Mübarek üç aylar ocak ayında başlayacak. Bu sebeple şimdiden haftanın belli günlerinde oruç tutmanın uygun olup olmadığı araştırılıyor. Peki, ramazan ayı dışında haftada iki kez oruç tutmak dinen uygun mu?
Oruç; huzur ve bereketin kapısıdır. Ramazan ayında yaşanan bu huzuru diğer zamanlarda da yaşamak isteyenler, kaza orucu bulananlar ne zaman hangi aylarda oruç tutulabilir?
Ramazan dışında pazartesi perşembe oruç tutmak sünnet mi?
2023 yılında ramazan ayı 23 Mart Perşembe günü başlayacak. Ramazan ayı öncesinde kazaları bulunanlar ya da ramazan öncesinde haftanın belli günlerini oruçlu geçirmek isteyenler 'Haftanın hangi günleri oruç tutulur?' sorusunun cevabını araştırıyor.
Hz. Aişe (r.a.) şöyle buyurmaktadır: "Allah Rasulü, pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmaya çokça özen gösterirdi." Hadis-i Şerif/Tirmizi
Üsame b. Zeyd (r.a.) şöyle rivayet etmektedir: Ben Peygamber Efendimizin, pazartesi-perşembe günleri oruç tuttuğunu görünce, O'na bunun sebebini sordum. Bana şu cevabı verdiler:
"Ameller, Cenab-ı Hakk'a pazartesi-perşembe günleri arz olunurlar. Ben istedim ki Cenab-ı Allah'a amelim arz olunurken oruçlu olayım."( Tirmizi, Savm, 44; Nesai, Sıyam, 70)
Başka bir rivayette de Rasulullah'a, (asm) pazartesi günü tutulan oruçtan sordular. Peygamber Efendimiz (asm): "Ben o gün dünyaya geldim ve o gün peygamberlik verildi veya bana vahiy indirilmeye başlandı."( Müslim, Sıyam, 197.) buyurmuşlardır.
Hangi günler oruç tutulmaz?
Dinimizde, oruç tutmanın emredildiği veya tavsiye edildiği günler olduğu gibi, oruç tutmanın yasaklandığı veya hoş karşılanmadığı günler de vardır. Yasağın mahiyetine ve ağırlık derecesine göre, bugünlerin bir kısmında oruç tutmak haram veya tahrîmen mekruh, diğer bir kısmında ise tenzîhen mekruhtur.
Oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında bayram günleri gelir. Hz. Peygamber (s.a.s.) iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki, birisi Ramazan bayramının birinci günü, diğeri kurban bayramı günleridir (Buhârî, Savm, 66-67). Ramazan bayramının sadece birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak yasaktır (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 395-396). Bu günlerde oruç tutmanın yasak oluşunun nedeni, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmalarıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir. Bundan dolayı, ona “fıtır/iftar bayramı” denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü bu yönüyle bir aylık Ramazan orucunun iftarı olmaktadır. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah’ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki bunun en azından edep dışı olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.), teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Ebû Dâvûd, Savm, 49).
Hacıların, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri bulunduğu takdirde, Zilhicce’nin 8. “terviye” ve 9. “arefe” günlerinde oruç tutmamaları daha uygun olur. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), arefe günü Arafat’ta olanların oruç tutmalarını yasaklamıştır (Ebû Dâvûd, Savm, 64). Çünkü hac ibadetini yaparken daha zinde ve canlı olmaları, öncesinde nafile oruç tutmuş olmalarından daha hayırlıdır.
Bunların dışındaki bazı günlerde oruç tutmak ise çeşitli sebeplerle mekruh sayılmıştır. Mesela; sadece âşûrâ gününde (Muharrem ayının 10. gününde) oruç tutmak, yahudilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için mekruh görülmüştür (Ebû Dâvûd, Savm, 66).
Şek günü (Şaban ayının sonuna gelip, Şaban’dan mı yoksa Ramazan’dan mı olduğunda şüphe edilen gün) oruç tutmak mekruhtur. Hz. Peygamber (s.a.s.), Ramazan’ı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır (Buhârî, Savm, 11, 14; Müslim, Sıyâm, 21; Ebû Dâvûd, Savm, 11).
İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak mekruhtur. Buna visâl orucu (savm-i visâl) denir. Hz. Âişe’nin belirttiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) visâl orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir.” (Müslim, Sıyâm, 55-58) diye cevap vermiştir.
