• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

PKK gazetecisinden Cenevre'de Türkiye'ye insanlık dışı suçlamalar

Yeniakit Publisher
2019-03-28 17:08:00 -
PKK gazetecisinden Cenevre'de Türkiye'ye insanlık dışı suçlamalar

Cenevre’deki İnsan Hakları ve Demokrasi Zirvesi’nde konuşturulan PKK’lı Nurcan Baysal, Türkiye hakkında akılalmaz suçlamalarda bulundu. Baysal, Diyarbakır’da aylardır cesetlerin sokakta durduğunu, annelerin çocuklarının cesetlerini çürümemesi için buzdolabina koyduğunu söyleyecek kadar rezalet iftiralar attı.

 yeniakit.com.tr  Cenevre’de düzenlenen İnsan Hakları ve Demokrasi Zirvesi’nde bu yıl hayatını PKK propagandası yapmaya ve terör örgütü namına çalışanları rahatlamaya adadığı görülen Nurcan Baysal da konuşturuldu. Baysal konuşmasını, Türk devleti ve Erdoğan hükümetini insan hayatını tarihte görülmemiş derecede ucuzlatmak ve böylece zımnen tarihin en zalim idaresi olmakla suçlamak gibi akıl dışı saçmalık ve hezeyanlarla şişirdi.

Diyarbakır’da aylardır cesetler sokaklarda yatıyormuş, terör örgütü yokmuş parti varmış

Zirvenin açılış konuşmasında Baysal, Güneydoğu’da Türkiye’nin askeri sokağa çıkma yasağı  başlattığını, Türkiye’de bunun, insanların yasak öncesi stokladıkları sınırlı su ve gıda imkânları ile bombalar ve mermiler altında yaşamaları manasına geldiğini, şarapnellerin evlerine çarpmasıyla insanların kendi evleri içinde öldüğünü söyledi.

Devamla Baysal, devletin ailelere ölülerini gömmeye bile izin vermediğini hatta Cizre gibi yerlerde annelerin ölmüş çocuklarının bedenleri çürümesin diye buzdolabına koyduklarını ileri sürdü. Kendi şehri Diyarbakır’da ise cesetlerin aylar boyunca sokaklarda yattığını, korkunç insan hakları ihlalleri ve savaç suçlarına şahid olduklarını, yaşananların Türk medyasında hiçbir yeri de olmadığını belirtti.

Kendisinin bölgesi “Kürdistan’da” yaşananları duyurup farkındalık oluşturmak ve savaşı durdurmak için aktif rol aldığını, buna karşı Türk derin devleti paramiliterleri tarafından tehdit edildiğini de iddia eden Baysal, her gün ama her gün tevkif, tutuklama ve işkence haberleri geldiğini ve bu haberleri kendi sıralarını bekleyerek okuduklarını da salladı. Tüm bunlara rağmen şehirde kalıp bölgede yaşama sebebini ise, tarihi yazmak maksadı ile izaha çalıştı.

Açılış konuşması akabinde zirvede yaptığı konuşmada ise Diyarbakır ve kendisinin hikâyesini anlatmak istediğini söyleyerek söze başlayan Baysal, slayt ile devletin operasyonu öncesi ve sonrasına dair resimler gösterip, Aralık 2015-Mart 2016’da devletin bombalayarak Diyarbakır’ın Sur ilçesini yıktığını anlattı ve açılış konuşmasında ileri sürdüğü iddialarını noktasına kadar aynı kelimelerle tekrar etti.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Hendekler kazıp terör estiren PKK’ya karşı yapılan operasyonları sivil halka yapılmış gibi lanse etmeye kalkan ve resimlerle de manipülasyonunu desteklemeye çalışan Baysal’ın, diğer yandan geride öne sürdüğü iddialarını destekleyecek vesika namına hiçbir şey sunamaması da dikkatlerden kaçmadı.

Terör örgütü gazetecisi olduğunu hemen her şekilde gözler önüne seren Baysal, PKK’yı katiyen bir terör örgütü olarak değil fakat daimi surette konuşması boyunca “Kürdistan İşçi Partisi” şeklinde andı. Terörist cesetlerini masum insan cesedi gibi sunmaya çalışan Baysal’ın, PKK’nın işlediği vahşet, kıyım ve sivil katliamına tek cümle değinmemesi de elbette şaşırtıcı bulunmadı.

Teröristler vurulmasın diye çabalamasını “barışçıl” bir çaba olarak sundu

Afrin operasyonunun başlangıcını da romantize ederek anlatmaya çalışan Baysal, evinde çocuklarıyla otururken bombalama sesi duyduğunu, başta deprem sandığını fakat kendisinde jetonun sonradan düştüğünü belirten ifadeler kullanıp, evlerinin bombalanmaya başladığını hikâye etti.

Kendisinin, evine 20 adet maskeli polis girip silahları ona doğrultarak tevkif edildiğini, sonraki gün ise nedeninin Afrin’deki savaş hakkında attığı twitler olduğunu öğrendiğini söyledi ve twitlerini okumaya başladı. Twitlerinde “Ölüme Zeytin Dalı adı vermek; Türkiye bu”, “Zeytin dalları değil bombalar geliyor...”,  “Solcu, sağcı, milliyetçi, İslamcı hepsi Kürt halkına karşı nefrette birleşiyor”, “Hangi din, hangi inanç savaş ve ölümü destekler?” gibi ifadeler yazdığını ve ölmüş bir çocuk resmi paylaşarak “savaş isteyenler bu resme bakın” dediğini, bu “barışçıl” twitlerden ötürü terör propagandası ve provokasyon yapmaktan tutuklandığını ve 1 yıl kadar bir zaman geçtikten sonra aklanabildiğini anlattı.

Teröristleri ve dolayısıyla terörizmi savunmayı “barışçıl” olmak diye şirin göstermeye çalışan Baysal, fezahat ve türrehat dolu konuşmasında ilerledikçe kantarın topunu iyice kaçırdı.

Türk devletine şiddetli biçimde itham üstüne itham yağdırıp batılılara şikâyet etti

Konuşmasının sonlarında, “Bugün ülkemde insan hakları devletin ayakları altında” diyen Baysal, ipin ucunu iyice kaçırarak Diyarbakır şehrinin harap edildiğini söyleyip Türkiye’yi zımnen tarihin en zalim, en acımasız, en gaddar devleti ilan ederken PKK terör örgütünü en büyük bir mazlum konumuna kadar indirdi:

“Ülkemde tüm bu mezalimlerin olmasına öfkeliyim, tüm bu hunharlıkların dünyanın önünde olmasına öfkeliyim, Birleşmiş Milletler önünde 7.000 yıllık UNESCO korumalı şehrim imha edildiği için öfkeliyim... İnsan hakları hiçbir zaman bu kadar alçaltılmadı, insan hayatı hiçbir zaman bu kadar ucuz olmadı ve insan haysiyeti hiçbir zaman bu kadar çiğnenmedi.”  

Nurcan Baysal’ın Türkiye’yi “hiçbir zaman görülmemiş” şiddette suçlar işlemekle itham etmesi bir yandan kendi içinde oldukça hainane ve kepaze bir laf-ı güzaf olsa da, diğer yandan sözlerindeki rahatsızlık, suçlama ve yakınma tonunun çok ileri gitmiş olması da Türkiye’nin terör örgütüne karşı operasyonlarının hakikaten başarılı ve ağır darbeler indirici olduğunu bir kez daha anlamaya da yardım etti.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23