Tepkiler nedeniyle uygulanmayan “240 İmam Yasası”na ve buna ek olarak hazırlanan kanuni düzenlemenin kısa bir süre önce Yunan Parlamentosu’nda kabul edilmesine Türk azınlığın tepkisi giderek büyüyor. İskeçe Seçilmiş Müftüsü Mete, “Zorla uygulanmak istenil
GÜMÜLCİNE
Yunanistan’da, 2007’de kabul edilen ancak Türk azınlığın tepkisi nedeniyle uygulanmayan “240 İmam Yasası”na ve buna ek olarak hazırlanan kanuni düzenlemenin kısa bir süre önce parlamentoda kabul edilmesine Türk azınlıktan tepkiler sürüyor.
Türk azınlığın seçimle işbaşına gelmiş dini ve siyasi liderleri yaptıkları açıklamalarda, azınlığın görüşleri alınmadan tek taraflı olarak hazırlanan yasanın, var olan sorunları çözmek yerine yeni sorunlar ekleyeceğini belirterek, uygulanmasının mümkün olmadığını ifade ediyorlar. Batı Trakya camilerinde görevli din adamları, bu yasayı daha önce de kabul etmediklerini, bundan sonra da kabul etmeyeceklerini bildirdiler.
Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği Başkanı Mustafa Karahüseyin, AA’ya yaptığı açıklamada, “İmam Yasası”nın, “samimi düşüncelerle çıkartılmamış, şüpheli ve her tarafa çekilebilecek bir yasa” olduğunu belirterek, “Bu yasayı kabul etmemiz mümkün değil” dedi. Batı Trakya’da, camilerle ilgili Lozan Antlaşması’ndan kaynaklanan azınlık haklarına dayalı belli bir sistem bulunduğunu, bu konuda camilerde bir boşluk, bir ihtiyaç olmadığını belirten Karahüseyin, Türk azınlığın yıllardan beri bu topraklarda dini ve kültürel değerlerine kendi imkanlarıyla sahip çıkmış bir toplum olduğunu, bundan sonra da bunu yapabileceğini söyledi. Karahüseyin, yasanın uygulanması durumunda bunu yapacak olanların kendileri olduğunu ancak böyle bir şeyi kabul etmediklerini söyleyerek, şunları belirtti:
“Nihai olarak net bir şekilde söylemek istiyorum; biz din görevlileri olarak, azınlık olarak, mütevelli heyetleri olarak, bu yasayı istemiyoruz ve uygulanmayacaktır. Hiç kimse böyle bir beklenti içerisinde olmasın.”
İSKEÇE MÜFTÜSÜ METE:
YASAYI KABUL ETMİYORUZ
İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete ise Türk Azınlık tarafından ilk baştan itibaren kabul edilmeyen İmam Yasası’nın zorla uygulanmak istenilmesi durumunda Azınlık toplumunun buna sert tepki göstereceğini söyledi.
Mete, “Aldığımız istihbaratlara göre, devlet bunu belki güç kullanarak uygulamaya çalışacaktır. Ancak bu çok yanlış bir olay olacaktır. Burası bir Avrupa ülkesi, Yunanistan ise ve burada Batı Trakya Müslüman Türkü bir mücadele veriyorsa, devletin bu konuda sertleşmesi halinde, halkımızın sert tepki vereceğine ben inanıyorum” dedi. Batı Trakya’daki Türk Azınlığın Lozan Antlaşması’ndan kaynaklanan belirli bir özerkliği bulunduğunu ifade eden Mete, “Burada insanların diniyle, imanıyla oynanarak bir yasa çıkarılmıştır. Azınlığımız bunu kabul etmeyecektir, zaten kabul edilecek bir yanı da yoktur” diye konuştu.
İskeçe Radikal Sol Koalisyon SYRİZA milletvekili Hüseyin Zeybek ise, Hıristiyanların olduğu gibi, Müslümanların da kendi din adamlarını kendi kriterleriyle seçme hakkı olması gerektiğini ifade ederek, “İmam Yasası’nın azınlığın itirazlarına rağmen uygulanmak istenmesi durumunda bölgede hoş olmayan şeylerin yaşanacağını” söyledi.
Batı Trakya’da camilerin azınlığın isteği doğrultusunda düzenli bir şekilde faaliyet gösterdiğini, buna saygı gösterilmesi gerektiğini belirten Zeybek, “Zaten şu anda görevde olan imamlar bu işi gayet güzel yürütüyorlar. Seçilmiş müftümüzün etkisiyle İskeçe’de Müslümanlar kendi istediği imamlarla dini vecibelerini yerine getirmektedirler. İnanıyorum bu böyle kalacaktır. Tabii, eğer bunu zorla geçirmeye çalışırlarsa, hoş olaylar olmayacaktır. Azınlık buna tepkisini gösterecektir. Başta biz milletvekilleri olmak üzere bütün halkımız buna direneceğiz” dedi.
