• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Ziyaret görünümlü ihanet Ekümenik iddiasına Papa kılıfı

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Ziyaret görünümlü ihanet Ekümenik iddiasına Papa kılıfı

Fatih Kaymakamlığına bağlı Fener Rum Kilisesinin başpiskoposu Bartholomeos, tahammül sınırlarını zorlamaya devam ediyor. İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı bahanesiyle, Ekümeniklik hayaline yıllarca düşman olduğu Katolik kartını devreye soktu.

SEBAHATTİN AYAN/İSTANBUL

Fatih Kaymakamlığına bağlı Fener Rum Kilisesinin başpiskoposu Bartholomeos, tahammül sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ABD’ye giderek hain planlarına taban arayan, Roma’daki Katolik liderliğin ABD’nin eline geçmesiyle haçlı ruhunu diriltme rüyaları görmeye başla Fener Rum Patriği Bartholomeos, İznik Konsili’nin 1700’üncü yılı bahanesiyle, Ekümeniklik hayaline yıllarca düşman olduğu Katolik kartını devreye soktu. Kara Papaz Bartholomeos, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’yu İznik Konsili’nin yıl dönümünde ülkemize davet ederek ‘ekümeniklik’ iddiasına siyasi bir kılıf arayışına girdi. 28 Kasım’da İznik’te Fener Rum Patrikhanesi’nin başı Bartholomeos’un katılımıyla bir “Ekümenik Dua Ayini” yapılacağı duyurulurken hem Anayasa’ya hem de Lozan Barış Antlaşması’na aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle yoğun eleştirilerin hedefi haline geldi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan uzmanlar, ziyaretin dinî birlik çağrısından çok, siyasî ve tarihî kodlarla örülü bir “ekümenik meşruiyet üretme” girişimine dönüştürüldüğü ve Türkiye açısından soru işaretlerini beraberinde getirdiğini vurguladı.


 

EKÜMENİKLİĞİ MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARI

Ekümeniklik hayallerinin ülkemizin egemenlik ve tarihsel sınırlarını test etmek olduğunu kaydeden Mil Diyanet Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, “Papa’nın 27–30 Kasım 2025 tarihlerinde İzmit ve İznik’e gerçekleştirmeyi planladığı ziyaret, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi masum bir dinî buluşma değildir. Ziyaret etrafında yürütülen ekümenik algı operasyonları, açık bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik sınırlarını ve tarihsel yetkilerini test etmeye dönük bir girişim hâline gelmiştir. Fener Rum Patrikhanesi’nin, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir kurum olmasına rağmen kendisini “davet makamı” gibi konumlandırması, uluslararası arenada yıllardır sürdürdüğü ekümenik iddiayı Papa’nın ziyareti üzerinden meşrulaştırma çabasının yeni bir versiyonudur. Bu girişim, Türkiye’nin hukuk düzeninde hiçbir karşılığı olmayan, tamamen dış mihraklı bir statü dayatmasının yeniden tedavüle sokulmasıdır. Papa’nın son dönemde yaptığı “Hristiyan dünyanın bölünmüşlüğü” açıklamaları, bu ziyaretin arka planında dinî bir barış arayışından ziyade, tarihsel ve siyasî anlamlar taşıyan bir birleşme ve ekümenik bütünlük söyleminin planlı bir şekilde kurgulandığını göstermektedir. “Dini birlik” kisvesi altında Osmanlı’dan kalma imtiyazların canlandırılmasına yönelik her türlü girişim, Türkiye’nin tarihsel egemenliğine yöneltilmiş örtülü bir müdahaledir. Bu devletin egemenlik hakları pazarlık konusu olamaz, dış merkezlerin oldubittilerine de asla boyun eğmez. Kimse Türkiye’yi, kendi hesaplarının parçası hâline getirmeye kalkmasın.” ifadelerini kullandı.


