Sporla engeller unutturulurken… Soykırımcı İsrail, engelli bırakmayı sürdürüyor
Sporla engeller unutturulurken… Soykırımcı İsrail, engelli bırakmayı sürdürüyor
Ahmet Gülümseyen
Bir uzvu eksik veya işlevini tam yapamamasının bir diğer adıdır engellilik. Doğum öncesi, esnası veya sonrası diye başlar oluşum süreci. Hayatın akış sürecine göre anlam ve mana kazanır. Yeri gelir ‘engel’, yeri gelir ‘mükâfat’ olarak değerlendirilebilmekte. Yaşam sürecinin içerisinde üstlenilecek sorumluluk, bu değerlerin kazanılmasına neden olabiliyor. Tabii bu olumlu ve olumsuz yansımalar tek başına değil de, içinde yaşadığımız zaman diliminde yöneten ve yönetilenlerin sorumluların, ellerini taşın altına koymakla doğrudan bağlı olmakta. Hayata bakış açısı ve tutunma konusunda, kişisel yaklaşım, ailenin desteği, eğitmenler ve sosyal çevrede, yanı ortamı paylaştığımız kişi veya kişilerin etkisi olabilmektedir. Böylesi bir sürece özel sektör veya kamu görevi üstlenenlerinin, olumlu veya olumsuz etkisi tartışılmayacak derecede önemli. Böyle bir sürecin en somut örnekleri, hiç şüphe yok ki yaşanmışlıklar. Kültür, sanat, eğitim gibi sporda bu sürecin önemli basamaklarını/devrelerini oluşturmaktadır. Başarıya giden yolun önemli kilometre taşları/unsurlarını oluşturan istemek ve çalışmak, yeteneğinde devreye girmesiyle birlikte birçok derslik hayat hikayelerini ortaya çıkabildiğine şahit olmaktayız. İmkân verildiğinde, imkânsız gibi gözüken tüm unsurların nasıl ortadan kaldırılabileceğini, yüzlerce-binlerce yaşanmışlıklardan sadece birkaçından bile anlamak mümkün. Anadolu Ajansına düşen o haberden sadece iki tanesini bugün paylaşmak istiyoruz. Duamız o ki; Hayata tutunmak isteyenlere, onlara bu imkânı sağlama fırsatı elinde bulunduranlara ders/mesaj olur…
“İKİ SAATLİK ANTRENMAN, DERDİ TASAYI UNUTTUYOR”
Ertuğrul Demirel… Çocukluğunda başlayan göz rahatsızlığı sonrası 20 yaşında görme yetisini kaybetti. Şimdilerde ‘Her şeyim’ olarak nitelendirildiği futboldan ay-yıldızlı formayı terletmenin gururunu yaşıyor. ‘Tavuk karası’ ya da ‘gece körlüğü’ olarak bilinen ‘retinitis pigmentosa’ teşhisi konulan Demirel, çocukluğunda ve gençliğinde geceleri kaybettiği görme yetisini 20 yaşından sonra tamamen yitirdi. Ankara'da bir arkadaşının tavsiyesiyle futbola başlayan Demirel, 2016'da Ankara Yenimahalle Görme Engelli Spor Kulübünde profesyonel oldu. 2018'de sırtına geçirdiği Görme Engelliler B1 Futbol Milli Takımı formasıyla geçen yıl Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Paralimpik Oyunları'nda Türkiye'yi temsil etme fırsatı bulan Demirel, gelecek yılki Avrupa Şampiyonası'nda başarı hedefliyor. Bartın Adliyesi'nde santral görevlisi olarak çalışan 35 yaşındaki 4 çocuk babası Ertuğrul Demirel, AA muhabirine yaptığı açıklama da, spor ve futbol sayesinde hayatının güzel bir yöne evrildiğini vurguladı; "Futbol sayesinde ufkum açıldı. Yurt içi, yurt dışı sürekli kamplardayız. Özellikle yurt dışında ülkemizi temsil etmek, bayrağımızı dalgalandırmak ayrıca heyecan veriyor, ufkumuzu açıyor. Hayatımda spor olmasaydı belki şu anda evde oturuyordum. 80 metrekare yerde daha küçük bir hayatım olacak, kendi dünyamda biraz da küskün şekilde yaşıyor olacaktım. Spor benim her şeyim. Haftanın 6 günü idman yapıyorum. Bu sadece fiziksel değil, mental olarak da çok rahatlatıyor. Günümüz şartlarında iş stresi oluyor, ev geçindiriyoruz, kendimize göre sorunlarımız olabiliyor ama buraya gelip 2 saat futbol antrenman yapınca derdim, tasam kalmıyor. Bir nevi benim için psikolojik tedavi ve yaşam motivesi."
