• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehtap Yılmaz
Mehtap Yılmaz
TÜM YAZILARI

Adam gibi adamsınız! Teşekkürler Davutoğlu, teşekkürler Erdoğan…

05 Ocak 2016
A


Mehtap Yılmaz İletişim: [email protected]

Bir yanda Suruç Katliamı sonrası “yoldaşları” parça parça olmuşken, beş yıldızlı otellerde keyif çatan Proje Selahattin, diğer yanda “yoldaşı” Hasan Karakaya’nın vefatı münasebetiyle uluslararası bir resmi ziyareti yarıda kesen bir Cumhurbaşkanı… Recep Tayyip Erdoğan…

Bir yanda HDP-PKK’lı gençlik “Hendek teröründe” can verirken dansözlü Cihangir partilerinde eğlenen Sırrı Süreyya Önder, diğer yanda kara, kışa aldırmadan Hasan Karakaya’nın tabutunu omuzlarında taşıyan Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…

Bir yanda HDP-PKK’nın sorumlu olduğu Ankara Katliamı sonrası güle oynaya yürüyüş yapan “tek kullanımlık proje” HDP’li Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, diğer yanda kardeşinin mezarına toprak atan, Kur’an okuyan Ahmet Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan…

Bir yanda halkın evine girerken ayakkabılarını çıkarmaya dahi tenezzül etmeyen Proje Kemal Kılıçdaroğlu, diğer yanda gecekondu sofrasına bağdaş kurup halkıyla çorba kaşıklayan Recep Tayyip Erdoğan… 

Bir yanda mecliste sol yumruğunu kaldırıp “ezilenlerin yanındayız” diyen ama rezidansları götüren diş hekimi Gamze İlgezdi, diğer yanda terörle mücadelede şehit düşen asker eşlerine sessiz sedasız kendi elleriyle doğum yaptıran Doktor Sare Davutoğlu…

Makam mevki sahibi olup da adam olamamak böyle bir şey işte… Hem makam mevki sahibi olup hem de adam gibi adam olmak da böyle bir şey…  

Gönüllere taht kurmanın sırrı bu…

Milletin lideri olmanın yöntemi bu…

Siyasetçide de, bürokratta da, kariyer sahibinde de, devlet adamında da sadakat, “vefa”, ilke, ahlak, şahsiyet olurmuş görüldüğü üzere… 

Demek ki siyaset, bürokrasi, kariyer vs. herkesi hissiz, duygusuz, vefasız, sadakatsiz yapmazmış… Herkeste beklenmeyen “etkiler” yaratmazmış… Herkesin yüreğini “teflon gibi” yanmaz yapışmaz yapmazmış!  

Sadece kupkuru bir akıl yetmiyor, kupkuru bir zekâ yetmiyor, kupkuru bir unvan yetmiyor, kupkuru bir makam mevki yetmiyor adam gibi adam olmak için… Gönüllere taht kurmak için neysen o olman gerekiyor… Akıl ve his, zekâ ve ilke, sevgi ve sadakat, madde ve mana, zâhir ve bâtın, meslek ve ahlak, dostluk ve vefa gibi şeyler bir insanda eşit ağırlıklı olmalı mesela… 

Olmadığı vakit şahsiyet “error” veriyor işte, karakter topallıyor, karizma çiziliyor… Kimse içindekini uzun süre saklayamıyor… Elde değil… “Küpte ne varsa, dışarı o sızıyor”.

İçteki çarpıklıklar, şahsiyet arızalarıyla dışa vuruyor…

HDP-PKK’lılar ölürken HDP’li Sırrı dansözlü partide, Proje Selahattin havuzda, CHP’li Gamze İlgezdi trilyonluk rezidanslarda, sırtı yalama olmuş Figen de kıs kıs gülerken yakalanıyor.

Peki ya bizim mahallede?

Herkes Recep Tayyip Erdoğan mı? Herkes Davutoğlu mu sizce?

Nerdeeee…

Ah keşke bizdeki bir kısım “mahalleli”, Hasan Abimin ardından densiz densiz konuşacağına, Mustafa Abi gibi ağlamaklı sesiyle iç çekip sussaydı…

Keşke o bir kısım zevât, ruhsuz ruhsuz  “çok üzüldüm” edebiyatı yapmak yerine, Ali İhsan Bey gibi sözcükleri boğazında düğümlenerek, yaşlı gözlerle baksaydı… 

Hasan Abi’nin kızı Ayşenur gibi “bir şey söyleyemeyeceğim” deyip, sessiz sessiz yansaydı…

Vallahi kaldıramıyorum bu münasebetsiz taifeyi şu acılı günlerimde!

Acayip asabım bozuluyor bunları gördükçe…

Yahu ne adamlarsınız siz?

Ey yakındaki uzaklar! 

Eğer Hasan Karakaya’nın yazdığı tarihten, bıraktığı hikâyeden, Akit’te verdiği kavgadan, dava adamlığından bir “küfrettiği” kaldıysa hatırınızda, vay sizin halinize…

Hasan Abi’yle oturup kalktığınız, gezip tozduğunuz halde, ondaki asabiyetin “iman asabiyeti” olduğunu anlayamayacak kadar sığsanız, sadece acırım, vallahi kızmak bile ödüldür size…

“Hoşt” deyin geçin sadece…

Hasan Karakaya ailesi…

Köpek sürüsünün havlaması, “aslan” ayağa kalkana kadardır, aslanın pençesini görene kadardır.

Biliyorlar ya Hasan Karakaya artık yazmayacak.

Aslan öldü ve ayağa kalkmayacak…

Kudurdukça kuduruyorlar işte…

Yahu bunda şaşılacak ne var ki?

Köpektir havlayacak…

Bülbül gibi şakıyacak hali yok ki…

Adı üstünde, köpek yani…

Düşünün… 

Hasan Abi’nin “Ayna’sında” kendi aksini görmüş…

Uyuz mu uyuz, pis mi pis, iğrenç mi iğrenç, çöplükleri karıştıran kıl-tüy bir yaratık…

Eh, tabii istidadı neyse öyle davranacak.

Havlayacak, hırlayacak, saldıracak…

Aynaya baktıkça kaşınacak…

Uluyacak, uyuzlanacak…

Belki mide bulandıracak… Belki asap bozacak… Huzur kaçıracak ama sakın tasalanmayın… Ben bunların alayını sizin yerinize de fena kaşıyacağım! 

Hasan Abi’nin ruhaniyetine uzatılan çatallı dilleri “zevkle koparacağım”!

Büyücüleriyle birlikte alayının canını Pensilvanya cehennemine yollayacağım!

Ey Hasan Abi’nin can dostları Akit ailesi, Akit okurları… Şimdilik “Ulusunlar, bırakın”…

Durun bir yaralarımı sarayım…

Emin olun, gözlerinin yaşına bakmayacağım!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23