• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Gazetecileri öldüren İsrail, ama sicili kötü denilen Türkiye!

11 Aralık 2025
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Gazetecileri öldüren İsrail, ama sicili kötü denilen Türkiye!
ALİ KARAHASANOĞLU

“Adaletin adı kalmadı” diye başlık atmış Cumhuriyet gazetesi.

Haberin hemen başına da, “Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF): Gazeteciler için en ölümcül yıl oldu” şeklinde ayrı bir kutu haber yapmışlar.

Ana haberi okurken, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul etmesinin, insan haklarının uluslararası düzeyde kurulmasına yönelik önemli ilk adımı olması nedeniyle 10 Aralık tarihinin bütün ülkelerde İnsan Hakları Günü olarak kutlandığına dikkat çekilmiş.

Hemen ardından istatistiki bilgiler verilir gibi yapılmış.

Ama o istatistiki bilgiler içersinde, insan hakları temelinde, İsrail’in soykırımı ile ilgili tek bir bilgi yok..


2023’ten bu yana, Gazze’de hepten tahammülü imkansız bombalanmaların, insan hayatına, çocuklara saldırıların ayrıntıları ile ilgili, tek bir satır ifade yok..


Ve hemen devamında..

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün endeksine göre Türkiye’nin, 180 ülke arasında basın özgürlüğünde 159. sırada olduğuna ilişkin not düşülmüş..

İsrail soykırım yapıyor.

100 bine yakın insanı öldürmüş.



İnsan hakları arasında en temel ve vazgeçilmez olan hayat hakkı ile ilgili tek bir bilgi vermeyen, İsrail aleyhine tek kelime edemeyen Cumhuriyet gazetesi, “Hayat hakkı önemsiz. Önemli olan basın özgürlüğü” dercesine, Türkiye konusuna, paraşütle inivermiş..

Hani Türkiye ile ilgili verdiği bilgilerde gerçeklik olsa, yine sorun yok.

Ama hayatları yalan.. 

Tüm sözleri dolan..  

Ben bir yandan, Cumhuriyet gazetesinin “Adaletin adı kalmadı” başlıklı haberini okurken, bir yandan da, algı amaçlı olarak, o haberin içine yerleştirilen “Gazeteciler için en ölümcül yıl oldu” başlığını düşünüyorum..

Düşünüyorum ve Türkiye basın özgürlüğünde 159. sırada olduğuna göre, büyük ihtimalle onlarca gazetecinin bizim ülkemizde öldürülmüş olabileceği korkunç şüphesini ister istemez kafamda oluşturuveriyorum..



Haberi daha derinlemesine okumaya devam ediyorum. Başörtü yasakçısı Av. Nazan Moroğlu isimli bir bayandan görüş alınmış. Üniversitedeki kız öğrencilerin başlarını örterek okuyamayacaklarını söyleyecek kadar vicdansızlaşabilen Nazan Moroğlu şimdi demiş ki: “Türkiye’de kadınların yaşam hakkı tehdit altındadır.”

Ben de bu hanımefendiye hatırlatıyorum: “Türkiye’de kadınların yaşam hakkı tehdit altında ise, bu tehdit bizzat senden geliyor. Bunun ispatı da, sizin 28 Şubat sürecindeki tavırlarınızdır.”

Haberi okumaya devam ediyorum..

İstanbul 1 Nolu Baro’nun başkanı, PKK’nın çukur eylemleri sırasında Türk Silahlı Kuvvetlerine hakaret ederek terör örgütü savunuculuğu yapan İbrahim Kaboğlu’ndan da bir açıklama alınmış..


Diyor ki İbrahim Kaboğlu: “Suç oluşturmayan bir açıklama, Cumhurbaşkanına fiili saldırı olarak yorumlandı.”

Neyi kastediyor Kaboğlu?

Cumhurbaşkanını tehdit eden Fatih Altaylı’nın yargılanmasını ve mahkûm edilmesini.

Benim aklım hâlâ “Gazeteciler için en ölümcül yıl oldu” başlığında takılı.

Dönüyorum, o kutu haberi de okumaya çalışıyorum.

 Türkiye’de basın özgürlüğü yokmuş  gibi algı oluşturularak yapılan haberin içine serpiştirilen kutu haberin ölümlerle ilgili kısmında şunlar ifade ediliyor:

“Raporda 67 medya çalışanının öldüğü/öldürüldüğü belirtildi.”


Nerede öldürülmüş, kim öldürmüş, bilgi yok.

Haberin devamında Fatih Altaylı ve Merdan Yanardağ dâhil 20’yi aşkın gazeteci ve çizerin hapse girdiğini, üçünün hâlen tutuklu olduğunu söyleyen RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu’dan bir açıklama alınmış..

Şöyle diyor Önderoğlu:

“Türkiye’de gazetecilerin mahpusluğu yöntem ve suçlama alanı itibarıyla endişe verici bir yaygınlık gösteriyor.”

Evet, siz de merak etmiyor musunuz: “En ölümcül yılda 67 gazeteciyi, acaba kim öldürdü?”

Ben merak ediyorum. Dürüst herkes de merak ediyor.


Sahtekâr olmayan, ahlaksız olmayan herkes merak ediyor: 67 gazeteciyi kim öldürdü? 

