Sağlık nimeti
İnsan hayatında farkında olunan ve olunmayan o kadar çok nimet var ki, ancak kaybedildiğinde değeri anlaşılır.
Değeri kaybedildiğinde anlaşılan bu nimetlerin en başta geleni elbette sağlık.
Sağlık nimetini kaybetmek için yapılan onulmaz hatalara rağmen toplumumuzda gerçek hasta sayısının umulandan çok az olduğunu pratik tecrübelerimle söyleyebilirim.
Her gün yaşamınla ilgili hata üstüne hata yap. Sağlığın için hiçbir fedakarlıkta da bulunma. Ama tüm bu hatalara rağmen hasta olmadan yaşamaya devam et.
Sahada aktif çalışan bir hekim olarak diyorum ki, bana bir şey olmaz kolaycılığı ile vur patlasın çal oynasın türü bir yaşamın umulmadık bir zamanda ve zeminde bedeli ile karşılaşmamak için bizlere emanet edilen bedenlerimize ve ruhumuza saygılı olmak zorundayız.
Sağlığımızın değerini kaybettikten sonra anlamayalım. Geç kalmayalım.
Uyanık olalım.
Son zamanlarda çeşitli isimler altında sağlık takviyeleri modası tekrar kendini göstermeye başladı..
Doğal bitkisel vs ile kulağa hoş gelen bu ürünlerle sağlık kazanma şansımız her zaman olmaz.
Bu takviye veya vitamin desteği furyası özellikle son yıllarda yeniden çare arayışındaki insanlar için umut oldu.
Olağan üstü zamanlarda insanların sorunu olabilecek bazı hastalıklar sanki varmış gibi bugün insanlarımız bu takviyelerle yüz yüze gelmiş durumda..
Magazin basınında ya da dilden dile komşudan komşuya ben aldım iyi geldi sen de al mantığı ile adeta yok satan bu masum görünümlü takviyeler ne kadar doğru, ne kadar samimi bu soru da genellikle aklımıza gelmez.
Çünkü kulağa hoş gelir.
Zaaflarımız aklımızın önüne geçerek bizi canevimizden vurabilir.
Takviyeler çoğunlukla vitamin çeşitli minerallerden müteşekkildir.
Organizmamızda doğal şartlarda ve kendi hücrelerimizin mahareti ile üretilenlere göre doku ve organlarımıza zarar verebilirler.
Mesela ADEK vitaminleri olarak bilinen A-D-E-K vitaminleri vücudumuza alındıklarında yağda eriyerek hücrelerimize taşındığı için fazlasını atamadığımız vitaminlerdir. Yani fazlası dokularımızda hücrelerimizde birikerek bizi zehirleyebilir.
Aynı şekilde supplement olarak isimlendirilen bazı takviyelerin içindeki kalsiyum, civa, fosfor, arsenik gibi metaller de hücrelerimize girip hücrelerimizde kalıcı hasarların oluşmasına zemin hazırlayabilmektedir.
Çağımız insanın en önemli sorunlarından bir tanesinin de ağır metal zehirlenmesine bağlı olan halsizlik yorgunluk uyku düzensizliği olduğunu biliyoruz.
Çocuklarımızdaki davranış bozukluğu konsantrasyon eksikliği hafıza ve dikkat dağınıklığı gibi sorunların sebeplerini araştırdığımızda rafineri gıdaları, gazlı kolalı içecekleri, boyalı yiyecekleri ve takviyeleri görebiliyoruz.
Sağlık teknolojisinde alınan mesafe ,medeniyetteki hızlı ilerleme adeta biz gerçek insanları sanal hale getirdi.
Artık meyveyi kendi tad ve kokusu yerine aroması ile iktifa ederek yediğimizi zannederek yaşar olduk.
Hiperaktivite ve dikkat eksikliği alerjik hastalıklar, astım, stres, uyku düzensizliği, sıkıntı, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, mutsuzluk gibi daha sayabileceğim birçok hastalıklı durumdan kurtulmak için bizlere can simidi gibi sunulan vitamin ve takviyeler beklenen yararı niçin vermiyor sorusunun cevabı yok.
Niçin onca tetkik tahlil film gibi son derece hassas teknolojilere rağmen hastalıklardan gözümüz ayıkmaz oldu.
Niçin birçok hastalıkta mucizevi çözüm gibi lanse edilen ilaç ve takviyelerden beklenen sonucu elde edemiyoruz.
Soruları artırarak çözüm ve çareler edebiyatı ile bir sonuca varamadığımız gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor..
En küçük yapı taşımız olan hücre fabrikasına şöyle kabaca bir göz attığımızda oradaki mükemmelliği, doğallığı hemen gözlemleyebiliyoruz. Bu fabrikanın suniliğe, doğal olmayan her şeye karşı sanki özel bir koruması var…
Kan üretmek için muhtaç olduğu demir elementini doğal yollardan temin ettiğimizde daha verimli ve sağlıklı çalışıyor. Pekmez, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye nohut, et gibi doğal maddelerdeki demiri çok daha kolay işleyen bir kan hücresi rafine olarak üretilen kimyasal bir takviyedeki demiri ise işlemek şöyle dursun emmekte dahi zorlanabilmektedir…
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ölçülü ve dengeli doğal besinleri alarak mevsiminde sebze ve meyvelerden yararlandığımızda takviye veya vitamin preparatları alarak kendimizi kandırmaya lüzum yok.
Hekimlikte evrensel olarak kabul gören önce zararlı olmama düsturu ışığında bize emanet olarak verilen ve korumamızın da farz olduğu bedenimizi her türlü olumsuzluktan uzak tutmanız gerekiyor.
Hastalıklar gelmeden önce sağlığının kıymetini bilenlere ne mutlu.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.