"Mecliste bulunanlardan bir ihtiyar Kerbela’ya katılanlardan ve Hüseyin’in öldürülmesine yardım edenlerden olduğu halde o güne kadar hiçbir belaya uğramadığını söyledi... İhtiyar, koşarak kendisini kenarında bulunduğumuz Fırat’a attı ve yana yana boğularak öldü."
Yüreğimizi yakan hâdiselerle ilgili bir sürü menkıbe anlatıldı, yazıldı.
Kerbela’ya katılanlardan her birinin belasını bulduğuna dair muteber kitaplarımızdaki nakillerden bir tanesini hatırlatmak istiyorum.
“Bir gece oturmuş, Kerbela faciasından bahsediyorduk. Mecliste bulunanlardan biri, bu vakaya katılanlardan belasını bulmadık hiç kimse kalmadığını ileriye sürdü. Yine mecliste bulunanlardan bir ihtiyar kendisini öne attı ve Kerbela’ya katılanlardan ve Hüseyin’in öldürülmesine yardım edenlerden olduğu halde o güne kadar hiçbir belaya uğramadığını söyledi. O an odada yanan kandillerden biri sönecek hale geldi. İhtiyar kandili alıp fitili düzeltmek isterken sıçrayan bir kıvılcımla sakalı tutuştu. Meclistekiler ihtiyarın ateşini söndürmeye davrandılarsa da başaramadılar. Sakalını bastırdığı entarisi ve bütün vücudu alevler içinde kaldı. İhtiyar, koşarak kendisini kenarında bulunduğumuz Fırat’a attı ve yana yana boğularak öldü.”