Petrol zengini olmasına rağmen Irak, nakit fakiri devlet: Bağdat ekonomisi alarm veriyor
Irak, 2003 sonrası dönemin en kırılgan ekonomik eşiklerinden birine yaklaşmış durumda. Petrol zengini olmasına rağmen Bağdat'ta yayımlanan son analizler büyüyen bütçe açığı ve ağırlaşan borç yükü nedeniyle ciddi bir mali stres altında olduğu ortaya koyuyor.
Irak, 2003 sonrası dönemin en kırılgan ekonomik eşiklerinden birine yaklaşmış durumda. Bağdat'ta yayımlanan son analizler, ülkenin hızla artan kamu harcamaları, büyüyen bütçe açığı ve ağırlaşan borç yükü nedeniyle ciddi bir mali stres altında olduğu ortaya koyuyor
Petrol fiyatlarındaki düşüş ve petrol dışı gelirlerin bütçeye sınırlı katkısı, Irak ekonomisinin yapısal zaaflarını bir kez daha gün yüzüne çıkarırken, birçok Iraklı ekonomist mevcut tabloyu “kontrol edilmesi giderek zorlaşan bir mali risk” olarak tanımlıyor.
Petrol zengini olmasına rağmen Irak, nakit fakiri devlet!
Ancak sahadan gelen siyasi açıklamalar tabloya farklı bir ton katıyor. Habertürk’e değerlendirme yapan Iraklı ekonomist Hasan Al Allavi, Irak ekonomisinin “çöküş” içinde olduğu yönündeki yorumları abartılı bulduğunu belirterek, ülkenin bir yıkımdan ziyade ciddi mali ve ekonomik reformlara ihtiyaç duyduğunu savundu. al Allavi’ye göre asıl sorun, gelir eksikliği değil; kaynakların plansız kullanımı, kamu harcamalarındaki kontrolsüz genişleme ve uzun süredir ertelenen yapısal reformlar.
İrak başbakanı Sudani’ye yakın çevrelerden gelen değerlendirmeler ise daha temkinli. Başbakanlık danışmanlarından Muhammed Hüsam el-Hüseyni, Irak’ın artık ekonomik gerçeklerle yüzleşmek zorunda olduğunu vurguluyor. Hüseyni, mali krizin yalnızca bir ekonomi meselesi olmaktan çıktığını, aynı zamanda siyasi dengeleri de doğrudan etkilediğini belirterek, bu dosyanın Şii siyasi blok Koordinasyon Çerçevesi içinde başbakan adaylarının belirlenmesinde belirleyici bir başlık hâline geldiğine dikkat çekiyor. Irak basınında yer alan yorumlarda, “ekonomiyi yönetemeyen bir hükümetin ayakta kalamayacağı” görüşü öne çıkıyor.
Kurumsal uyarıların en dikkat çekici olanı ise Irak Merkez Bankası’ndan geldi. Banka, yayımladığı resmi açıklamada petrol fiyatlarındaki gerilemenin ve iç piyasadan likidite çekilmesinin, Irak’ın döviz rezervleri üzerinde ciddi baskı yarattığını duyurdu. Bağdat merkezli gazeteler bu açıklamayı, “üstü örtülü alarm” olarak yorumladı. Zira döviz rezervlerindeki zayıflama, yalnızca mali istikrarı değil, Irak dinarının değerini ve piyasadaki güveni de doğrudan etkileyebilecek bir risk olarak görülüyor.
Irak’ta yayımlanan ekonomik raporlar, bütçe açığının fiilen yaklaşık 10 trilyon Irak dinarına ulaştığını, mevcut gidişatın sürmesi hâlinde bu rakamın yıl sonuna doğru 15 trilyon dinara yaklaşabileceğini gösteriyor. Bağdat, Necef ve Basra merkezli analizlerde, bu açığın özellikle kamu maaşlarının ödenmesi konusunda ciddi bir tehdit oluşturabileceği vurgulanıyor. Devletin en büyük işveren olduğu Irak’ta, maaş ödemelerinde yaşanabilecek bir aksama, yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve güvenlik boyutları olan bir krize dönüşme potansiyeli taşıyor.
Irak gazetelerinde yer alan yorumlar, krizin temelinde petrol gelirlerine aşırı bağımlılığın yattığını açıkça ortaya koyuyor. Ekonomi yazarlarına göre, petrol fiyatlarındaki her dalgalanma Irak bütçesinde doğrudan bir sarsıntıya yol açıyor ve petrol dışı sektörlerin zayıflığı bu etkiyi daha da ağırlaştırıyor. Reform yapılmadığı sürece, bugün “yönetilebilir” görünen mali sorunların yarın daha sert bir krize dönüşmesi kaçınılmaz olarak değerlendiriliyor.
Irak, petrol zenginliğine rağmen mali açıdan kırılgan bir devlet görüntüsü veriyor. Iraklı analistlere göre asıl soru artık “Irak iflas eder mi?” değil; “Bu kriz bir kez daha ertelenir mi, yoksa ilk kez gerçekten yapısal bir dönüşüm mü başlar?” Bağdat’ta ekonomik göstergeler, karar alma mekanizmalarının zamanla yarıştığını ve geciken her adımın bedelinin daha ağır olacağını açıkça gösteriyor. Habertürktv
Gündem
Petrol tankerine el konuldu! Haydut iş başında