• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

'Geleceği kuşanmak hedeflerimize, ilme ve çalışmamıza bağlı'

Yeniakit Publisher
2021-08-12 21:39:00 -
'Geleceği kuşanmak hedeflerimize, ilme ve çalışmamıza bağlı'

Gazetemizin yazarı Ali Erkan Kavaklı 'Geleceği kuşanmak hedeflerimize, ilme ve çalışmamıza bağlı' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazarımız Ali Erkan Kavaklı'nın işte o yazısı;

İnsan donanımlı bir varlık. Herkes yetenekli olarak dünyaya gelir. Kimi insanlar yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek için çaba sarf ederler, kimileri ise “Bende yetenek yok.” deyip şikâyet ederler. Şikâyet en önemli başarısızlık sebebidir. Her çocuk deha yeteneği ile dünyaya gelir: Bir beyin, bir yürek, iki el, iki ayak, iki göz, iki kulak herkeste var. Başarılı işlere imza atanlar yeteneklerini geliştirip verimli bir şekilde kullananlardır. Başarısızlar ise Allah’ın verdiği yetenekleri verimli kullanmayanlardır. İnsan rüzgârdan şikâyet etmek yerine yelkenini rüzgâra göre ayarlamayı bilmelidir. Yetenek ve başarı tembelliği sevmez. Başarı gayrete âşıktır. Zorluklar, meşakkatler, büyük engeller, hileler, tuzaklar başarıya giden yoldaki engellerdir. Engeller işimize yarar. Yan gelip yattığı yerde yeteneğini geliştiren yoktur.

Beyin bilgiyi sever, ilim zekâyı geliştirir

İnsanın en önemli organı beynidir. Aklımızı iyi kullanmak ve iyi yolda kullanmak zorundayız. İnsan beyninin yedeği yoktur ve vazgeçilemez. Beynimiz ilim öğrenmek üzere programlanmış. Beyni geliştiren en temel etkinlik öğrenmedir, beyin öğrenerek gelişir. Bilgi beyin vitaminidir ve beyni besler, öğrendikçe zekâ gelişir. Bu sebeple Yüce Mevla, kitap göndermiş. Kur’an, beyin geliştiren en önemli bilgi hazinesidir. Kitabı gönderen Rabbimiz, ilk emri şöyle vermiş: “Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!” Toplumu yöneten, insanlara öncülük eden, yol gösteren insanlar eğitimli ve bilge kişilerdir. Cahiller toplumu yönetemez, keşif ve icat yapamazlar.

İlim insanı bilgili ve bilge yapar

İnsanı bilgili ve bilge yapan öğrendiği ilimlerdir, bilgelik bilgiyi yerinde ve faydalı kullanma sanatıdır. Bilgi yoksa bilgelik de olmaz. Kur’an, insana bilgelik ve üstünlük kazandıran unsurları anlatır. Bakara Suresi’nde ilk insanın serüveni anlatılır. Yüce Mevla, insanı yaratmadan önce melekleri çağırır ve onlara ‘yeryüzünde üstün varlık, yani halife’ yaratacağını bildirir. Melekler şu soruyu sorarlar: “Biz seni kusurlardan uzak biliyor tespih ediyoruz. Yeryüzünde kan dökecek ve fesat çıkaracak birini mi yaratacaksın?” Yüce Mevla, ben sizin bilmediğinizi bilirim, buyurur ve insanı yaratır, sonra ona ilimleri öğretir. Melekleri toplar: “İddianızda ısrarcıysanız bana ilimleri anlatın!” buyurur. Melekler tam kendilerine yakışan cevabı verirler: “Allah’ım biz seni tespih ve tenzih ediyoruz, bize verdiğinden başka ilmimiz yok, her şeyi bilen ve hikmet sahibi sensin.” Yüce Mevla, Âdem’den ilimleri anlatmasını ister, o da kendisine öğretilen ilimleri anlatır. Meleklerin bilmediği ilimleri Âdem anlatınca onlardan üstün olduğu ortaya çıkar ve Yüce Mevla, meleklere Âdem’e secde etmelerini emreder, onlar da secde ederler. Şeytan secde etmeyerek Allah’ın emrine karşı gelir ve cennetten kovulur. Allah’ın emirlerine itaat şart. İlim insanı yükseltir. İlim, çalışarak elde edilir. Kur’an, insan için yalnız çalıştığının karşılığı vardır, buyurur.

