2001 kriz yılında dönemin hükümetine ait bakanların, “Verdiğiniz tarım desteği üretimi ve verimliliği artırmak için kullanılmayacak” talimatını verdiklerini belirten Bakan Eker, “Bunların belgeleri bende. Hem de bu belgelerin altında o bakanların imzaları var” dedi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, “2001 yılındaki krizde Türkiye’ye demişler ki; ‘Siz tarıma verdiğiniz desteğin üretim ve verimlilikle ilgisini keseceksiniz. Yani verdiğiniz destek üretimi artırmak için, verimliliği artırmak için kullanılmayacak. Bunların belgeleri bende. Meclis’te de gösterdim” dedi.
Bakan Eker, Isparta’daki bir otelde düzenlenen Isparta Gıda Tarım ve Hayvancılık Sektörü Ortak Akıl Toplantısı’nda, hükümete geldiklerinde hükümetin ve devletin benimsediği bir politika bulunduğunun altını çizdi.
MECLİS’E GÖSTERDİM
AK Parti’den hükümet zamanında tarımla ilgili desteklerle tarım üretimi arasındaki bağın koparılması konusunda talimatları bir belge niteliğinde elinde tuttuğunu belirten Bakan Mehdi Eker, “O gün Türkiye bir krizden geçmiş. 2001 yılındaki krizde Türkiye’ye demişler ki; ‘Siz tarıma verdiğiniz desteğin üretim ve verimlilikle ilgisini keseceksiniz. Yani verdiğiniz destek üretimi artırmak için, verimliliği artırmak için kullanılmayacak. Bunların belgeleri bende. Meclis’te de gösterdim. O zaman hangi bakanların altında imzası var belli. O günkü ekonomiden sorumlu bakan, o günkü Tarım Bakanı, o günkü Sanayi Ticaret Bakanı... Biri de şu anda hâlâ Meclis’te bir muhalefet partisinden milletvekili” dedi.
“Dünya Bankası Başkanı’na gönderdikleri taahhüt mektubunu Meclis’te de gösterdim” diyen Eker, “Diyorlar ki ‘biz bütün destekleri kaldıracağız, çiftçilere ödenen zirai kredilerin faizlerini ticari faiz hadlerine çıkaracağız. Yani sübvansiyonu tamamen kaldırıyoruz. Bütün desteklemeleri kaldıracağız, sadece doğrudan gelir desteği vereceğiz” diye konuştu.
AL 10 LİRAYI NE YAPARSAN YAP
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, söz konusu doğrudan gelir desteğini açıklarken de, “Doğrudan gelir desteği dedikleri şuydu; Tapuda kaydı bulunan dekar başına 10 lira, o zamanın 10 milyon lirasıyla başladılar. 10 lira dekar başına para veriyor, ‘Git ne yapıyorsan yap’ diyor. ‘Verimli üret, üretme, kaliteli üret, kalitesiz üret, benim işim değil’ diyor devlet. Türkiye’ye kredi veren Dünya Bankası ve diğer uluslararası ekonomi kuruluşlarının istediği tam da bu. Onlar da diyorlar ki ‘Üretimle verimlilikle ilişkisi olmasın. Olursa verimlilik artışı olur, dünyanın başka üreticilerine rakip çıkar.’ İşte biz bunları külliyen değiştirdik” ifadelerini kullandı.