• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Mescid-i Aksa Osmanlı’yı özlüyor

Yeniakit Publisher
2018-10-22 14:00:00 -
Mescid-i Aksa Osmanlı’yı özlüyor

Abdulhamid Han’ın torunlarından Orhan Osmanoğlu Mescidi Aksa’da yaşadığı bir anısını anlatarak, “Mescidi Aksa’da yaşlı birisini gördüm. Ona, Osmanlı torunuyum dediğimde, “Neredesiniz, buraya niye gelmiyorsunuz, niye bizi yalnız bıraktınız. 400 sene biz Osmanlıyı yaşadık, 400 sene Osmanlı bizi korudu. Niye bizi yalnız bıraktınız, burası sizlerin. Biz bunca sene şehit verdik Yahudilerle savaşıyoruz’ dediğini belirtti.

Tarihin gördüğü en acılı sahnelerden birisi de Osmanlı Hanedanının sürgüne gönderilme hadisesidir. Hanedan mensupları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 3 Mart 1924 günü kabul ettiği 431 sayılı kanun uyarınca Türkiye sınırları dışına çıkartıldı. Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın gayretleriyle ülkelerine dönebilme imkanına kavuştular ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde de bir hafta süren etkinlikler çerçevesinde dünyanın dört bir yanındaki Osmanlı Torunları için bir buluşma tertip edildi. Biz de Abdulhamid Han’ın torunlarından Orhan Osmanoğlu ile dünü ve bugünü konuştuk.

-Osmanlı hanedan üyeleri sürgüne nasıl zorlanıyorlar?

Biz 3 Mart 1924’te yasanın çıkmasıyla Osmanlı hanedan aza üyeleri, yani aza üyeleri dediğimiz şehzadeler, sultanlar, hanım sultanlar ve beyzadelerin mecburi olarak ülkeyi terk etmeleri için erkeklere 72 saat, kadınlara 1 hafta süre tanınmış. Şehzade eşleri, hamile olmayanlar kalmak isteyenler kalabiliyor. Bu kararın çıkmasının içeriğine girmek istemiyorum. Çünkü yasanın çıkmasında o gün bazı mebuslar meclise alınmadı. O gün entrika şeklinde bir karar çıktı.

-Sürgün yıllarında hangi acılar yaşandı?

Osmanlı hanedanı yurtdışına sürgün edildiği zaman diğer Avrupa hanedanları gibi İsviçre’de, Almanya’da, Fransa’da birikimleri olan bir hanedan değildi. O büyük hanedanın hiçbir ferdinin yurt dışında bir birikimi yoktu. Aldıkları iki bin İngiliz parası ile yurt dışına çıkmışlardır. Hanedanın çoğu fertleri çok zorluklarla karşılaştılar. Saraydan çıkmışlar ve bir şey bilmiyorlar. Bildikleri şey sanat. Biri resim biliyor, biri müzik biliyor. Hepsi kültürlü. En az 3 dil biliyorlar. Ama hayatlarında hayat tecrübesi paranın ne olduğunu bilmiyorlar. Sultan Abdülhamid’in en ufak oğlu Abid Efendi apartman apartman gezip sabun satıyordu. Abdülkadir Efendinin oğlu, Sultan Hamid’in direk torunu Şehzade Mehmet Orhan Efendi mesela şoförlük yaptı. Teneke fabrikasında çalıştı. Müzisyen olanlar vardı, gece kulübünde müzik çalan şehzadeleri biliyoruz. Otel odalarında temizlik hizmetinde çalışan sultanları biliyoruz. Çamaşırhanede çalışan Ayşe Sultan ve Annesi Müşfike Kadınefendi, yani Sultan Hamid’in eşi. Düşünebiliyor musunuz? Adnan Menderes yanına gidiyor ve onun orada çalıştığını orada öğreniyor. Onun üzerine Türkiye’ye gelip o kanunu çıkartıyor.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

-Dedeniz Abdulhamid Han’ın sizce liderlik sırrı neydi?

Sultan Abdülhamid’in eğitiminden başlıyor. Çünkü saraydaki hepimizin bildiği Enderun eğitimi, bütün şehzadelerin almış olduğu eğitim. Peki diğer şehzadeler aynı eğitimi almış da niye Beşinci Murad bunu gösteremedi. Sadece okuldan öğrenmesi değil, kendini çok iyi eğitti. Bazı tarihçilerimiz der ki Sultan Abdülhamid’e hiç beklenmedik bir anda sultanlık için teklif geliyor. Hayır, o her zaman hazırdı.

