• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdurrahman Dilipak
Abdurrahman Dilipak
TÜM YAZILARI

Güzel söz ve hikmetle

28 Ocak 2021
A


Abdurrahman Dilipak İletişim: [email protected]

Benim kod adım “Gerici”! Eskiden “Mürteci” diyorlardı. “Asri” “Çağdaş” olurken; “Mürteci” de “Gerici” oldu. Önce “Asr”ı “Çağ” diye tercüme ettiler, sonra böyle oldu.

Google’a “Dilipak” diye yazın, 1. sayfada bir haber göreceksiniz “Dilipak’ın sosyal media paylaşımı olay oldu” diye. Tarih 16 Mart 2019 Cumhuriyet gazetesinde bir haber. Fotoğraf olarak benim başımdan hacamat olurkenki resmim. Hani o resimden rahatsız olduğumdan değil. Birileri hiç ilgisi olmadığı halde, o resmi kullanarak beni aşağılamış olmaktan aşağılık bir zevk alıyor sanki ve Google da bu resmi yaklaşık 2 yıldır 1. sayfada tutuyor. Beni bilen bilir, ben ve ailemden hiç kimse argo kullanmaz. Kutsal metinlerdeki suçlayıcı ifadelerin çerçevesi bizim için sınırdır. Soyutlama, yaygın günahlar için kendi nefsimizi de kapsayan genelleme ya da doğrudan bir söz ya da fiili mahkum ederek, bu konudaki eğilim, yönelimden caydırmaya yönelik ikaz vardır dilimizde.

Gerici Dilipak” “gerici yazar”, diye yazarsanız, benimle ilgili 184.000’den daha fazla belge geliyor. “Gerici akit” yazarsanız 578.000’den fazla belge geliyor. 

Bir zamanlar, Atatürkçü, ulusalcı bir yazar, “İ. Melih” diye yazıyordu. Kastını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Yasal kılıfına uydurup söylemiş oluyor söyleyeceğini.. Kendisi de okuru da bundan derin bir haz alıyor olmalılar.. Eee, ötekilerin eli armut toplamıyor.. Öfke baldan tatlıdır, öfke öfkeyi çağırır. Ağız dalaşı “keyiflidir”. Buyurun cevap şöyle: “İzmir’in CHP’li Buca Belediyesi de halka ‘g.t kılı’ diye küfreden köpekçi BeKİR’in heykelini dikmeye hazırlanıyor.” Bir de “Bidon kafa” vardı. 

Hatırlayın, başörtülü eylem yapan kızlara “Kevaşe” diyen kimdi. Bu zat halen köşe yazarı. Ben kendine cevap verince dava açtı ve o kazandı. Dönem 28 Şubat dönemiydi. Büyük din gününe kaldı o davanın temyizi. Son güne kadar eğer tevbe edip özür dilemezse, bir de cenazesi önümüze getirilip konur da, bir de sorarlarsa, “nasıl bilirsiniz meyyiti” diye. Bu olaydan haberdar olan, namaz için orada bulunan herkesin vereceği cevap bellidir.

Bu zavallıya onun diliyle cevap vermek bize yakışmaz. Bu tip ahlaksızlarla aynı dille tartışmadan da uzak durmak gerek, çünkü onların seviyesine inince dışarıdan bakanlar, aradaki farkı fark edemeyebilir. Zira “Sui misal, misal olmaz”. Bize düşen, güzel bir dille ve hikmetle onları Hakk’a davet etmektir. Saldırganlaşmışlarsa elbette, nefsi müdafa sadedinde tedip de etmek gerekebilir. İş o noktaya gelmeden onlardan uzaklaşmak daha iyidir. O din, ahlak ve gelenekten bağımsız “birey”lerin kendi ve aileleri, ait oldukları çevreyi değil, yanlış iş ve sözü hedef almak daha doğru bir tercih olsa gerek. Şuna her zaman dikkat etmeliyiz: “Haklı olmak, başkalarına haksızlık yapma hakkı vermez.”

