İstanbul Ticaret Odası 133 yıldır Türk sanayicisinin omuzlarında Türkiye’yi dünya ekonomisinde söz sahibi yapmak için gayret gösteriyor. Bugün 375 bini aşkın üyesiyle ekonominin nabzını tutan İstanbul Ticaret Odası küresel çaplı adımlar atmak için yeni projelere imza atıyor. “Ticaret Şehirleri Platformu”, “Yatırım Şehri İstanbul” , “Fuar ve Kongre Şehri İstanbul” projeleri ile dünyanın önde gelen ticaret odaları ve yatırımcılarını İstanbul’a getirmek için adımlar atan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, İTO’nun küresel vizyonunun yanısıra, Türkiye ve dünya ekonomisine yapacakları katkıyı, Yeni Akit okuyucuları için kaleme aldı.
133 yıl önce tam da bugün... Yani 14 Ocak 1882’de İstanbul’la birlikte Osmanlı topraklarındaki ticaret hayatında bir ilke imza atıldı.
Cennet mekân 2. Abdülhamid Han’ın irade-i seniyyesi ile başlayan bu yolculuk, böylelikle bir avuç üyenin toplantısında ete kemiğe büründü. O zamanki adıyla Dersaadet Ticaret Odası, Karaköy’deki Mehmet Ali Paşa Konağı’nda birinci toplantısını gerçekleştirdi ve Osmanlı Devleti’ndeki ilk yerli ticaret odası olarak hayata geçti.
O günlerde sadece birkaç bin üyeli Odamız, günümüzdeyse 375 bini aşkın üyesiyle ülkemize katkı sunmaya devam ediyor. İstanbul Ticaret Odası, yepyeni proje ve faaliyetler ile küresel ölçekli adımlar atıyor. Türkiye ve dünya ekonomisinde bir aktör olarak adından söz ettiriyor.
Ama gelin, öncelikle ekonominin 2014 yılındaki genel noktalarına ve bu yılın temel dinamiklerine bakalım.
EKONOMİDE ESKİ MESELELER, YENİ YAKLAŞIMLAR...
Yeni takvim yılının ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde, 2014 yılından bakiye kalan küresel ekonomik meseleler gündeme damgasını vurmaya devam ediyor.
Rusya-Ukrayna ve Suriye-Irak hattındaki uluslararası ölçekli çatışmalar diplomasi kadar ekonomi politikalarını da temelden etkiledi.
Öyle görünüyor ki önümüzdeki süreçte de küresel çaplı riskler, terör eylemleri ve sınır güvenliğine ilişkin konular ekonomiyi doğrudan etkilemeyi sürdürecek. Önce İstanbul’da ve ardından Paris’te gerçekleştirilen terör eylemleri küresel çaplı risklerin ülkelerin siyasi sınırlarından bağımsız biçimde hareket ettiğini çok açık bir şekilde gösteriyor.
Elbette söz konusu olayların bugünden yarına ortadan kalkacağını ya da Ortadoğu’daki kanlı oyunların bir anda sona ereceğini sanmak büyük bir yanılgı olacaktır. Her coğrafyanın bir kaderi vardır. Bizim de jeopolitik konumumuz, zorluklarla hemhal olmayı zorunlu kılıyor.
RİSKLERİ AYNI ZAMANDA BİR FIRSAT OLARAK GÖRMELİYİZ
Dolayısıyla biz ülke olarak bu riskler deryasında gemimizi yüzdürmek zorundayız. Çevremizde meydana gelen her riski aynı zamanda bir fırsat olarak görmeliyiz. Zira tıpkı Cemil Meriç üstadın dediği gibi; “ulu çınarlar, fırtınalı diyarlarda yetişir.”
Diğer yandan geçtiğimiz yıl içerisinde dünya ekonomisinin manşetlerinde Merkez Bankalarının kararları büyük yer tuttu. Özellikle Amerikan Merkez Bankası FED’in tahvil alımlarını sona erdirmesinin ardından faizleri de artıracağına ilişkin beklentiler oldukça kuvvetlendi.
Doğaldır ki 2015 yılında da iş dünyası ve ekonomik aktörler FED’in kararlarını bekliyor olacak.
Son olarak petrol fiyatlarındaki düşüş yılın özellikle son çeyreğinde gündemimizin bir numaralı haberi oldu.
Şu sıralar, Brent petrol 50 doların altına kadar geriledi. Petroldeki fiyatların bu düzeylerde kalması durumunda Türkiye’de cari açığın azalması ve enflasyon oranlarında ciddi düşüşler meydana gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Enerji ithalatı için yılda 50 milyar dolardan fazla para harcayan Türkiye, petrolün değerindeki düşüş sayesinde pek çok ülkeye göre dünya ekonomisi içinde pozitif yönde ayrışacaktır.
Gerek küresel riskler ve FED’in Amerika’daki faizleri beklenenden daha az artıracak olması, gerekse de cari açık ve enflasyondaki iyileşmeye yönelik beklentiler sayesinde karar alıcılar yeni bir yaklaşımla hareket etmek zorundalar.