-Osmanlı sonrası İslam dünyasının hali hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

İslam coğrafyasına Sultan Abdülhamid çok önem verdi ve tahtta olduğu sürece Ortadoğu ve İslam coğrafyası üzerinde çok durdu. Çünkü biliyor ki Hicaz düşerse Kudüs düşerse bütün ülke ve Ortadoğu parçalanacak. Bununla ilgili hiç taviz vermedi. Belki Balkanlardan taviz vermiştir, belki Mısır’la ilgili bir taviz vermiştir. Ama kutsal toprakların üzerinde çok durdu.

Birinci Cihan Harbi çıkması ile ve Osmanlı’nın o toprakları terk etmesinden sonra İngilizlerin politikası ve oradaki aşiretlerle haşır neşir olması ve oradaki aşiretlerle beraber Osmanlıya karşı bir savaş açmışlardır.  Bugün bakıyoruz ki yaklaşık olarak Ortadoğu 22 ülkeye bölünmüş. Osmanlı zamanında bu yoktu. Osmanlının vilayetiydi. Şam vilayeti baktığınızda Ürdün’e kadar uzanıyordu. Hicaz vilayeti Mekke ve Medine’yi içine alıyordu. Vilayetlerle ve 1-2 tabur askerle idare ediliyordu. Sadece Ortadoğu’da Irak 402 yıl, Suriye 402 yıl, Filistin 402 yıl, Arabistan 399 yıl, Yemen 401 yıl, Umman 400 yıl, Birleşik Arap Emirlikleri 400 yıl, Bahreyn 400 yıl, Kuveyt 381 yıl, Lübnan 402 yıl, Mısır 397 yıl, Libya 394 yıl, Tunus 308 yıl, Cezayir 313 yıl, Sudan 397 yıl diye devam ediyor. Bunlar Osmanlı zamanında ve Sultan Hamid’e denk geliyor. Peki bu zamanların içerisinde isyanlar olmadı mı? Olmuştur ama bastırılmıştır. Huzur içinde yaşamışlardır. Ama bugün baktığınız zaman İngiliz politikasıyla tamamen parçalanmıştır. Biz kutsal emanetleri kaybettik, kutsal topraklarımızı kaybettik.

400 sene Osmanlı bizi korudu

-Osmanlı torunu olmanızla alakalı bir hatıranızı alabilir miyiz?

Mescidi Aksa’da yaşlı birisini gördüm. Her halde dikkatini çektim beni çağırdı. Tekerlikli sandalyedeydi. Selamlaştık. Parmağı ile kalbimi göstererek. ‘Bu guruptan ayıran bir özellik gördüm sende’ dedi.  ‘Kimlerdensin’ dedi. Annem Türk asıllı Suriyeli, Şam’da doğdum dedim. Birden baba tarafına geçmedim. ‘Baban’ dedi. Osmanlı dedim. ‘Nasıl Osmanlı. Subay mıydı, orduda mıydı? Ben de Osmanlıyım’ dedi.

Sen Osmanlısın ama biz biraz daha Osmanlıyız dedim.

Niye, o cesareti nereden alıyorsun’ dedi. ‘Sen benden nasıl daha Osmanlı olabilirsin. Sen benim İngilizleri burada kurşunum bittiğinde çakıl taşlarıyla sapan yapıp onlarla savaştığımı bilmezsin. Ben Allah’tan dua ettim ki şehit düşeyim. Bu Devleti Aliyye için canım feda’ dedi. ‘Söyle bana nasıl sen daha Osmanlı olabiliyorsun’ dedi.  Ama ben senden bir kat daha Osmanlı olabilirim dedim.

Beni yakamdan tutup bir çekti ki ben yüz kiloluk olan adam bir baktım adamla burun buruna geldim. ‘Ben Tayyip’i seviyorum ama ben ondan daha Osmanlıyım. Çünkü ben savaşta Osmanlı’yı koruyan adamdım’ dedi.  O zaman söyleyeyim, ben Sultan Abdülhamid’in torunuyum dedim. Adam bir dakika sustu ve hiçbir şey söylemedi. Fakat kollarını açıp beni öyle bir kucakladı. Nefesimin kesileceğini anladım, bana öyle bir sarıldı ki. “Neredesiniz, buraya niye gelmiyorsunuz, niye bizi yalnız bıraktınız. 400 sene biz Osmanlıyı yaşadık, 400 sene Osmanlı bizi korudu. Niye bizi yalnız bıraktınız, burası sizlerin. Biz bunca sene şehit verdik Yahudilerle savaşıyoruz’ dedi.

Sizi yalnız bırakmadık, bak geldik dedim. “Git Türkiye’ye dön ve çık meydanlara, de ki ey Türkler, Mescidi Aksa’da sizden daha fazla Türk ve sizden daha fazla Osmanlıyı sevenler var. Tarihlerine sahip çıksınlar” dedi.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23