Zeybek ayrıca, “İmam Yasası”nın yeniden gündeme getirilmesindeki zamanlamanın ilginç olduğuna dikkati çekerek, “Ülkede çok ciddi ekonomik bir krizin yaşandığı, işsizliğin rekor düzeylere ulaştığı bir dönemde tasarruf amacıyla devlet memurlarının sayısı azaltılmaya çalışılırken, 240 kişiyi devlet memuru yapmaya çalışmak düşündürücü ve üzücüdür. Ben, hükümeti bu konuda sağduyuya davet ediyorum ve bu yasayı bir an önce geri çekmesini istiyorum. Çünkü uygulamaya kalkarlarsa hoş olaylar olmayacak” diye konuştu. Rodop PASOK milletvekili Ahmet Hacıosman da “İmam Yasası”nın, azınlığın itirazlarına rağmen yeniden gündeme getirilmesinin “camilere yapılmak istenilen bir müdahale” olduğunu belirterek, “bunun azınlığa hiçbir faydası olmayacağını, aksine bölgede gerginliklere” neden olacağını söyledi.
Azınlığın kabul etmeyeceği bir yasayı meclise getirmemeleri için hükümeti uyardığını ancak kabul ettiremediğini anlatan Hacıosman, “Benim tüm uyarılarıma rağmen maalesef bazı partiler birleşerek bu yasayı genel kuruldan geçirdiler. Şimdi, gördüğünüz gibi azınlıkta bu konuda büyük bir tepki oluştu. Azınlığın tüm kurum ve kuruluşları bu yasaya karşı tepkilerini ortaya koydular. 2007 yılında meclisten geçirilen imam yasası o günden bugüne kadar nasıl kabul edilmediyse, bu yasanın bundan sonra da kabul edilmesi mümkün değil” diye konuştu.
Rodop Demokratik Sol (DİMAR) milletvekili adayı Avukat İlhan Ahmet ise, DİMAR’ın başından beri “İmam Yasası”na karşı olduğunu belirterek, Türk azınlığın, özellikle din görevlilerinin birlik ve beraberliğini zedelemeye yönelik bu yasanın pratikte uygulanmasının mümkün olmadığını söyledi.
gümülcine müftüsü şerif: İmam Yasası’nın hedefi
camilerdeki Kur’an
kurslarını ele geçirmek
Gümülcine seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ise “240 İmam Yasası” ile ilgili yaptığı değerlendirmede, 6 yıl sessiz kaldıktan sonra yeniden gündeme getirilen bu yasa ile aslında Batı Trakya’daki Kuran kurslarının devlet tarafından kontrol altına alınmak istendiğini söyledi. Batı Trakya’da, seçilmiş müftülüklerin desteğiyle Rodop, Evros ve İskeçe illerinde toplam 135 kuran kursunun faaliyet gösterdiğini belirten Şerif, “Tahminim o dur ki, yönetim bundan endişe duyuyor ve boşuna telaşa kapılıyor. Söz konusu olan, camilerin ve dolayısıyla camilerde yapılan Kur’an kurslarının ele geçirilmesidir” dedi.
Müftü Şerif, Batı Trakya’da son zamanda Kur’an kurslarına olan rağbetin arttığını, bunun nedeninin de azınlık eğitimindeki boşluktan dolayı Yunan okullarına giden çocukların dini açıdan eğitimsiz kalma endişesinden kaynaklandığını belirtti ve şunları kaydetti:
“Yunanistan Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre, şu anda, Yunan devlet okullarında 10 bin 600 azınlık çocuk bulunuyor. Azınlık çocukları bu okullarda din eğitimi görmüyor. Bu nedenle bu okullarda okuyan çocuklar dinini öğrensin diye Kur’an kurslarına yöneliyor. Şimdi de devlet geliyor ve Kur’an kursunu da biz yapacağız diyor. Ancak bu yanlış bir tutum, yanlış bir adımdır ve azınlığa bir baskıdır. Azınlık topyekün buna hayır diyor.”
Hükümetin bu konuda ısrar etmesi durumunda Türk azınlığın buna itiraz edeceğini ifade eden Şerif, “Böyle bir şeye teşebbüs ederlerse, azınlık insanı bunu kabul etmeyecektir ve camilerini vermeyecektir. Zorla gireceğiz derlerse, çocuklarını oralara göndermeyecektir. Ve başka imkanlar arayacaklardır. Bu bir ihtiyaçtır. Bu kurslar belki de evlerde yapılmaya başlanacak ve gizli olacak” dedi.
Müftü Şerif, Batı Trakya’da Kur’an kurslarının açılmasının temelinde azınlık okullarının boşaltılmış olmasının bulunduğunu belirtti ve şöyle devam etti:
“Yetkililere şunu söylemek istiyorum. Çocuklarımızın Yunan devlet okullarına yönelmelerini azınlık okullarından vazgeçtiler şeklinde değerlendiriyorlarsa bu da yanlış. Çünkü insanlar çocukları için eğitim arayışı içerisindedirler. Devletin, azınlık insanına mutlu bir azınlık olmanız için size ne yapmamız lazım diye sorması lazım. Azınlığı dinlemesi lazım ve ondan sonra azınlığın arzusu yönünde karar vermesi lazım. Tarihe bakıldığında bu insanlar devlete hiçbir zaman karşı gelmemiştir, bugün bu insanlar tepkilerini ortaya koyuyorsa, yanlışa tepki koyuyorlardır. Buna rağmen ısrar ediliyorsa, bundan sonra olacak gelişmelerden bu konuyu buraya getirenler sorumludur.”