YÜKSEK FAİZ ÜRETİCİNİN AYAĞINDAKİ PRANGA
Türk iş dünyası olarak bizler, üretmek ve iş kapıları açmak istiyoruz. Görüyoruz ki büyümenin önüne engel ve üreticinin ayağına pranga olan yüksek faizlerin aşağıya çekilmesi için de gereken şartlar olgunlaşıyor. Şu anda Merkez Bankası’nın uyguladığı politika faizi 8,25 seviyesinde. Bu oran gelişmek ve büyümek isteyen bir ekonomi için yüksektir.
Nitekim faizlerin bu derece yüksek seyretmesi 2014 yılının ilk dokuz ayındaki büyümeyi sınırlandırdı. Söz konusu dönemde % 2,8 olarak açıklanan büyüme oranının, yeni yılda daha ileriye taşınması isteniyorsa faizler mutlaka ve mutlaka çok daha aşağı bir düzeye çekilmelidir.
Elbette haziran ayında gerçekleştirilecek seçimler de bir diğer gündem maddemiz olacak. 2014 yılında da iki önemli seçim yaşamıştık. Buna rağmen bir seçim ekonomisi uygulanmadı ve kamudaki bütçe disiplini devam etti.
Şimdi de önümüzde bir genel seçim var.
Hep söylüyoruz... Ana gündemimiz; ekonomi, üretim ve kalkınma olmalıdır.
Bu noktada genel seçimlerin, ekonomik büyümeyi ve mali disiplini olumsuz şekilde etkilemeyeceğinden kuşkum yoktur.
Zira Türkiye, esen en küçük rüzgârla eğilip bükülen bir ekonomiye sahip değildir. Küresel krizlere, seçimlere ve yakın çevremizde yaşanan olaylara rağmen yolunda ilerleyen sağlam ekonomi, Türk iş dünyasına olduğu kadar yabanı yatırımcıya da güven veriyor.
Nihayet, yukarıda ifade edilenler ışığında görülüyor ki, hem Türkiye hem de dünya; siyasetten diplomasiye, ekonomiden toplumsal yaşama kadar çok geniş bir alanda küresel çaplı olay ve etkilerle iç içe bir yıl daha geçirecek. 2015, adına küreselleşeme dediğimiz olguyu çok daha derinden hissedeceğimiz bir yıl olacaktır.
Bu nedenledir ki İstanbul Ticaret Odası olarak küresel çaplı adımlar atmak için bu yıl, her zamankiden daha büyük bir gayret içerisine girdik.
İTO KÜRESEL VİZYONLA GELECEĞE YÜRÜYOR
Geçen yıl Odamız adeta kabuk değiştirdi. İç tüzükten organizasyon şemasına kadar çok geniş bir alanda önemli bir yenilemeye gittik. Hizmetlerimizi elektronik ortama taşıdık. Bir otobüsü mobil bir hizmet birimi haline getirdik. Bu sayede hizmeti üyelerimizin ayağına götürüyoruz.
Kredi Garanti fonu ve KOSGEB temsilcilikleri merkez binamızın çatısı altında hizmet vermeye başladı. Ayrıca spordan sanata kadar uzanan faaliyetlerimiz ve desteklerimiz artarak devam etti.
Şimdi Türkiye’nin ve iş adamlarımızın, dünyanın her noktasına daha fazla mal ihraç etmesi, küresel vitrinlerde ülkemizin sesinin daha fazla duyulması için yeni adımlar atıyoruz.
“2015 Küresel Vizyon” çalışmaları kapsamında yedi tepeli şehre yedi büyük proje kazandırmak için çalışmalarımız devam ediyor. 375 bini aşan üyemizden aldığımız güçle İstanbul ve Türkiye ekonomisinin gelişmesi için yedi projemizi “Paranın Başkenti İstanbul” sloganı altında bir araya getirdik.
l “Ticaret Şehirleri Platformu” ile dünyanın önde gelen ticaret odalarını bir araya getiriyoruz.
l “Yatırım Şehri İstanbul” başlıklı projeyle, yeni yatırımcıları İstanbul’a çekmek için gerekli çalışmalar yapılıyor.
l “Fuar ve Kongre Şehri İstanbul” projemizle, mevcut potansiyellerin ileriye taşınması için uluslararası ölçekli kongre ve fuarların İstanbul’a getirilmesini hedefliyoruz.
Bu noktada mart ayında katılacağımız dünyanın en büyük gayrimenkul fuarı olan MIPIM’den de bahsetmek isterim.
Burada inşaat ve gayrimenkul sektörümüz için gerçekten de büyük çalışmalarımız olacak. Fuar alanında dünya şehirlerinin çadırlarının yanında artık bir İstanbul Çadırı da olacak.
Dev projeler burada dünyanın önde gelen yatırımcılarına tanıtılacak.