Bugün ilim Çin'de

İslam ilim dinidir, kitap bilgi hazinesidir, İslam’ın ilk kaynağı kitaptır. Peygamberimiz (sav) ben sadece öğretmen olarak gönderildim, buyurur. Hz. Muhammed (sav) cahil, kitap ve okul kültürü olmayan topluma kitap ile gelip öğretmenlik yaptı. Devlet geleneği olmayan bir toplumu 23 sene gibi kısa bir sürede kitap ile eğitti. Deve çobanları devlet kurdular ve 7. yüzyıldaki dünyanın süper gücü olan Bizans ve Pers devletlerini yendiler, dünyada benzeri olmayan büyük devletler ve medeniyetler kurdular. İslam medeniyeti kesintisiz bin yıldan fazla sürdü. PISA sınavlarında Çin, Singapur, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler özellikle fen ve matematikte en yüksek puanları alıyorlar. Bilgiyi hayata geçirdiğinizde teknolojik ürünler elde edersiniz, teknolojik ürünler satılınca ekonomik zenginlik ortaya çıkar. Bilim ve teknoloji Çin’i süper güç hâline getirdi. Almanya, Japonya, Amerika gibi ülkeler bilime, araştırmaya, çalışmaya önem veriyorlar. Yaklaşık 300 senedir Batı, ilim ve teknolojide İslam ülkelerini geçti. Hâlbuki 7. yüzyılda kurulan İslam devletleri bin yıl bütün dünyanın en gelişmiş ülkeleriydiler.

Yeteneksiz insan yoktur ben de başarabilirim diyerek işe başlamalı

Başarıya Götüren Yol kitabım yeni çıkmıştı. Çapa Fen Lisesi’nde çalışan edebiyat öğretmeni arkadaşım Ahmet Balta’yı ziyaret ettim, kendisine yeni çıkan kitabımı imzalayıp takdim ettim: -Bundan sonra işimiz kolay. Öğrencileri başarıya motive etmek için bu kitabı okut, tamam. Ahmet Bey gülümsedi. Kitabı şöyle bir karıştırdı. İçindekilere baktı. -İyi bir kitaba benziyor hocam ama bir deneyelim, dedi. Oturduğu sandalyeden kalkıp salona çıktı. Yanında bir öğrenci ile döndü. Beni Burak Çobanoğlu ile tanıştırdı. -Çok iyi bir öğrencim. Bir kitap da ona hediye edebilir misin? Kitabı Ahmet Bey’e bedava verdim, arkadaşımdan para isteyemem. O ikincisini istiyordu. Bazı insanlar bedava aldıkları şeye kıymet vermezler. Hele bedava aldıkları kitaba hiç kıymet vermezler. 40 kaynak tarayarak ve 30 senelik mesleki tecrübemi ortaya koyarak yazdığım kitabı önemserim, değersiz görülmesi beni üzer ama endişelerimi Ahmet Bey’e söylemedim. “Kavgada tokat sayılmaz” deyip kitabı imzaladım ve Burak’a verdim. Öğrencinin gözleri parladı, teşekkür etti, gitti. Ahmet Bey’le bir süre kitaplar üzerine sohbet et¬tik. Çay içerken motivasyonun önemi üzerine konuştuk. Ahmet Bey, birlikte yazdığımız ede¬biyat kitaplarının okulda çok beğenildiğini anlattı. Sohbetten sonra müsaade istedim. Ahmet Bey’in düğün işleri vardı. Yardım etmek için yaklaşık bir ay sonra tekrar okula uğradım. İkinci kattaki öğretmenler odasında beni bekleyecekti. Koridorda yürürken bir öğrenci beni görünce koşmaya başladı. Nefes nefese yanıma geldi, elini uzattı. -Hocam sizi tebrik ederim. -Hayrola, beni niye tebrik ediyorsun? -Galiba beni tanımadınız, kitap verdiğiniz öğrenciyim. -Tanımaz mıyım Burak? Hayrola, bu ne heyecan? -Kitabınızdan dolayı hocam. Çok güzel bir kitap. -Sağ ol, iltifat için söylüyorsan önemli değil, ben 45 kitabın yazarıyım. -Gerçekten çok beğendim, çok güzel yazmışsınız. -Nesi güzel? -İyi gaz veriyorsunuz! -Çok hoş. Beni sevindirdin. Ne gaz aldın? -İki şey dikkatimi çekti. Birincisi, başarı prensipleri madde madde yazılmış. Açık ve anlaşılır bir şekilde. Çok hoşuma gitti. İkincisi, başarılı insanların hayat hikâyelerini anlatmışsınız, onları daha çok beğendim. Onlarla kendimi kıyasladım. Bir eksiğimin olmadığını gördüm. Ben de yapabilirim, dedim. Sevindim ve elimi uzattım. -Asıl ben seni tebrik ederim, iyi gaz almışsın. Gülüştük. Gençlerin yapabilirim, demesi çok önemli. İnanmak güçtür. İnsan yapabileceğine inanmazsa içindeki gücü harekete geçirmez, proje yapmaz ve çalışmaz. İnanan insan kendisine hedef koyar, hedefe ulaşmak için planlar yapar, onu gerçekleştirmek için çalışır. Çalışana Allah yardım eder. (Başarıya Götüren Yol, s.47)

