Her yudumda gizli tehlike! Şekerli içecekler bedeninizi nasıl zehirliyor?
Fruktozun masum bir tatlandırıcı olmadığını belirten uzmanlar, şekerli ve gazlı içeceklerin obezite, diyabet ve karaciğer yağlanmasının başlıca sebeplerinden biri olduğunu belirtiyor.
Günlük hayatın vazgeçilmez içecekleri arasında yer alan gazlı ve şekerli içecekler, aslında ciddi bir sağlık tehdidi barındırıyor. VM Medical Park Florya Hastanesi'nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mert Bektaş, şekerli ve gazlı içeceklerde yoğun kullanılan fruktozun, bireyin sağlığına etkileri konusunda açıklamalarda bulundu.
Fruktozun doğal olarak meyve ve balda bulunduğunu, ancak işlenmiş gıdalarda yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS) formunda çok daha yoğun şekilde karşımıza çıktığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, “Gazlı içecekler, meyve aromalı içecekler, enerji içecekleri, bisküvi, gofret, hazır kek, soslar ve kahvaltılık gevrekler fruktoz açısından en yoğun besinlerdir. Özellikle şekerli içeceklerde kullanılmasının nedeni hem daha ucuz olması hem de yoğun tat vermesidir” diye konuştu.
Hastalıklara yol açıyor
Fruktozun doğal meyvelerde lifle birlikte tüketildiğinde sorun yaratmadığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, aşırı tüketiminin ise ciddi riskler taşıdığına dikkat çekti:
"Obezite: Tokluk hissi yaratmaz, kalori alımını artırır.
Karaciğer yağlanması: Fruktoz neredeyse tamamen karaciğerde metabolize olur. Aşırı tüketimi karaciğerin yağ üretimini artırır ve alkol dışı yağlanmaya yol açar.
İnsülin direnci ve diyabet: Düzenli olarak şekerli içecek tüketimi Tip 2 diyabet riskini yüzde 20-25 artırır.
Kalp hastalıkları riski: Trigliserit seviyelerinde artışa neden olarak damar sağlığını olumsuz etkiler.
Diş sağlığı: Hem çürükleri artırır hem de asidik yapısıyla mineyi aşındırır."
Sağlıklı alternatifler tercih edilmeli
Şekerli içeceklerin yerine su, soda, ayran, kefir, şalgam, şekersiz bitki çayları ve kompostonun tercih edilebileceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, “Bu içecekler hem daha besleyicidir hem de vücuda zarar vermez” dedi.
‘Türkiye’de obezite alarmı’
Türkiye’nin Avrupa’da obezite oranı en yüksek ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, “15 yaş üstü bireylerin yüzde 20,4’ü, çocukların ise yüzde 10’u obez kategorisine girmektedir. Bir diğer ifadeyle her 5 yetişkinden biri, her 10 çocuktan 1’i obezite sorunu yaşamaktadır. En büyük tehlike, çocukluk ve ergenlik döneminde fruktoz tüketim alışkanlığının gelişmesidir. Bu yüzden hem ailelerin hem de okulların önlem alması, ayrıca kamu politikaları ile toplumsal farkındalığın artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Fruktoz tüketiminin azaltılmasının kısa vadede iştah kontrolünü kolaylaştırarak gereksiz kalori alımını önlediğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, “Ayrıca karaciğer yağlanmasının yavaşlamasına, kan şekeri dalgalanmalarının azalmasına ve enerjinin daha dengeli kullanılmasına katkı sağlar. Uzun vadede ise obezite, Tip 2 diyabet, insülin direnci ve kalp-damar hastalıklarının gelişme riskini belirgin ölçüde düşürür” açıklamasında bulundu.
Hangi önlemler alınmalı?
Ailelerin ve bireylerin günlük yaşamda alabileceği önlemlere de değinen Dr. Öğr. Üyesi Bektaş, “Evde şekerli içecek bulundurmamak, çocuklara erken yaşta su içme alışkanlığı kazandırmak, dışarıda hazır içecek yerine ayran, maden suyu veya şekersiz bitki çaylarını tercih etmek en etkili yöntemlerdendir. Ayrıca etiket okuma alışkanlığını geliştirmek, market alışverişinde bilinçli seçimler yapmak ve tatlı isteğini meyve gibi doğal alternatiflerle gidermek de şekerli içecek tüketimini azaltmada oldukça faydalıdır” dedi.