Ayrıca bu çadırda sergilenmesi için İstanbul’un ilk defa birebir maketini yapıyoruz. 24 saatini ışık ve ses efektleriyle yaşatacak bu maket, İstanbul’un tanıtımı için sadece MIPIM’de değil, her yerde kullanabileceğimiz çok güzel bir materyal olacak.
l “İstanbul Shopping Fest” kapsamındaki çalışmalarımızı yeni bir boyuta taşıyoruz. Festival, bu yıl çok daha geniş katılımlı ve çok daha zengin faaliyetleriyle adından söz ettirecek.
l “Parayı Yönetenler Buluşmaları” ile dünya ekonomisinde öne çıkan aktörleri ve işadamlarını İstanbul’da bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Türkiye’nin G20 dönem başkanı olması hasebiyle gözlerin ülkemize çevrilecek olmasını ve G20 altında işadamlarının kurduğu B20’deki işadamlarının Türkiye’ye gelecek olmasını iyi bir şekilde değerlendireceğiz.
l “İTO: Dünyanın Yenilikçi Gücü” projemiz, Odamızın büyük ölçekli faaliyetlerini içeriyor. Bu sayede faaliyetlerimiz bakımından dünyanın en büyük Odası olduğumuzu, sadece Türkiye’ye değil dünyaya da daha iyi anlatacağız.
l “İstanbul Ticaret Stratejisi” projesi ile de İstanbul ticaretinin ve dolayısıyla Türk ticaretinin 2023 vizyon ve hedeflerini ortaya koyan İstanbul Strateji ve Eylem Planı’nı oluşturmak.
İSTANBUL’UN MARKA DEĞERİNİ ÖNE ÇIKARACAĞIZ
İstanbul Ticaret Odası olarak, vizyon çalışmamızın yanında, İstanbul’un marka değerini öne çıkartacak bir ödüllendirme çalışması da yapıyoruz. Bu kapsamdaki hazırlıklar son aşamasına geldi. Verilecek olan ödüllerin kategorileri ise şunlar;
l İş dünyasında en büyük, en sıra dışı girişimiyle başarı kazanan kişiye, “Cesaret Ödülü”
l Sıra dışı fikirler geliştiren gençlere yönelik olarak, “Uçuk Ödül”
l İstanbul’un çehresine katkıda bulunmuş kişi ve kurumlar için, “Proje Ödülü”
lİstanbul’u dünyanın başka yerlerinde başarıyla temsil eden her alanda, “İstanbul’un Martısı Ödülü”
l Uygulanabilir bilimsel fikirler için, “Bilim Ödülü”
l Kültür, sanat, tarih alanındaki eserler için, “Erguvan Ödülü”
l İş yapış biçimleriyle çalışanlarına sağlıklı iş ortamı sunan, çevre bilinci yüksek, insanı ve çevreyi önceleyen kişi/kurumlar için de, “İnsan ve Doğa Ödülü” vereceğiz.
Geniş katılımlı bir organizasyonla birlikte ödüller sahiplerini bulacak. İnanıyorum ki bu ödüller, İstanbul’un dünya çapındaki tanıtımı adına da çok önemli sonuçlar ortaya çıkartacaktır.
Elbette proje ve hizmetlerimiz bunlarla sınırlı değil. Sadece ticari ve ekonomik alanda değil, okul yaptırmadan muhtaç olanlara el uzatmaya kadar uzanan sosyal sorumluluk faaliyetlerimiz sürecek. Bunların yanında kültürel, sanatsal ve sportif alanlardaki başarılı organizasyonlara ve çalışmalara devam edeceğiz.
Bir asrı aşkın süredir İstanbul’un ve Türkiye’nin ticaret hayatına yöne veren İstanbul Ticaret Odası “üyeye hizmet ülkemize hizmettir” şiarıyla hareket ediyor.
375 BİN ÜYEMİZ TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞIYOR
Yönetim Kurulumuz, Meclis üyelerimiz, Türkiye ekonomisini tüm sektörlerini temsil eden 81 meslek komitemiz, 375 bini aşkın üyemiz ve 530’u geçen uzman personelimizle bundan sonra da yeni bir ruh, yepyeni bir yaklaşımla bu gayret ve azmi devam ettireceğiz. 2015 yılında da yeni ve daha büyük bir Türkiye’nin inşası için el ele ve gönül gönüle çalışacağız.
Bu duygularla Yeni Akit Gazetesi’nin tüm çalışanlarına kalbi şükranlarımı, kıymetli okurlara da en içten selam ve saygılarımı sunuyorum.
2. ABDÜLHAMİD’İN HAN’IN İRADE-İ SENİYYESİ İLE “DERSAADET TİCARET ODASI” ADI İLE BAŞLAYAN YOLCULUK SÜRÜYOR
Cennet mekân 2. Abdülhamid Han’ın irade-i seniyyesi ile
başlayan bu yolculuk, böylelikle bir avuç üyenin
toplantısında ete kemiğe büründü. O zamanki adıyla
Dersaadet Ticaret Odası, Karaköy’deki Mehmet Ali Paşa
Konağı’nda birinci toplantısını gerçekleştirdi ve
Osmanlı Devleti’ndeki ilk yerli ticaret odası olarak hayata
geçti. İstanbul Ticaret Odası, Türkiye ve dünya
ekonomisinde önemli bir aktör olarak adından söz ettiriyor.