Teröristbaşının mesajı MHP’ye mi PKK’ya mı?
Teröristbaşının mesajı MHP’ye mi PKK’ya mı?
ALİ KARAHASANOĞLU
TBMM çatısı altında oluşturulan ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonu içinden 3 kişilik heyetin İmralı ziyareti tartışılmaya devam ediyor.
Kimi soruyor, “Ne ile gittiniz?”
Kimi soruyor “ne konuştunuz”.
Kimi soruyor; “ne yediniz ne içtiniz?”
Görüşme sonrası her zamanki gibi DEM’liler konuşmaya çok meraklı.
Süreci baltalamak için mi, kendi lehlerine avantaj sağlamak için mi, ulusalcıları kışkırtıp Terörsüz Türkiye'yi engellemek için mi konuşuyorlar, kestirmek pek mümkün değil.
Hani konuştuklarında bir anlam olur, başı sonu belli olur, “yürüyen süreç hakkında bize bilgilendirme yapıyorlar” der saygıyla karşılarım.
Ama yaptıkları açıklamayla, net bir çıkarımda bulunmanız pek mümkün değil.
Hatta sol gösterip sağ vuruş bile yapılması mümkün.
Mesela son görüşmeyle ilgili olarak DEM Milletvekili Gülistan Koçyiğit’in açıklamasına göre, Öcalan, süreci ‘tarihi’ olarak nitelemiş. 27 Şubat çağrısının devlet katında da bir mutabakata dayandığını iddia etmiş.
Eeee?
Ne yapalım yani?
Devlet katında bir mutabakat olduğunu İmralı’daki zattan mı öğrenmeye ihtiyacımız var?
Koçyiğit, açıklamasının sonrasında da “Öcalan ‘Bu sefer mutlaka başarmak gerekir, aksi halde darbe mekaniği devreye girebilir’ dedi” buyurmuş.
Haydi bakalım size yeni bir tartışma konusu.
Koçyiğit işaret fişini çaktı.
Devamı da geldi. TV100’de Talat Atilla’nın konuğu olan AKP eski Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “darbe mekaniği” ifadesini biraz daha açmış.
Öcalan’ın İmralı Heyeti’ne ‘Süreç başarılı olmazsa MHP içinde Devlet Bey’e darbe yapılacak’ dediğini iddia etmiş..
“Devlet Bey’e önemli cümleler kullanıyor. Onun girişimini çok önemsiyor. (Öcalan) Eğer süreç başarılı olmazsa MHP içinde Devlet Bey’e darbe yapılacağını söylüyor.” ifadeleri ile, Şamil Tayyar konuya bambaşka bir boyut daha eklemiş oluyor.
Haydi bakalım şimdi bu cümle üzerinden de, herkes konuyu bir yana çeksin, kısır tartışmalar alsın götürsün.
Kısır tartışma diyorum ama, ben kendi tahminimi yazmazsam, birileri o cümleyi bambaşka bir yöne sevk edecek.
Eğer gerçekten söylendiyse, esas amacının dışında tartıştırıp duracak.
Eğer bu söz kullanıldıysa, benim tahminim mesaj MHP’ye değil.
MHP’nin bugünkü yönetimine hiç değil.
Mesaj PKK’ya.
Diyeceksiniz ki, MHP’de darbe nasıl oluyor da PKK’ya mesaj oluyor?
Ben de size sorayım, PKK’nın başındaki adam, MHP’nin içinde olabilecek darbeden ne haberi olabilir ki?
Hem de bunu dillendiren kişi 26 yıldır cezaevinde olan birisi ise.
Peki PKK’ya mesaj ne?
Mesaj çok net: “silah bırakma sürecini bir daha aksatırsanız, bu sefer devletin sıcak eli yerine, demir yumruğu kafanıza iner. Mahvolur gidersiniz”
Birileri diyebilir ki, “Biz de öyle istiyoruz zaten, PKK mahvolup gitsin.”
Evet, PKK’nın sonlanmasını biz de istiyoruz.
Ama bu sonlanma, daha hızlı ve daha az acısız olması için, hep birlikte gayret göstermenin peşindeyiz.
Bir yandan ulusalcı emekli amirallerin, “YPG’nin 100 bin askeri unsuru var” şişirme iddiaları orada dururken.
Biz PKK’yla YPG’si ile, eğer varsa 100 bin askeri unsuruyla, bu örgütü bizden şehit vermeden çözebileceksek, "şehitsiz çözümü" tercih etmemizde bence hiçbir sakınca yok.
PKK’sı YPG’si, yapılan çağrılarla silahı bırakmıyorsa, o zaman da MHP içinde darbeye gerek yok, Sayın Devlet Bahçeli de B planını Tayyip Erdoğan’la birlikte çoktan hazırlamışlardır.
Daha net söyleyelim: Teröristbaşı Apo kendi örgütüne sesleniyor: “Eğer ayak sürterseniz, silah bırakmada gecikirseniz, nazlanmaya devam ederseniz, Bahçeli yerine başka birisi gelirse, tekrar 40 yıl öncesine dönmek zorunda kalırsınız.”
40 yıl önce de ne vardı?
Devlet içine sızmış vicdansızların, Kürt vatandaşlarımıza dışkı yedirmesi..
Kürt vatandaşlarımızın dış güçlerin oyuncağı haline düşüp “hakkımızı arıyoruz” bahanesiyle, kendi devletine kurşun sıkması.
Tekrar filmin başına dönmemek için, PKK’nın silahı bırakması hızlandırılmalı, Diyarbakır annelerinin çocukları bir an önce evlerine gönderilmeli, YPG de sürece dahil edilmelidir.
Irak’taki federe devlet başkanı Barzani’nin Diyarbakır’a ziyareti sırasındaki istismarı gördük.
Amerikan başkanı geldiğinde kolunda ABD bayraklı korumalardan hiç rahatsız olmayan bir avuç ırkçı, komşu federe devletin başındaki ismin korumasının kolundaki flamaya kafayı taktı.
Müslümanların bir halifesi yok ama, Hristiyanların devleti var ve bunun müsebbibleri de, o ırkçıların bizzat kendileri. Buna rağmen Papa’nın devlet başkanı olduğu için protokol gereği sergilenen resmi törenden habersiz bazı geri zekalılar, niçin subay selamı ile karşılandığını sorabiliyorlar.
PKK’ya silah bıraktırma sürecini sabote etmek isteyen, Ak Parti iktidarında her şeye sırf itiraz olsun diye kılçıklık yapan tüm muhaliflere inat, akli selimle hareket etmeli, kurulmak istenen tezgahları elbirliği ile bertaraf etmeliyiz.