Doğrudur: “Hayır yapmak suç değildir”. Peki yaptığınız hayır mı, hırsızlık mı?
Doğrudur: “Hayır yapmak suç değildir”. Peki yaptığınız hayır mı, hırsızlık mı?
ALİ KARAHASANOĞLU
“Boğazlarından 1 kuruş haram para geçmediği”ni öne sürenler, bakın milyon milyon dolarları nasıl iç etmişler...
“İddianame boş” diyorlar…
“İddianame hikayeden ibaret” diyorlar...
Dün de kreş üzerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan açıklamalarda bulunmuş:
“Bu iddianamede hayır yapmak suç sayılmış. Bu iddianamede vatandaşın bağış yapması, hayır yapması suç sayılmış. Mesela market kartı dağıtmak suç sayılmış. Gıda paketi bağışı almak suç sayılmış.”
Kimsenin “hayır yapma”yı suç saydığı yok. “Market kartı dağıtma”yı suç saydığı yok..
Ama “hayır” adı altında, bir taş ile iki kuş vurmaya kalkarsanız, ikinci kuşun hesabını sizden soran biri çıkar..
Yine Cumhuriyet gazetesinde, hem de isminin önünde Doç. Dr. unvanı bulunan Deniz Tansi de “Siyaset yapmak suç değildir” beyanatı vermiş...
Prensip olarak şunu söyleyeyim: AK Partili belediyelerde yaşandığında tolere ettiğim uygulamaları, CHP belediyelerinde farklı yorumlayacak değilim...
Bir ilçede, bir ilde, büyük bir ihale alan, kendisine büyük bir para kazandıran faaliyete başlayan şirketler/şahıslar, belediye hizmetlerine katılmak isterlerse (şahısların cebine gitmemek şartıyla) bunu rüşvet olarak görmek yanlıştır...
AK Parti için de bu böyle kabul edilmelidir. CHP için de...
Isparta Belediye Başkanlığı’na, İBB soruşturmasında itirafçı olan İhsan Aktaş, makam aracı bağışı yapması sebebiyle yorumum şu olmuştu: “Belediyenin envanterine geçirilmiş. Şahsın özel mal varlığına eklenmemiş.” Dolayısıyla, o araç bağışının rüşvet olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştim.
Bunu bir gazeteci-hukukçu olarak söylüyorum..
Aynısını CHP yaptığında da tespitim değişmez...
Bu çerçevede, buyrun CHP’li Ekrem ne yapmış, birlikte görelim.
“Hayır” olarak yaptırılan işlerde sergilenen “üçkağıt”ın boyutlarını gözler önüne serelim...
Bakalım, “siyaset” diyerek bize yutturulmak istenilen hokkabazlık nasıl hayata geçirilmiş, görelim...
İddianameden aktarıyorum:
“Şüpheli Sarp Yalçınkaya’nın Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan 04/08/2025 tarihli ifadesinde: ‘İBB ve ilçe belediyelerinin biz yaptık dedikleri kreş ve okulları İBB ve ilçe belediyeleri yapmıyormuş. Bu okul ve kreşleri gerçekte hayırseverler yaparmış, buna rağmen İBB ve ilçe belediyeleri bu okul ve kreşleri sanki kendileri yapıyormuş gibi kendi kontrollerinde olan bir şirkete taşere edip bu şirkete belediyelerin kasasından kreş, okul yapım parası öderlermiş. Bu paraları alan şirket paraları tekrar Fatih Keleş’e ödermiş’.”
CHP’li arkadaşlar, “Hah işte. Bak, hep ‘mış-miş-muş’ ile anlatılıyor. Bunun neresinde itiraf var? Neresinde suç tespiti var” diyecekler...
Sabredin arkadaşlar. Sabredin...
Sarp Yalçınkaya buraya kadar “miş”li anlattı. Buraya kadar ki anlatımı sebebi ile hakim “Suç ispatlanmıştır. Şüphelilerin mahkumiyetine” demeyecek..
Bakın, bu noktadan sonra da, Yalçınkaya’nın şahitliği nasıl devam ediyor.. “Başlıyor”, “yapıyor”, “ödüyor” ile nasıl devam ediyor:
“Ali Ağaoğlu’nun Bakırköy’de Veliefendi’nin karşısında bulunan arsası ile ilgili Ali Ağaoğlu ve Beyazlar İnşaat (Muammer Beyaz ve Seyfi Beyaz) kat karşılığı anlaşmışlar. Bu arsanın ruhsat işinin karşılığı olarak Fatih Keleş ve Ekrem İmamoğlu, Beyazlar İnşaat’tan para istiyor. Beyazlar İnşaat ‘Biz para vermeyiz, hayır yaparız’ diyor. Beyazlar İnşaat’tan önce 40-50 milyonluk bir kreş/okul hayrı yapmasını istiyorlar. Daha sonra bu hayır işi 100 milyona çıkıyor. Bu hayır işini Beyazlar İnşaat yapmaya başlıyor.”
