• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Madımak tertibi ve Başbağlar katliamını birlikte düşünmek!

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
Madımak tertibi ve Başbağlar katliamını birlikte düşünmek!

1993 yılı, Türkiye tarihinde derin izler bırakan ve toplumsal hafızayı sarsan olayların yaşandığı bir dönüm noktasıydı. Özellikle Sivas Madımak Otel Tertibi ve Başbağlar Katliamı, sadece o yılın değil, Türkiye’nin birlik-beraberlik, demokrasi ve toplumsal barış yolculuğunun en karanlık sayfalarından ikisini oluşturdu. Adeta ‘Karanlık Eller ‘93 yılında peş peşe operasyonlar yaparak Türkiye’yi karıştırmaya, iç savaş çıkarmaya çalıştı.Türk toplumunun en hassas fay hatlarını kaşıyıp, bir yandan Alevi-Sünni çatışması, diğer yandan Türk-Kürt çatışması çıkarmak için gerekli her şeyi yaptı.

Dr. Selahaddin Semiz

1990-91 yılları arasında bazı sohbetlerde ilim ve fikir adamlarından Türkiye’nin zor yıllara doğru gittiğini adeta 70 katlı bir binanın üst katından halatları kopmuş bir asansör gibi düşmeye başladığını dinlemiştim. Bunu vurgulayanlar ‘aman dikkat edin, sakın ha yere çakılmadan tedbir alalım’ diye gerekli çevreleri uyarmaya çalışmışlardı.

O yıllarda Turgut Özal Cumhurbaşkanı olmuştu, ama ANAP; belediyeleri ve meclis çoğunluğunu kaybetmişti. İktidarda DYP-SHP koalisyonu vardı. Demirel Başbakan, Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı idi. Daha sonra Turgut Özal’ın 17 Nisan’da şüpheli bir şekilde vefatı ile Demirel Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller Başbakan oldu. 1993 yılı Ocak ayından itibaren karanlık eller devreye girdi, önce 24 Ocak’ta Uğur Mumcu suikastı ile laik-dindar kesim arasında fitne ateşi harlandı. Kürt Sorunun çözümü için inisiyatif alan Turgut Özal-Adnan Kahveci ve Eşref Bitlis peş peşe kaza görünümü verilen olaylarla öldürüldü. Temmuz ayında ise yıllarca unutulmayacak Sivas Madımak Otel Tertibi ve Başbağlar katliamları yaşandı. Karanlık eller ve planlar devreye girmiş, Türkiye’yi karıştırmak için bütün hassas noktalara birden basıyordu.

2 Temmuz Sivas Madımak Otel Tertibi

Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas’a gelen 33 kişi ve yazar, dini değerlere hakaret eden konuşmalar yaptılar. Daha sonra kaldıkları Madımak Oteli’nde faili meçhul şahıslarca çıkarılan yangında hayatlarını kaybettiler. Bazı konuşmacıların tahrikleri sonucu kışkırtılan kitleler saatlerce Sivas Hükümet meydanında protesto yaptılar. Önceleri sivil protesto eylemleri olarak başlayan gösterilere güvenlik güçleri saatlerce müdahale etmedi. Daha sonra bilinmeyen ve tanınmayan şahısların olaya karışması ile önce bir otomobilin yakılması sonra da yangının otele sıçraması ile faciaya dönen olaylarda 33 konuşmacı ve yazar,2 otel çalışanı ve 2 gösterici dumandan boğularak hayatını kaybetti.

Program için Sivas’a giden ve Madımak Oteli’nde kalan sanatçı ve organizatörler burada saldırıya uğradılar. Kaldıkları otel yakıldı. Otelden çıkamayan 37 kişi dumandan boğularak öldü.(‘Oteldekiler diri diri yakıldı’ derin odakların seçtikleri bir propaganda söylemiydi.) O tarihte 78 yaşında olan Aziz Nesin, ateşe verilen otel binasından itfaiye merdiveninden aşağıya inerek kurtuldu.

Taraf Gazetesi yazarı Markar Eseyan’ın anlatımına göre; Türk tarihine kara bir leke olarak geçecek olay, 2 Temmuz 1993 günü saat 13:30’da başlıyor. 13:45’de Vali, Tugay Komutanından olaylara müdahale etmesini istiyor. Vali durumu hemen Başbakan ve İçişleri Bakanına da bildiriyor. (O sırada DYP-SHP iktidarı hakimdi. İçişleri bakanı DYP’li Mehmet Gazioğlu idi. Gazioğlu’nun olaydan bir hafta önce bu göreve getirilmesi tertibin bir başka parçasıydı. Çünkü dört ay boyunca İçişleri Bakanlığı yapan Gazioğlu, Bakan olduktan sonra verdiği ilk röportajda, kendisine bakanlık verilmesine şaşırdığını ve İçişleri Bakanlığının durumunu çok iyi bilmediğini ifade etmişti.) Vali’ye ve polise “Anlaşıldı müdahale etmeyin” deniliyor. Otelde bulunanlar da manzaranın vahametini görüyor ve başta Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü olmak üzere bütün tanıdıklarını arıyorlar. Onların verdikleri cevap da manidardı: Merak etmeyin, gereken yapılacak (Eseyan,2011).