SPORCU ANNESİNDEN AİLELERE MESAJ…
Asuman Coşkun… Düzce’de ‘ayrılık omurga’ (spina bifida) olarak adlandırılan doğumsal bozuklukla dünyaya gelen 11 yaşındaki Coşkun, 8 yaşında başladığı okçuluk sporunda yarışmalara katılma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Gayreti, yeteneği ve performansıyla kendine yeni hedefler koyan Asuman, haftada 2 gün aksatmadan katıldığı antrenmanlar sayesinde akranlarıyla zaman geçirerek sosyalleşiyor. Anne Hatice Coşkun, Asuman okul hayatında da çok başarılı. Aslında yaz aylarında sosyalleşmesi için başlamıştık ama antrenörümüz sağ olsun bırakmadı bizi. Antrenmanlara çok severek geliyor. Ne kadar yorgun olursa olsun 'Anne ben gideyim.' diyor. Arkadaşlarıyla ortamı çok güzel. Zaten amacımız sosyalleşmesiydi" diyerek, Anadolu Ajansına yaptığı açıklamalarla ailelere önemli mesajlar verdi; "Aslında Asuman şu anda yarışacak seviyede. Yalnız bu sporda özel sporcuların 14 yaş sınırı var. Şu anda antrenmanlarla kendisini hazırlıyor. 14 yaşından sonra antrenörümüzle nasıl bir yol izleyeceğiz göreceğiz. Özel bir çocuk olduğu için elbette belli zorlukları ve yorucu olan kısımları var. Zorluğu var ama her şey Asuman için. Onun sosyalleşmesi için çok iyi. Çocuklarımızın zaten kısıtlı olan hayatlarını evde kısıtlamaması lazım. Daha dışarıya dönük yaşasınlar ve bu özel durum içlerine kapanmasına neden olmasın. Bizim gibi özel durumu olan ailelere de öneriyorum. Ben Asuman'a asla 'yapamazsın' demedim. Sürekli 'yapabilirsin', 'başarabilirsin' diye konuştum. Biz Asuman'la sürekli bu şekilde yola çıktık ve mutluyuz. "
YARALANAN VE HAYATINI KAYBEDEN FİLİSTİNLİLER
Engellilerin aşılması/unutulması için hareket eğitimi ve sporun önemini konuşurken, Filistin’de katliam yapan İsrail’de masum ve savunmasız insanlara yönelik yaptığı saldırılarda aç bırakma, öldürme, yaralama ve engelli bırakmaya devam ediyor. 9 Ekim 2025 tarihinde Mısır’da gerçekleşen müzakerelere rağmen Gazze’de ateşkes planını hiçe sayan soykırımcı İsrail, 2 yıldır süren saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılar sonucunda bugüne kadar 67 bin 967 masum, uygulanan ambargodan dolayı kendini savunmayan Filistinli hayatını kaybederken, 170 bin 179 kardeşimiz yaralandı. Gazze Şeridi'nde 20 bin yaralının uzun süreli rehabilitasyona ihtiyaç duyduğu, yaklaşık binlerce Filistinlinin uzvunun kesilmek zorunda kaldığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Birleşmiş Milletlere (BM) göre Gazze nüfusuna oranla dünyada en fazla ampute çocuk sayısına sahip. Temiz su, gıda ve sağlık hizmetinin bulunmadığı söz konusu ortamlarda durum her geçen gün daha da ağırlaşıyor/kötüleşiyor. Verilere göre, alıkonulan siviller arasında sağlık çalışanları, öğretmenler, memurlar, medya çalışanları, yazarlar, hastalar, engelliler ve çocuklar da bulunuyor. Bu kişilerin arasında altı hafta boyunca hapiste tutulan 82 yaşındaki Alzheimer hastası bir kadın ve 53 gün sonra serbest bırakıldığında çocuklarını sokaklarda dilenirken bulan bir anne de yer alıyor. Sde Teiman gözaltı merkezinde görev yapan bir asker ise burada tutulan hasta, engelli ve yaşlı Filistinli sayısının çokluğu sebebiyle "yaşlılar hapishanesi" olarak adlandırılan hangarların olduğunu belirtiyor. Yaşadığımız dönemde şahit olduklarımızla,böylesine bir dünya ‘imtihanından’ geçiyoruz. Allah (cc) sonumuzu hayreylesin. Amin.