Hangi Türkiye!
Hangi Türkiye!
ALİ AKBEN
Değerli okurlarım, bakar körler sayesinde ülke gündemi değişmiyor gibi görülse de, dünya gündeminin değişim hızına ayak uydurmanın oldukça zor olduğu günlerden geçiyoruz.
Gündem bozucu güruh inadım inat demese aslında ülke insanımız da dünya gerçekliği ile ilgili daha net resimler görecek.
Nerede ise yarım asırdır başımıza musallat edilen PKK terörü sadece canlarımızı almadı aynı zamanda iliklerimize kadar hissettiğimiz ve halen de devam eden ekonomik sıkıntıları ile huzur ve refahımıza da ciddi anlamda engel oldu.
Kökü dışarda güçler koalisyonunun ülke bütünlüğümüzü bozmak için 1978 yılında kurduğu PKK için, 2013 yılında Erdoğan cesur bir çıkış yaparak, “Biz çözüm için her yola başvururuz. Baldıran zehri içmekse, biz o baldıran zehrini de içeriz. Yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin’’ demişti.
TBMM’de uzun süre tartışılan ve 15 Temmuz 2014’de “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesinden hemen sonra görevli baltacılar tarafından sürecin uzuvları kesilince, 10 yıl daha terör belası ile beraber yaşadık ve devlet aklı sayesinde PKK sahada bitirildiği için bugün kendini feshetmek zorunda kalıyor.
Gazze cihadına karşı mağlup olan ve kimyası iyice bozulan İsrail şaşkınlık içinde ve kundaktaki bebekten yaşlı insanlara önüne geleni şehid ederek bir yere varılmayacağını hâlâ anlamasa da, ağababası ABD nihayet anladı ve zılgıtı çekti.
Hindistan çantada keklik gördüğü Pakistan’ın çetin ceviz çıkmasının şaşkınlığını yaşıyor. Kaybettiği uçaklarına suçlu ararken ülkemizi işaret ediyor.
Ülkemizde sanki iki Türkiye var. Yerli ve milli olan Türkiye’nin gündemini kısaca özetledim.
İkinci Türkiye’nin gündemi oldukça farklı. Onlar ülkenin ekonomisini nasıl daha kötü hale getirebilirizin peşinde.
Ana muhalefetin başını çektiği diğer Türkiye’nin tek gündemi var.
Yolsuzluklara kılıf arama zemininde yapılması gerekenler…
Çuvala sığmayan mızrakla ilgili geceli gündüzlü karartma çabalamaları ve çalışmaları…
Bu tek gündem için her şey mübah. Ekonomiyi çökertmek, iç barışı bozmak, nümayişler yaparak, yakıp yıkmak ve hatta devletimizi dış ülkelere şikayet etmek, boykot vs…vs…
Cezaevi şartlarında kullanımı izne tabi olmasına rağmen sosyal medya mecralarından vatandaşı tahrik edebilen çapsız narsist muhterisin yalanları şimdilik durduruldu.
Şimdilik diyorum. Çünkü alışmış kudurmuştan beterdir derler. Bir yolunu bulup kin satıcılığına tekrar devam edebilir.
Ana muhalefet liderine şaplaktan bile medet umanlar oldu. Bir psikopatın şaplağı üzerinden Osmanlı tokadı algısını pazarlayarak, ortalığı karıştırmak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı ama bu işi pazarlayanlar ve görevli troller hedefledikleri her ne ise elde ettiler.
Bu şaplağın altından CHP çıkarsa hiç şaşırmam. Çünkü eski Türkiye günlerindeki tedhiş olaylarına oldukça benzer tarafları var. O karanlık günlerde ne rezaletlere şahit olmadık ki. Hatırlatmayı bile zül sayıyorum. Anlayanlar anladı bile. Anlamayanlar ise geçmişteki faili meçhul cinayetlere göz atabilir.
Yaşadığımız coğrafyanın aynı zamanda kaderimiz olduğunu düşündüğümüzde her bir ferdin bu gerçeklik ışığında şapkasını önüne alarak iyi düşünüp akletmesi gerekir.
Ne mutlu akledenlere ne mutlu devlet ve millet için gecesini gündüzüne katıp çalışanlara.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.