Bakın, samimi olarak söylüyorum:
Buraya kadar da bir sorun yok...
Veliefendi’nin karşısında devasa inşaat yapıyorsan... İstanbullulara da bir okul yapıver, arkadaş... Bir inşaattan 500-600 milyon kazanıyorsan, bir 100 milyonluk hayır da yapıver; çünkü yaptığın daireleri sattığın insanlar o okuldan yararlanacak, sen de dairene bir rant daha oluşturacaksın: “Burada yakında okul var” diyerek...
Hâlâ sorunlu bölüme gelmedik. “Yazıyı bitireceğiz, biz de Ekrem’i masum göstereceğiz” diye düşünenler varsa, yanılıyorlar...
İşte olayın bam teli... Aynı isim anlatıyor:
“Bu okulu ya da kreşi Beyazlar İnşaat hayır işi olarak yaptığı halde, İBB/Bakırköy Belediyesi işi kendi kontrollerinde olan bir taşerona ihale edip sanki burayı İBB/Bakırköy Belediyesi yaptırıyormuş gibi belediyeden işi taşere ettikleri kişiye para aktarıyorlar. Sanki okulu/kreşi taşeron şirket yapmış gibi belediye 100 milyonu taşeron şirkete ödüyor. Taşeron şirket ise kendisine ödenen 100 milyonu Fatih Keleş’e (Ekrem İmamoğlu’nun mutemedi, CHP il binası satın alınırken, Spor Klübü A.Ş. çantasında balya balya avroları taşıyan adam)aktarıyor. Bu durumu fark eden Beyazlar İnşaat hemen bu hayır işini durduruyor.”
Haydi bakalım, bunu izah edin.
Doç. Dr. Deniz Tansi mi izah eder, yoksa CHP’li Bülent Tezcan mı, yoksa Karar’dan Ahmet Taşgetiren’i mi getirirler avukatlığa, bilmem...
Ama ben, işte tam da buraya izahat istiyorum.
Büyük bir inşaat yapan şirkete “Buraya bir de okul yapacaksınız” dediniz...
O da kabul etti...
Yapıyor... Masraflarını kendi kasasından karşılıyor...
Ama aynı okul, belediye kayıtlarında “bağış” olarak değil, “hayır” olarak değil; bir başka şirkete ihale ile yaptırılan iş olarak gösteriliyor.
İş; hayır yapan şirket yerine, bir başka şirkete para ile yaptırılmış gibi gösteriliyor. Ve işi yapmadığı halde yapmış gibi resmi kayıtlarda gösterilen inşaat şirketi de ihale karşılığında belediye kasasından çıkan parayı götürüp Fatih Keleş’e veriyor...
Buna siz “hayır” mı diyorsunuz arkadaşlar?
Buna siz “siyaset” mi diyorsunuz arkadaşlar?
Tekrar belirtelim...
Büyük inşaatı olan şirkete “Buraya bir de okul yapın” demek sorun değil. Hatta böyle bir belediye başkanını ben tebrik ederim... Çünkü halkın hizmet alması amacıyla çaba sarfediyor... Para kazanan adamı biraz da hayır yapması için teşvik ediyor...
Ama... O şirket hayır kapsamında okulu yaparken, siz o okul veya kreşi belediye yapıyormuş gibi ihaleye çıkarsanız, ihaleyi verdiğiniz şirkete “Al sana 100 milyon. Ama sen okulu yapmadın ki. 1 milyonu girdi-çıktı parası olarak sende kalsın. 99 milyonu bizim ‘sistem’e aktar” derseniz... İşte bu hırsızlıktır. Yolsuzluktur. Rüşvettir. Haraçtır. Ahlaksızlıktır...
3800 sayfalık iddianamenin sadece bir sayfasının yarısını kaplayan yolsuzluk işte bu kadar vahim, bu kadar rezilce...
Bülent Tezcan itiraz ediyorsa, hemen belediyeden ilgili okulun ihale dosyasını getirtsin... O okul/kreşi yapan şirketin kayıtlarını istetsin...
İnşaatı gerçekte kim yaptı? İhale gerçek bir inşaat için mi yapıldı, yoksa “sistem”e para aktarmak için dandikten mi hazırlatıldı; ortaya çıkarsın...
Dürüst iseler “Bu okul sebebiyle ihale yapılmıştır. Okul/kreş oradaki inşaatı olan Beyaz İnşaat tarafından değil, ihaleyi alan firma tarafından yapılmıştır. Bunun için belediye kasasından para çıkmıştır” desinler...
Diyemiyorlar...
Ama ortalıkta geziniyorlar: “Hayır yapmak suç mudur? Siyaset yapmak suç mudur? Okul yapmak, yaptırmak, kreş yapmak ve yaptırmak suç mudur?”
Okul yaptırmak suç değildir.
Ama “Belediye olarak okul/kreş yaptık” deyip, yapımı bir inşaat şirketi bedelsiz ve hayır olarak yaptığı halde, belediye kasasından o iş için para çıkarmak hayır değil, ahlaksızlıktır...
Namussuzluktur...