Ve 67 gazetecinin öldürüldüğü dünyada bir tane bile gazeteci öldürülmediği hâlde, RSF Türkiye temsilcisi, iki kişinin tutuklanması üzerinden, endişe üretiyor, kaygı üretiyor, sahtekarlık yapıyor..

Ben de soruyorum: Bir yılda 67 gazetecinin öldürüldüğü dünyada, bir gazeteci bile öldürülmemiş iken, sizler nasıl olur da Türkiye’nin tanımını “Adaletin adı kalmadı” şeklinde yapabiliyorsunuz.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün raporuna kendi kaynaklarından ulaşıp, öldürülen gazetecilerin faillerinin kimler olduğunu, yoğun şekilde öldürmelerin olduğu ülkenin sıralamasının ne olduğunu bulmaya çalıştım..

Gördüğüm tablo, ahlaksızlığın hangi noktalara taşındığını göstermesi açısından ibret vericiydi.


47 gazeteciyi öldüren İsrail idi.. Ve İsrail, basın özgürlüğü endeksinde 112. sırada kendisine yer bulurken, bir tane bile gazetecinin öldürülmediği Türkiye’de ise basın özgürlüğü 159. sırada gösteriliyordu.

Bu nasıl bir sahtekarlıktır, söyler misiniz?

İsrail öldürüyor.

Türkiye öldürmüş gibi, algı yapılıyor..

Türkiye’de gazeteciler öldürülüyormuş gibi haber yapılıp, öldürmelerin esas sorumlusunun ismi bile haberde geçirilmiyor..

Aynı haberi Sözcü gazetesi de şu şekilde okurlarına aktarmış: 

“2025 gazeteciler için en ölümcül yıl oldu.”

Haberin başlığının hemen altında ise Fatih Altaylı ve Merdan Yanardağ’ın fotoğrafları var.

Sanırsınız ki dindar birisini gördü mü, kırmızı görmüş boğa gibi saldıran bu iki isim,  Türkiye’de öldürülen gazetecilerin arasından seçilmiş kişiler.

Başlık “Gazeteciler öldürülüyor” ama fotoğrafta casusluk yaptığı gerekçesiyle tutuklanan, Cumhurbaşkanına tehditte bulunduğu için tutuklanan iki kişinin resmi var.

Öldürülen kimse yok..


Birisi 1.5 ay, diğeri 5 aydır tutuklu iki kişi..

Neyse ki Sözcü gazetesi haberin içerisinde küçük puntolarla da olsa, öldürülen gazetecilerin 43’ünün Gazze’de, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin ateşi altında hayatını kaybettiğini de not etmiş. 

Şimdi merak ediyorum: “2025 yılı en ölümcül yıl” diye tanıtıyorsunuz, Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda 159. sırada çok kötü bir sıralaması olduğunu not ediyorsunuz ama, 47 kişiyi öldüren İsrail’in basın özgürlüğünde bizden daha iyi bir konumda olduğunu nasıl iddia edebiliyorsunuz. 

Bu nasıl olabiliyor? Bu ahlaksızlığı nasıl yapabiliyorsunuz?

Ve siz kendinizi gazeteci olarak nasıl gösterebiliyorsunuz?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yolcu

Ama o istatistiki bilgiler içersinde, insan hakları temelinde, İsrail’in soykırımı ile ilgili tek bir bilgi yok.. 2023’ten bu yana, Gazze’de hepten tahammülü imkansız bombalanmaların, insan hayatına, çocuklara saldırıların ayrıntıları ile ilgili, tek bir satır ifade yok....A.K. Not :Ali efendi onlar bu yalanları yazıp zehirli bir dille muhalefet yaparken, soykırım yapan İsraille ticareti kesmeyen, İsraile yaptırım belgesine imza atmayan, kürecikten istihbarat sağlayan, yetmedi milletine bir de yalan söyleyen, manevî duyguları, dini değerleri, mukaddesatı siyasetlerine için istismar eden tatlı(!) dillilerin yanlışlarını tenkit eden bir makaleyi köşende yazsaydın. O zaman bu köşende yazdıkların pek de anlamlı olurdu. Bizlerde de belli olumlu bir etki yapardı. Üzgünüz sayın yazar ..

MUZAFFER...

BUNLARA TETİKÇİ LIK YAPIYORLAR, TOPUNUZUN KANI BOZUK OLDUKLARI NIN İSPATLAMIŞ LARDIR, GAYRİ MİLLİ, VATAN HAİNİ LERİ DİNİ İSLAM DÜŞMANLARI DIR LAR, YALANCI LAR SAHTEKAR LAR KATİL SEVİCİLER PROJE ELEMANI OLDUKLARI İÇİN SALDIRIYORLAR HAÇLI UŞAKLARI YAHUDİ UŞAKLARI KAFİRLER OLDUKLARI İÇİN SALDIRIYORLAR YANCISI DA MÜSLÜMAN GORUMLU MÜNAFIKLAR ŞEYTANIN OYUNCAKLARI DIRLAR GÖREVLERİ İÇ SAVAŞ ÇIKARMAK İÇİN HERŞEYI YAPIYORLAR.....ALLAH C.C TUZAKLARI BOZAR İNŞALLAH AMİN............
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23