‘Madımak Vakası’ tıpkı 6-7 Eylül 1955 olayları* gibi derin devletin Türkiye’yi bir kaos ortamına sokarak yönetilemez hale getirme planının şahane bir parçasıydı. Ne var ki provokasyonlar üzerinden politika yapan bazı mahfiller bunu ısrarla görmemekte, vakanın her yıl dönümünde derin devletin ekmeğine yağ sürmeye, onların tezgâhı üzerinden yara kaşımaya devam etmişlerdi. Nitekim Emekli Koramiral Kıyat, bu politikaların bir parçası olarak, “1993-97 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerin devlet politikası olduğunu Habertürk TV’de alenen söylemişti” (Kıyat,2010).

Ayrıca 2013 yılında olayın faillerinden bir subay tarafından tertip itiraf edildi. İngiltere’de, İsrail ve ABD’de eğitim görmüş Özel Harp Dairesi üyesi üsteğmen H.Ç, Madımak olaylarını anlatıyor: Sivas’ta bir otel yangınına sebep olduk. Biz o zaman Erzincan’da idik. Biz yapmamız gerekeni yaptık. Halkı ateşledik halk olaya girdi ve timler bir anda geriye çekilmeye başladı. Ve geldiğimiz yoldan aynı şekilde geri dönüşümüz yapıldı (Türkiye,2013).

5 Temmuz 1993 Başbağlar Katliamı

Madımak Otel Tertibinden sadece 3 gün sonra, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü PKK’lı teröristler tarafından basıldı. Köyün erkeklerini camiden çıkarıp bir saatten uzun bir süre PKK propagandası yapan bir grup daha sonra onları meydanda kurşuna dizdi, evler ve muhtarlık, okul ve cami gibi kamu binaları yakıldı. Toplamda 33 sivil hayatını kaybetti, 191 ev ateşe verildi. Aralarında kadınların da olduğu 5 kişi de sığındıkları evlerin ateşe verilmesiyle yakılarak öldürülmüştü. Köydeki evlerin büyük bölümü, köy okulu, köy camisi de ateşe verilmişti. Saldırı sırasında, köyün telefon ve elektrik hatları kesilmişti. Olay, komşu köydekilerin haber vermesiyle ortaya çıkmıştı.

Madımak Otel Tertibinin hemen ardından 5 Temmuz günü misilleme olarak Başbağlar köyünün seçilmesi manidardı. Başbağlar köylüleri civarındaki Dersim köylüleriyle yoğun ilişki içinde, Alevi dostu Sünni bir köydü. 33 köylünün hayatını kaybettiği Başbağlar katliamının üzerinden de 30 yıl geçmesine rağmen, bu katliam bir türlü aydınlatılamadı.

Başbağlar katliamı hâlâ ‘faili meçhul” olarak kabul ediliyor. Köy halkı ve dernekler, 2025 yılında hâlâ adalet talebinde bulunuyor; olayın aydınlatılması için araştırma komisyonu kurulması isteniyor.

Bu İki Olayın Ortak Noktaları

Her ikisi de sivil halka yönelik, ideolojik temelli, toplumun farklı hassas kesimlerini hedef alan saldırılardı. Devletin olaylara müdahale biçimi, adalet sisteminin yetersizliği ve faillerin cezalandırılmaması kamuoyunda büyük güvensizlik oluşturdu.

Bu olaylar, Türkiye’de mezhep çatışması, etnik gerilim ve devletin tarafsızlığı gibi konuların yeniden sorgulanmasına neden oldu.

Bu iki olay, Türkiye’nin toplumsal yapısında kırılma noktaları oluşturmuş, adalet, eşit yurttaşlık ve devletin tarafsızlığı gibi kavramların yeniden tartışılmasına yol açmıştır.

Madımak Otel Tertibi ve Başbağlar katliamı, Türkiye’de hâlâ siyasi, toplumsal ve hukuki tartışmaların merkezinde yer alıyor. Aradan 30 yılı aşkın süre geçmesine rağmen bu olaylar, hem geçmişle yüzleşme hem de adalet arayışı açısından güncelliğini koruyor.

Her iki olay da Türkiye’de mezhep ve kimlik temelli gerilimlerin sembolü haline geldi. Sivas, Alevi toplumu için bir travma olarak kalırken; Başbağlar, muhafazakâr kesim için benzer bir acı taşıyor. Bu katliamlar, toplumsal kutuplaşma, devlete güven ve birlikte yaşama kültürü gibi konularda hâlâ etkili birer kırılma noktası oldu…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23