Büyük hedefler seçmeli

Hedeflerimiz bizi harekete geçirir. Hedefi olan kişi koşar, yorulur, çalışır, çabalar. Ulaşmak istediği hedefi olmayanlar yan gelip yatar. Yetenekler, tembellikten hoşlanmaz. Size hedef seçmenin önemiyle ilgili bir hatıramı anlatmak istiyorum. Eyüp İmam Hatip’te son sınıf öğrencilerini üniversite sınavlarına hazırlıyordum. Ders boyunca test çözdük, soruları cevapladık. Gerekli açıklamaları yaptım. Dersin bitmesine beş dakika kaldı. Bu süreyi çocukları motive edici birkaç sözle değerlendirmek istedim. Ön tarafta oturan Furkan’a yöneldim. – Furkan, seni bahçeye göndersem benim hatırıma kaç dakika koşarsın? – Koşmam! Niye koşayım? Doğrusu çok şaşırdım. Hatırım var zannetmiştim, fena bozuldum. Küp şeker gibiydim, toz şekere döndüm. Zihnimde bir çözüm aradım, bulamadım. Sınıfı dolaşmaya başladım. Sınıfın ortasına geldiğimde beynimde bir şimşek çatı, Furkan’a döndüm. – Aferin! Tam benim istediğim cevabı verdin. Peki, Atina Lisesi ile okul takımının maçı var ve sen takımındasın. Kazanan, Avrupa şampiyonu olacak. Kaç dakika koşarsın? – Ne soruyorsun hocam, maç sonuna kadar koşarım! Soru aynı, soran aynı, sorulan aynı. Soruyu ikinci defa sorduğumda cevap değişti. Hiç koşmayacak olan öğrenci 90 dakika koşmayı göze aldı. Hedefler bizi koşturur. Hedefi olan, koşmayı ve yorulmayı göze alır. Hedefi olanlar, paralarını ve zamanlarını amaçları uğruna harcarlar. Hedefi olanlar, zorluklar ve engellerle boğuşmayı göze alır. Önemli olan, ulaşmak istediğiniz bir hedefin olması. Yeteneklerimizi geliştirip yükselmek bizi mutlu eder. (Başarı İnanç İşidir, s. 20)