ÜLKEMİZİN İNSANİ TUTUMUNA İHANET ETMESİNLER

İslam’ın hoşgörü dini olduğunu ve Hristiyanların zafere ulaşamayacağını belirten Tüm-Din-Gör-Der Genel Başkanı Metin Kaçar, “Küfür ne kadar mücadele ederse etsin, Allah’ın dini karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de, yarın da mağlup olacaktır. Çünkü İslam yücedir ve kendisinden yücesini kabul etmez. Elbette bazı çevreler bu tür çalışmaları sürdürecektir; ama Bartholomeos’un “ekümenlik” hayali bugünün meselesi değildir. Bu, tarihten gelen bir sızı, bir acıdır ve onlar bu hayalle yaşamaya çalışıyorlar. Yaşayacaklar elbette. Papa’nın Türkiye ziyareti ve Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir kilisede düzenlenecek toplantı, aslında ülkemizin insani tutumunu gösterir. Biz inançlara saygılıyız. Tehlike oluşturmadığı sürece, insanlar kendi dinleri hakkında konuşabilir. Eğer bu etkinlik devletin izniyle gerçekleşiyorsa, bu da doğal bir prosedürdür. Mühim olan, biz Müslümanlar olarak bu olaylar karşısında nasıl bir tavır takınmamız gerektiğidir. Biz davamızı biliyor muyuz? Dinimizi biliyor muyuz? Allah’ın gönderdiği kitabı biliyor muyuz? Allah’ın gönderdiği son din, son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V.)’dır. Bunun dışında kim hangi çalışmayı yaparsa yapsın, akıbeti hüsrandır. Onlar zafere ulaşamayacak, çalışmaları sonuçsuz kalacaktır” şeklinde konuştu.


MÜSLÜMANLARIN DAĞINIKLIĞI JEOPOLİTİK İŞTAH UYANDIRDI

Konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan Öğr. Gör. Dr. Mehmet Erel, “Bugün İslam dünyası, belki de tarihinde hiç yaşamadığı kadar geniş ve çok yönlü bir kuşatma altındadır. Filistin’de Gazze’de süren katliamlar, Doğu Türkistan’da milyonlarca Müslümana yönelik Çin’in baskı ve kültürel imha politikaları, Afrika’da yabancı destekli çetelerin yol açtığı iç savaş ve kaos ortamı, ümmetin içinde bulunduğu acı tabloyu açıkça göstermektedir. Müslüman ülkelerin zayıf ve dağınık görüntüsü, Hristiyan dünyasında yeni bir jeopolitik iştah uyandırmış görünmektedir. Tarih boyunca taşıdıkları Haçlı zihniyetinin, bugünün şartlarında yeniden canlandırılmaya çalışıldığı ortadadır. Ortodoks, Katolik ve Protestan dünyayı birleştirme girişimleri, İslam coğrafyasındaki karışıklıktan yararlanma niyetinin bir yansımasıdır. Bu bağlamda bir papanın İznik Konsili’ni anma bahanesiyle ülkemize gelmesi, asla masum veya sıradan bir ziyaret değildir. Tarihte Haçlı seferlerinin de “ziyaret” ve “hac” söylemleriyle başladığını unutmayalım. Yıllarca hiçbir papanın uğramadığı İznik’in bugün ziyaret edilmesi, arka planda ciddi dini ve siyasi amaçlar taşıdığını göstermektedir” dedi.


MİSYONERLİK FAALİYETLERİ CANLANIR

Misyonerlik faaliyetlerinin canlanmasına zemin hazırlayacağını aktaran Erel, “Bu ziyaret, misyonerlik faaliyetlerinin canlanmasına, Anadolu’nun “Hristiyanlığın beşiği” gibi sunulmasına ve Ayasofya’nın statüsü üzerinden uluslararası baskıların artmasına yol açabilecek riskli bir adımdır. Hristiyan dünyanın Anadolu üzerinde uzun vadeli hedefleri olduğu açıktır ve bu süreçte her fırsatı değerlendirme arayışındadır. Ancak unutulmamalıdır ki Peygamber Efendimizin (s.a.s.) haber verdiği “vehin hastalığı” —dünya sevgisi ve ölüm korkusu—Müslümanları zayıflatmış olsa da, bu zayıflık geçicidir. Yine Maide Suresi’nde bildirildiği gibi, onların arasına kıyamete kadar sürecek bir düşmanlık bırakılmıştır; dolayısıyla birlik oluşturmaları, İznik Konsilinde sağlayamadıkları gibi, bugün de mümkün olmayacaktır. Biz inanıyoruz ki İslam dünyası, yaşadığı sınamalardan sonra yeniden dirilecek, güçlenecek ve tarih boyunca olduğu gibi bugün de Allah’ın izniyle ayakta kalacaktır” açıklamasını yaptı.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Eren

İstenmeyen kişi ilan edin gerekirse sınırdışı.

Bu Kavga Bitmez

 ekümenik konusu kapanacak.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23