HAMAS'tan Net Mesaj: Ateşkes İhlallerinden ABD Sorumlu! Direnişin Gücü İspat Edilecek
HAMAS'ın yetkili liderlerinden Usame Hamdan, hareketin 7 Ekim kararına karşı iç anlaşmazlık iddialarını sert bir dille reddederek, önümüzdeki dönemin örgütün gücünü ve sağlamlığını ortaya çıkaracağını söyledi. Hamdan ayrıca, mevcut ateşkes anlaşmasının Siyonist işgal güçlerince günlük olarak ihlal edildiğini ve ABD'nin garantör olarak sorumluluk alması gerektiğini vurguladı.
HAMAS yetkilisi Usame Hamdan, yaptığı basın açıklamasında, hareketin dirençliliğini ve Filistin halkını savunmadaki rolünü sürdürme kapasitesini vurguladı. Hamdan, 7 Ekim kararına ilişkin yayılan iç anlaşmazlık iddialarının, "işgalci rejimin anlatısına hizmet eden tamamen bir iftira" olduğunu belirtti.
Hamdan, "HAMAS hareketi içinde, ne gizli ne de açık olarak, 7 Ekim kararına karşı çıkan tek bir lider yoktur," diyerek, önümüzdeki dönemin örgütün yapısal sağlamlığını ve gücünü ispatlayacağını ifade etti.
Direniş Filistin Halkının Köklü Kararı
Direniş kararının sadece HAMAS'a özgü olmadığını, yaklaşık bir asırdır var olan ve devam edecek olan köklü bir "Filistin halk kararı" olduğunu açıklayan Hamdan, işgal rejimi suçlarını direnişle ilişkilendirme girişimlerinin, teslimiyet kültürünü pekiştirmeyi amaçlayan bir propaganda olduğunu savundu.
İşgal rejiminin Gazze, Batı Şeria veya Kudüs'teki tüm Filistinlilere düşman olarak davrandığını belirten Hamdan, uzlaşma anlaşmalarının da Filistinlileri malından mülkünden ettiğini ve Yahudileştirme politikalarını içerdiğini ekledi.
Ateşkes İhlalleri ve ABD Sorumluluğu
Ateşkes anlaşmasına değinen Hamdan, Siyonist işgal kuvvetlerinin anlaşmayı günlük olarak ihlal etmeye devam ettiğini ve bunun yürürlüğe girmesinden bu yana çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 400'den fazla Filistinlinin şehit olmasına yol açtığını söyledi. Ayrıca tıbbi ve insani yardımların engellendiğini de kaydetti.
Hamdan, hareketin bu ihlallere yanıt verme hakkını saklı tuttuğunu vurgularken, anlaşmanın başarısız olmasının gelecekteki uluslararası garantilerin küresel düzeyde değerini düşüreceği uyarısında bulundu.
İkinci aşama müzakerelerini başlatmak için Katar, Mısır ve Türkiye'deki arabulucularla sürekli temas halinde olduklarını belirten Hamdan, garantör olarak ABD'nin sorumluluklarını üstlenmesini talep etti.
Uluslararası Güç Tartışması ve Kassam Komutanı Suikastı
Gazze'ye uluslararası bir gücün konuşlandırılması tartışmalarına ilişkin olarak Hamdan, Filistinli grupların ancak saldırıların yeniden başlamasını önleme görevi olan, bölgenin sınırlarında konuşlanacak, iç yetkisi veya nüfusla teması olmayan ve direnişin silahlarına dokunmayan bir güce onay verebileceğini açıkladı. Direnişin silahlarını zorla almaya çalışacak herhangi bir güce "işgal kuvveti" muamelesi yapılacağını kaydetti.
Kassam Tugayları komutanı Raad Saad'ın suikastına da değinen Hamdan, şehadetin bir zayıflık değil, aynı okulda yetişmiş nesiller tarafından yönetilen bir yolculuğun devamını yansıttığını dile getirdi.
Ulusal Birlik ve Uluslararası Topluma Çağrı
Hamdan, Filistinliler arasında bölünmeyi sona erdirmek ve ulusal birliği sağlamak için geniş bir iradenin var olduğunu vurguladı ve işgalci rejimin bu birliğe karşı çıkan tek taraf olduğunu belirtti. El-Fetih de dahil olmak üzere tüm güçlere el uzatmaya devam ettiklerini ifade etti.
Son olarak, dünyadaki Yahudileri, işgalci rejimin onları temsil etmediğini açıkça belirten bir tutum ilan etmeye çağıran Hamdan, Başbakan Netanyahu'nun "Nazi terör projesi" yönettiğini iddia etti ve uluslararası toplumu Gazze'deki soykırım suçları karşısındaki sessizliğinden sorumlu tuttu.