Başarının büyüsü ve sıra dışı birincilik hikâyesik

2003 yılıydı, İzmir Ödemiş’te bir konferans verdim. Beş yıl sonra bir mektup aldım. Mektubu yazan Fazıl Çelik şöyle diyordu: “Hocam, sen beni tanımazsın ama ben sizi hiç unutmuyorum, hayatımı değiştirdiniz. Ödemiş’e geldiğiniz zaman ben lise bire gidiyordum, okulu bırakmıştım. O yıllar meslek lisesi öğrencilerinin üniversiteye girişte 15 puanı kırılıyordu, katsayı engeli vardı. 15 puanı kırılan bir öğrenci istediği üniversiteyi kazanmaz, meslek lisesi bana bir kariyer kazandırmaz diye düşünüyordum. Dört kafa dengi arkadaş okula gider gibi evden çıkıyor, yol üstündeki Tozlu Kahve’ye gidiyor, okulun çıkış saatine kadar orada okey oynuyorduk. Siz okula geldiğiniz gün, sıra arkadaşım Çakı Ali mesaj attı:‘Fazıl, bugün okula gel, başka gün gelmezsen gelme!’ Okula konferansçı geldiği için beni aramış. Şiir yazıyordum, yazarlara karşı ilgim vardı, okula uğradım. Konferans salonuna alındık, sizi dinledik. Harika bir konuşma yaptınız. Engeller aşılabilir, zorlukları aşarken yetenekleriniz gelişir, zorluklar dostumuzdur, dediniz. Bayıldım. “Daha çok çalışır, daha az uyur, fazla soru çözer, 15 puanlık farkı kapatırsınız. Çalışmak ibadettir, ilim öğrenmek insanı yükseltir; bunlar Allah’ın emri olduğu için ibadettir ve sevaptır.” Kürsüden ayrılıp salona yürüdünüz, arka tarafa kadar geldiniz. Yakınıma gelince fırsatı ganimet bilip şöyle dedim. -15 puan geriden başlıyoruz. Bir puan bile binlerce adamı geçilir, biz bu engeli aşamayız! Gülümsediniz. Dediniz ki: ‘Seni gözüm tuttu, mertçe konuştun. En kötü senaryoyu dikkate alalım. Diyelim ki katsayı engelinden dolayı 4 yıllık bir fakülte kazanamadınız, iki yıllık meslek yüksek okulları var, oraya gidin. Yüksek okula girdiğiniz gün gözünüzü, iki yıl sonraki dikey geçiş sınavlarına dikin. Dikey geçiş sınavında engel yok, herkes eşit. Sınavı kazanıp bir fakülteye girer ve eğitiminizi tamamlarsınız. Bu ülkede diploma önemli, bilgi insanı yükseltir, vazgeçmeyin.’ Birincilik yarışından bahsettiniz. Sizi başarılı ve mutlu yapacak bir işe gözünüzü dikin, dediniz. Cesaret verici ve insanı fişekleyici cümleler kurdunuz: “Başarı mutluluk verir, başarılı olmak için çalışırken yetenekleriniz gelişir. Durgun sular kurtların, tembellik yetenek öldürür, tembeller anıtı yoktur, yeteneğini geliştirmeyen sürünür, geliştiren başarı merdivenlerini hızla tırmanır.” Karar verdim, okul birinciliği için çalışacaktım. Program yaptım ve çalışmaya başladım. O sene okulda ilk üçe girdim, ertesi sene birinci oldum. Okul bitince iki yıllık kamu yönetimi okudum, orayı da birincilikle bitirdim. O sene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan katsayı zulmünü kaldırdı. Şartlar eşitlendi, yeniden üniversite sınavına girdim, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandım. Orayı da birincilikle bitirdim. Başarımı sizden aldığım ilhama borçluyum. Teşekkür eder, ellerinizden öperim.” İnsanı çalışmak yormaz, bizi yoran angarya işlerdir. Sevdiğimiz işleri yapmak bizi mutlu eder. Ünlü yazar Balzac, “Ben çalışırken dinlenirim, dinlenirken çalışırım.” der. Kur’an üstün Müslüman olmayı emreder. Üstün meziyetlere sahip olmalıyız. Bu da çalışmakla olur. Allah çalışana verir. Gençler, kollarınızı sıvayın, çalışmayı sevin. Kendinize, milletimize ve insanlığa faydalı olmak için çalışın. Yan gelip yatılacak yer mezarlıktır. Hayattayken yeteneklerinizin mezarını kazmayın. Geleceği kuşanmak için gayret lazım. Hasan Hans’ı, Emine Elizabeth’i, İbrahim’i Abraham’ı, Yusuf Josef’i, Havva Eva’yı geçmeli ki Türkiye kalkınmış, gelişmiş, lider ülke olsun. Her şey bizim gayretimize bağlı.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Eyman

Bu ırkçı, fesat, Allah tanımaz, kaçan, göçen kadınların, çocukların ve onların sahiplerinin derdini anlamayan cahil kitlenin tek ilacı, onlara karşı ciddi bir ceza, ciddi bir hamle, ciddi bir durdurma hareketidir! Aksi halde bu ...lar Türkiye'yi ele geçirecek!lı!
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23