Rusya-Ukrayna savaşı küresel boyut kazandı! Biden Ukrayna üzerinden Trump ile hesaplaşıyor
Rusya – Ukrayna savaşı bin günü aşkın süredir devam ediyor. ABD ve Batı blokunun Ukrayna’ya desteği ve silah yardımı yapması, ABD’nin Kara Taktik Füze Sistemlerini (ATACMS) Ukrayna’nın kullanmasına izin vermesi savaşı iki taraflı olmaktan çıkarıp küresel boyut kazandırdı. Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği Başkanı Tuba Çebi, Rusya – Ukrayna savaşını, savaşın ülkemize etkisini ve olası üçüncü dünya savaşını yeniakit.com.tr için değerlendirdi.
SEBAHATTİN AYAN/İSTANBUL
Rusya ve Ukrayna arasındaki 24 Şubat 2022'de başlayan savaş bin günü aşkın süredir devam ediyor. İlk etapta Rusya ve Ukrayna arasında olan fakat daha sonraları ABD ve Batı blokunun Rusya’ya karşı Ukrayna’ya sağladıklarıgelişmiş silah desteği ile fiili olmasa da ülke sınırlarını aşmış durumda. Son olarak 5 Kasım’da seçimi kaybeden Bunak Biden ve Kamala Harris, giderayak Ukrayna’ya Kara Taktik Füze Sistemlerini (ATACMS), Rusya’ya karşı kullanmasına izin verdi. Ukrayna’nın ise zaman kaybetmeden ATACMS füzelerini Rusya topraklarına karşı kullanması iki ülke arasındaki krizi arttırırken nükleer savaş riskini gündeme getirdi. Ülkemizin kuzeyinde bin günü aşkın bir süredir devam savaşı, bu savaşın ülkemize etkilerini ve sürekli ağızlardan düşmeyen üçüncü dünya savaşını Uluslararası Diplomatik İlişkiler ve Akademik Araştırmalar Derneği Başkanı Tuba Çebi, gazetemiz için değerlendirdi.
SİLAH DESTEĞİ SAVAŞIN SINIRLARINI GENİŞLETTİ
Rusya- Ukrayna savaşında ülkemizin her zaman barışçıl bir yol izlediğini belirten UDİAD Başkanı Tuba Çebi, “Rusya-Ukrayna Savaşı, özellikle son dönemdeki gelişmelerle birlikte küresel bir kriz halini almıştır. Bu kriz başta Avrupa olmak üzere dünyanın birçok bölgesini özellikle enerji ve gıda tedariği noktasında zor bir duruma sokmuştur. Türkiye, Tahıl Koridoru Antlaşması ile gıda tedariği noktasında barışçıl çözüm arayışlarına öncülük etse de savaşın tarafları süreç içerisinde koşulları daha da açmaza iten bir noktaya taşımıştır. Elbette savaş tarafları olarak Rusya ve Ukrayna aklımıza gelmektedir. Ancak bu iki devletle sınırlı değildir.Esasen ABD ve Batı bloğunun Ukrayna’ya sağladığı gelişmiş silah desteği, savaşın bölgesel sınırlarını aşmasına yol açmıştır. Batı bloğu fiili olarak savaşa girmese bile Ukrayna’ya verilen gelişmiş silah desteği dolayısıyla bir taraf olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
BİDEN İÇ HESAPLAŞMAYI KÜRESEL BOYUTA TAŞIDI
Biden’ın yeniden başkan olarak seçilen Trum ile Ukrayna üzerinden hesaplaştığını vurgulayan Çebi, “Tüm bu gelişmeler yaşanırken geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Joe Biden’ınUkrayna'ya Kara Taktik Füze Sistemlerini (ATACMS), Rusya’ya karşı kullanmasına izin vermesi dünya kamuoyunda geniş bir yankı uyandırdı. Bu noktada akıllara iki soru geldi: Biden ne amaçlıyor ve üçüncü dünya savaşımı başlıyor? Birinci soruya baktığımızda; ABD başkanlık seçimleri sürecinde Donald Trump’ın seçim kampanyasında önce çıkan söylemlerden biri ‘Rusya-Ukrayna Savaşı’nı birkaç saate bitireceğim’ iddiasıydı. Kasım ayında gerçekleştirilenABD Başkanlık seçimlerini kazanarak 47. ABD Başkanı seçilen Trump’ın bu noktadaki arabuluculuk gayesi ve savaşı sonlandırma söyleminekarşı, seçimi kaybeden Joe Biden görevi devretmeden önce kırmızı botuna bastı: Joe Biden, yönetimi devretmesine iki ay kala Ukrayna’ya ATACMS füzelerini Rus topraklarında kullanma izni verdi. Bu durum Biden’ınDonald Trump'a başkanlık makamıyla birlikte üçüncü dünya savaşını tetikleyebilecek bir savaş ortamı devretmek istediği ve bu kararın bir iç hesaplaşmanın ürünü olarak yorumlanabilir. Bu