Atılan imzalar havada mı kaldı?
Siz ve dünya liderleri neden sesleriniz çıkmadı, çıkmıyor?
Bütün dünya orada başkanlığınızda yapılan toplantıya umut bağladı.
Lütfen imzalarınıza sahip çıkın ve Netanyahu’ya artık dur! deyiniz.
Son olarak sizlere ve bütün dünya liderlerine seslenmek istiyorum.
Şu an İsrail hapishanelerinde ne kadar Filistinli kadın, erkek ve çocuk olarak mahkum var tam olarak bilinmiyor.
Sayın TRUMP geliniz bir önderlik yapınız ve gerçekten isminizi tarihe yazdırınız.
Kesinlik le Netanyahu size karşı çıkmaz. Çıkamaz.
İsrail cezaevlerinde ne kadar mahkum ve tutuklu varsa hepsini insanlık adına, salıverin.
Onlarda çocuklarına, analarına, babalarına, sevdiklerine, yurtlarına kavuşsunlar. Kalan ömürlerini onlarla beraber yaşasınlar.
Son sözüm dünya İslam liderlerine : Yiğit bir kere ölür. Korkak ise her saa ,her dakika ve her-gün ölür.
Korkmayınız. Ellerinizde ki maddi ve manevi imkanları kullanarak mazlumların seslerine kulak verin, yardımlarına koşunuz. Dünya makamları, saltanatları gelip geçici, ahiret ise ebedidir.
Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.
SAYIN:
Mahinur Özdemir Göktaş
Aile Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Bakanım:
Bir hanımefendi olmanız sebebi ile bir hususla alakalı olarak zatı alinizden bir istirhamda bulunmak istiyorum.
Beni anlayışla karşılayıp, mazur göreceğinizi umarım.
Şu an için yapılan bazı yayınlarla Türk aile yapımız Kökten dinamitleniyor.
Bazı hanım sunucuların sundukları sabah ve öğleden sonra yayın kuşaklarındaki programlar bir nevi evli kadınlara, erkeklere, kızlara gayri meşru bir hayat yaşamaları için evden kaçmalarını meşru gibi gösteriliyor, adeta teşvik ediyor.
Birkaç gün önce tesadüfen rastladım. Bir orta yaşlı kadın evinden sevgilisine kaçmış. Bir s ene sonra resmi eşi ile stüdyoya karşı karşıya gelmişler.
Kadın altı aylık hamile. Resmi kocası çocuk kimden diye soruyor? Kadın gülümseyerek sevgilimden diye cevap veriyor.
Böyle bir program milletin önünde nasıl yapılır? Hani ahlak, hani edep, hani haya, hani namus telakkimiz?
Bir başka program da kayın valide kızının nişanlısı ile kaçmış karı koca hayatı yaşıyorlar(!)
Kız kayın validesi olacaktan şikayet ediyor, nişanlımı bırak diye.
Daha böyle birçok rezillikler Milletimizin önüne program diye konulu yor.
Birde yemek yarışması programları var ki bunlar doğrudan HZ. Allah’ın (cc) nimetlerine tam bir saygısızlıktır.
Dünya üzerinde niceleri bir yudum suya, bir lokma ekmeği bulamazken bizler program diye nimetlerle alay ediyoruz.
Birkaç defa AKİT gazetesinde yazılarıma bunları konu ettim.
Birçok Resmi makama ve RTÜK ‘e yazılar yazdım bir netice alamadım.
Bakanlığınızı da ilgilendiren bir konu olduğu için durumu birde size yazdım.
Bir an önce bu tip programların milli ve manevi değerlerimize, örf, adet, gelenek ve göreneklerimize uygun hale getirilmeleri için gereken girişiminiz ve emirlerinizi acilen istirham ederim.
Saygılarımla.