Demin söyledim, benim kod adım “Mürteci” idi. Akif de ben de mürteciydik, Gericiydik biz. Rahmetli Abdülhamid “Kızıl Sultan”dı, Vahdeddin “Hain”di, “Zulüm 1453’de başladı” bunlara göre. Bizans “Kahbe”ydi, Timur “Topal”dı. İnsanların bedeni engellerini aşağılamak için kullanmak doğru değil. 

Solcu ve Kemalist geçinenler kadar küfürbaz olanları görmedim. Elbette hepsi böyle değil, ama içlerinden bazılarının öfkeleri akıllarını zail etmiş, ne Allah tanıyorlar, ne Peygamber. Tek parti döneminden beri bu böyle. Kendilerinden olmayan halka demediklerini bırakmadılar. Ahmak, aptal, şapşal, açıkça küfürler ettiler.

“Kötü insan, başkasının üzüntüsü ile rahatlayandır” der Sadi Şirazi. Oysa doğru olan şu: Kederler paylaşıldıkça azalır ve mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır. Doğru olan şu: Bizi öldürmeye gelenler, bizde dirilsinler. İnsanlara doğru yolu gösterelim, gözlerindeki perdeleri açalım, onu kazanmanın bir yolunu bulalım. Görevimiz cehenneme adam postalamak değil, cehennem ateşinden bir can daha kurtarmak.. Bize denmedi mi, “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir.”

Evet biz de dikkat edelim kendimize, Aşk ve öfke aklı zail eder. Güzel örnek olalım. Bizi öldürmeye gelenler, bizde dirilsinler. Peygamberlerin ayak izinden yürüyelim.

Maalesef siyaset, media ve piyasa, sanat camiası çok kötü. Pislik sokağa taşmış durumda. “İmam yaparsa Cemaat ne yapmaz ki” diye bir söz var. Yönetenlerin hali ortada hakaret, küfür, tehdit, şantaj, meydan okuma, parmak sallama. Bir de troller var, klavyelerinden lağım saçıyorlar, virüs saçıyorlar sanki çevreye. Bazan doğrudan, bazan ima yollu.. Edep, haya, ahlak yok olmuş sanki.

Biz güzel örnekler olalım inşallah. İnsanlar elimizden, dilimizden ve belimizden emin olsunlar. Başkalarına laf yetiştirerek bir yere varamayız. Bizim halimiz de ortada. Ötekilerin ahlaksızlığını ortaya çıkarmamız, tek başına bizim çok namuslu olduğumuz anlamına gelmez. Başkalarına çuvaldız batırmadan önce kendimize de bir iğne batırmamız gerek. Başkalarının gözünde çöp ararken önce kendi gözlerimizdeki çapağı silmemiz gerek. Hani adil şahidler olacaktık. Kendi gerçeğine kör, başkasının ayıplarını aramak, ortaya çıkarma konusunda ne kadar istekliyiz.

Şunu unutmayalım: Batılın tasviri saf zihinleri idlal eder (bozar). Günahın aleniyeti, toplumsal vicdanda bu yanlışa meşruiyet kazandırır ve insanlarda korku, panik ve umutsuzluğa sebeb olur.

Hani dedikodu, gıybet, iftiradan sakınacaktık. Sadece Müslümanlara yönelik değil bu kural, insanlara karşı “el emin” olacaktık, bu anlamda. Ne oldu bize! Suçluların, günahkarların da hakları var. Haklı olmak, başkalarına haksızlık yapma hakkı vermez bize. Hem zaten kitap da öyle yazmıyor mu: “Bir kavme (Topluma) olan düşmanlığınız, sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin!”

“Ey iman edenler! Siz kendi sorumluluklarınıza dikkat edin. Siz doğru gittiğiniz takdirde yanlış yola sapanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır ve yapmakta olduğunuz her şeyi o zaman Allah size bildirecektir.” (Mâide 105) Birbirimizin açıklarını yakalamaya ne kadar da meraklıydık. Hani insanların ayıplarını aramayacaktık. Kirli çamaşırlar ortaya dökülürse, kimse temiz kalmaz. Başkasının, ahvali şahsiyeye yönelik gizlisini ortaya dökerse gün gelir onların gizledikleri de ortaya dökülür. Bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Eden bulur! 

Selâm ve dua ile.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23