noktayı biraz açmak gerek: 2024 ABD Başkanlık Seçimleri kıyasıya mücadele ile geçti. Bu süreçte çarpıcı ve geniş yankı uyandıran gelişmeler yaşandı. Bunlardan en önemlisi Donald Trump’a yönelik düzenlenen üç suikast girişimiydi. Donald Trump, FBI başta olmak üzere birçok devlet kurumunun politize olduğunu öne sürmüştü. Bu süreç içerisinde Trump’ın söylemleri iç hesaplaşma yönünde oldu. Trump, başkanlık koltuğunda oturduğunda Kamala Harris’in seçim propagandasında harcanan bütçeden, birçok devlet kurumunda denetleme yapacağını ve politize olmuş birçok kişiyi de işten kovacağını açıkladı. Genel itibariyle ABD’nin kendi iç siyasetindeki politik açmazlar doğrultusunda yaşanan çatışmanın uluslararası ilişkilere nasıl yansıdığını görmekteyiz. Biden, Trump’ın Rusya-Ukrayna Savaşını derinleştirerek savaş çemberini genişletecek bir adım atmış oldu. Tam da bu noktada üçüncü dünya savaşı kapıda mı sorusuna cevap aranıyor. Biden’ın kararı sonrası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı açıklama gündeme geldi. Bu açıklamada Vladimir Putin, Ukrayna’ya ait uzun menzilli füzeleri Rusya’ya saldırmak için kullanması halinde NATO’nun Rusya ile doğrudan savaşa gireceği uyarısında bulunmuştu.Biden’ın açıklamasından sonra Putin, ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde, buna nükleer silahla yanıt verilmesine olanak veren doktrini onayladı.Biden’ın onayını takiben Ukrayna Rusya’ya karşı 6 adet uzun menzilli füze kullandı. Bu girişimin ardından Putin,Rusya’nın silahlarının Rus topraklarına karşı kullanılmasına izin veren ülkelerin askeri tesislerine karşı silah kullanma hakkına sahip olduğunu açıkladı.Bu gelişmelere bakıldığında Rusya’nın Biden’ın hamlesine yönelik tehditkâr ama bir o kadar temkinli yaklaştığını görüyoruz. Putin’in nükleer doktrinini aktif hale getirmesi durumunda olası bir üçüncü dünya savaşı kaçınılmaz olacaktır” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE, KARADENİZ’DEKİ DENGE POLİTİKALARINI HASSAS ŞEKİLDE SÜRDÜRÜYOR
Ülkemizin Rusya – Ukrayna savaşında denge politikası yürüttüğünü ve savaşın NATO-Rusya çatışmasına evrilmesi halinde Türkiye için hem ekonomik hem de jeopolitik anlamda önemli sonuçlar olabilir açıklamasını yapan Tuba Çebi şunları söyledi: “Rusya-Ukrayna Savaşı NATO ülkeleri ile Rusya arasındaki gerilimin artması, çatışmanın başka bölgelere sıçrama potansiyelini yükseltiyor. Eğer bu kriz kontrolden çıkarsa ve doğrudan bir NATO-Rusya çatışmasına evrilirse, üçüncü dünya savaşı gibi bir senaryonun daha somut hale gelmesi mümkün olabilir.Bu savaş, Türkiye için hem ekonomik hem de jeopolitik anlamda önemli sonuçlar doğurmaktadır.Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile derin ticari ilişkiler sürdüren bir ülke. Özellikle tahıl ticareti ve enerji alanındaki işbirlikleri, savaş nedeniyle ciddi şekilde etkileniyor. Tahıl koridoru anlaşmasının akıbeti, Türkiye’nin tarım ve gıda güvenliği açısından kritik önem taşıyor. Bunun yanı sıra enerji fiyatlarının artışı, Türkiye’nin enerji ithalatı maliyetlerini yükselterek ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.Eğer savaş daha da tırmanırsa, bölgeden Türkiye’ye yeni bir mülteci akını yaşanabilir. Bu durum hem ekonomik hem de sosyal açıdan ek zorluklar yaratabilir.Gelinen noktada Türkiye, Karadeniz’deki denge politikalarını hassas bir şekilde sürdürmeye çalışıyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi çerçevesinde Karadeniz’deki askeri faaliyetlerin kontrol altında tutulması, Türkiye’nin bölgesel güvenlik stratejisinde merkezi bir rol oynuyor. Ancak savaşın daha da genişlemesi, Karadeniz’i daha da militarize edebilir ve Türkiye’nin manevra alanını daraltabilir.
