Devletle savaş olmaz
Devletle savaş olmaz
ALİ AKBEN
Değerli okurlarım sonunda bu da oldu. Devletle savaşmak için Gezi’den 15 Temmuz’a olmadık haltlar işleyen malum güruhun uzantıları son günlerde yeni savaş alanları ihdas ederek iç barışımızı zedelemek dahil her kepazeliği hünermiş gibi pazarlayarak keriz toplama avcılığına bir daha çıktılar.
Eski Türkiye özlemcileri aslında kendilerine göre buldukları her fırsatı kullanmayı bir hünermiş gibi görüp ortalığı karıştırsa da sonuç çok şükür hüsranla bitiyor ama yenilenin güreşe doymadığı gibi bir gerçeklikle de karşı karşıya olduğumuz açık seçik ortada.
Görenlere ne mutlu.
Yalan, dolan, iftira gibi insanı alçaltan çok sayıda parametreyi acımasızca kullananlar milletten olur alamayınca daha da hırçınlaşan malum çevreler koalisyonu, şimdilerde hakimlerimizin ard arda verdiği kararlar ve savcılarımızın hukuk çiğneyicilerle ilgili tutumunu protesto etme adı altında vatandaşı meydanlara çağırıp topladıkları kalabalığın dolduruşu ile ulu orta konuşuyor gaz alayım derken gaza gelmek aklı selim işi değil yapay zeka işi olabilir.
Yapay zeka kayığı, insan farkına varmadan duvara toslarken çıkardığı gürültü ile sahibini uyandırır.
Kahraman ordumuzun olmazsa olmazı olan disiplini ve hiyerarşiyi çiğneyen üç beş kendini bilmezi işledikleri disiplinsizlik suçu nedeni ile ordudan uzaklaştırılmasını bile tahrik unsuru olarak kullanmaktan çekinmeyen bu güruh, şimdilerde İBB başkanı olan ama başkanlıktan başka her şeye maydanoz olan İmamoğlu’nun kılavuzluğunda alengirli işler peşinde devlet millet düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekle meşguller.
İstanbul’da deprem bekleniyormuş, trafik felçmiş, yeşili iğfal edilmiş, yollar çukur tarlalarına dönmüş, toplu taşıma sos vermiş, Haliç yeniden kokmaya başlamış, denizler müsilajlı ve içindeki canlıları öldürüyormuş… adamın zerre kadar umurunda değil.
Allah korusun deprem olsa İstanbul’u ilk terkedecek kişi malum şahıs olabilir.
Tek derdi var çumhurbaşkanı olacağım. Başka derdi yok.
Yangın oluyor kem küm, deprem oluyor yine kem küm.
Hep kem küm…..
Algı sat, yalanı su gibi iç. Nasıl olsa Tayyip düşmanı müsait bir kitle var. Şimdi de turp üzerinden kem küm. Turpun büyüğü küçüğü vs.
Turp metaforunu ülkenin cumhurbaşkanı bilerek kullanmış olabilir. Devletin başkanı sıfatı ile vatandaşın bilmediği başka çok şeyler biliyor ve tedbirli olmak adına bazı ipuçları veriyor olabilir.
Bu zat, tehdit edercesine nerden biliyorsun sorusunu sorarak bu metafora karşı alıngan tavırlarla kalabalığın gazına gelip ileri geri konuşup parmak sallamasını da anlamış değilim.
Ülkenin cumhurbaşkanı, bir bildiği olmasa böyle önemli bir konuyı ülke gündemine getirmezdi.
Hak hukuk tanımaz suç deposu belediye başkanları çeşitli suçlamalarla görevden alınır adam ön saflarda baş savunucu, rüşvet çarkının dişlileri arasından çıkan başkanları savunmada yine baş aktör. Sanat adı altında ülkemizi dış dünyaya karşı rezil eden hukuk tanımazlarla ilgili yapılan soruşturmalarda yine en önde. Kahraman ordumuzun kırmızı çizgisi olan disiplinsizlik suçu işlemiş askerlerle ilgili de aynı duruş.
Be adam sen belediye başkanı mısın, Ali kıran baş kesen misin diye soran bir Allah kulu yok.
Yağcılar, yoğurtçular ve şakşakçılar içinde geçmişten günümüze saygın zattetiğimiz çok sayıda kelli felli insan olduğunu görünce insan bir hoş oluyor. Bu adamlara biz yıllarca toplum önderi bilir kişiler olarak güvenmiş programlarını izlemiştik. Yazıklar olsun sizin duyarlı gazeteciliğinize ve programcılığınıza.
İBB başkanlığından başka her şeyi bilen ve maydanoz olan başkan; Hakim ve savcıların gözünün içine bakarak tehdit etme cüretinde baş aktör, sinema ve dizi sektöründe dönen dolapların baş ustası rolünü oynuyor.
Adam reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek hemen her yerde var.
Cuma günü Çağlayan adliyesi önünde topladığı şişirme kalabalığı öyle bir manipüle etti ki, polisin sıkmadığı biber gazından bile zehirlenmeyi başardı. Her zamanki gibi mendili ile burnunu yüzünü gözünü silince şakşakçıları öksürük krizine girip kimi maske taktı kimi yüksek sesle biber gazı naraları ile topluluğu tahrik etmeye çalıştı.
Devletimiz dışarda düşmanlar yetmezmiş gibi böyle ucube işlerle de uğraşmak zorunda olmamalı. Yalan pazarı bu kadar harlanmamalı. Yalan söylemek sanatmış gibi algılanıp erdemlilikmiş gibi satılmamalı.
Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç var. Dört tarafımız gavurlarla çevrili. Dünya jandarmasının başına geçen sarı gavurun pusulası şaşık.
Adam gelir gelmez etrafındaki ülkeleri ilhak etmeye kalktı. Sarı gavur Gazze’yi sayfiye yeri olarak dizayn etmek için kolları sıvadı ve utanmadan sıkılmadan itiraf etti. Gazzelileri çöle süreceğim. Sisi’yi ikna edemezsem Ürdün, onları da ikna edemezsem Suud çantada keklik diyerek Selman’la pazarlığa oturacak. Trump gavuru şimdilik bize ilişemiyor ama gavur gavurdur güvenilmez.
Bu gerçeklik bile birlik içinde olmamız ve iç dinamiklerimizi sağlamlaştırarak gavurun dişlerini sökecek güç birliği içinde olmamızın gerekçesi olmalı.
Bu haftalık da bu kadar.
Kalın sağlıcakla.