Bedenen ve ruhen sağlıklı, hür düşünceli, bilgili, kendini rahat ifade edebilen, manevi değerlere saygılı, toplumuna faydalı, yetenekleri keşfedilmiş ve duyguları eğitilmiş bireyler yetiştirdiklerini söyleyen Gökyüzü Eğitim Kurumları Kurucu Genel Müdürü Dr. Hüseyin Emin Öztürk, dershanelerin kapanmasının kaliteli eğitime katkı sağlayacağını söyledi.
HALİL CÖMERT / İSTANBUL
| 1 |
997 yılında eğitime gönül vermiş 5 müteşebbis tarafından kurulan Gökyüzü Eğitim Kurumları, Türkiye’de ismini çocukların koyduğu tek okul olarak 17 yıldır hizmet veriyor. Kısa sürede kazandığı kurumsal kimliğiyle özel okullar arasında hak ettiği yeri alan Gökyüzü Eğitim Kurumları, ilk mezunlarını verdiği 2000’de kolejini kurdu ve 2008-2009 öğretim yılında ise Fen Lisesini faaliyete geçirdi. Anaokulu, İlkokul, Ortaokul, Kolej ve Fen Lisesi ile hizmet veren Gökyüzü Eğitim Kurumları’nın Kurucu Genel Müdürü Dr. Hüseyin Emin Öztürk, Akit’in sorularını cevaplandırdı.
- Gökyüzü Eğitim Kurumları nasıl bir vizyon ile hizmet veriyor?
- Biliyorsunuz, eğitim faaliyetine başlamadan önce basın yayın sektöründe görevliydim. Şunu gördüm ki, her kuruluşta iyi eğitim almış, iyi yetişmiş insanlara ihtiyaç duyuluyor. Milli kültürümüzden beslenen, çağın getirdiği teknolojik imkânlardan istifade eden, çocuklarımızı kendi yaşayacakları zamana hazırlayan, eğitim-öğretimde ekol olacak bir okul kurmayı hep hayal ettim. Hamdolsun ki, bu hayalin birinci etabı gerçekleşmiş oldu.
BİRLİKTE EĞİTİM
- Gökyüzü’nden mezun olan bir öğrenciyi hangi vasıflarla ailesine ve topluma kazandırıyorsunuz?
- Eğitim faaliyetleri meyvesini kısa sürede veren bir olgu değil. Kişilik oluşumunda ailenin, okulun, çevrenin, medyanın büyük tesirinin olduğu bilinen bir gerçektir. Biz bütün bu unsurları eğitimin içine çekmeye çalışıyoruz. Daha ilk günden “Verin çocuklarınızı eğitelim!” demedik, hep “Gelin çocuklarınızı birlikte eğitelim!” düşüncesinde olduk. Gökyüzünden mezun olan bir öğrencide öncelikle olmasını istediğimiz vasıflar, bedenen ve ruhen sağlıklı, hür düşünceli, bilgili, kendini rahat ifade edebilen, manevi değerlere saygılı, toplumuna faydalı, yetenekleri keşfedilmiş ve duyguları eğitilmiş yetişkin bir birey olmasıdır.
EĞİTİME KATKI SAĞLAR
- Dershanelerin kapanmasını öngören kanunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dershanelerle ilgili dönüşümün özel okulculuğumuzun gelişimine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Biliyorsunuz, özel okulların eğitim sistemimizdeki oranı çok düşük. Devletimizin dershanelere sağlayacağı yeni teşvik ve imkânlarla özel okullara dönüştürülmesi halinde bu oranın daha da artacağı kanaatindeyim. Bu da bizlerin daha kaliteli bir eğitim vermesine katkı sağlayacaktır.
- Kur’an-ı Kerim ve Siyer gibi derslerin bütün okullarda seçmeli ders olarak okutulmasının yasal olarak önünün açılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu karar yaygın eğitim idealleri ile örgün eğitim ideallerinin birleştirilmesi gibi geliyor bana. Bence hükümet doğru bir karar almıştır. Bahsettiğiniz dersler zaten seçmeli olduğundan isteğe göre veriliyor. Veliler özellikle Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerini tercih ediyorlar. Biz de bu çerçevede kadromuzu oluşturduk.
YENİ TÜRKİYE’YE “DUYGU EĞİTİMİ” LAZIM
- Geçtiğimiz günlerde Gökyüzü 1. Duygu Eğitimi Paneli düzenlediniz. Sanırım bu, Türkiye’de ilk defa yapılıyor. Bu konudan da bahseder misiniz?
- Biliyorsunuz son çeyrek yüzyılda iletişim teknolojisinde büyük değişiklikler oldu. Bu değişim toplumumuzun sosyal yapısında büyük yaralar açtı. İletişim araçları en çok çocuklarımız ve duygularımız üzerine tahripkâr oldu. Yeni Türkiye’de eğitim sisteminde duygu eğitimine önem verilmesi kaçınılmazdır. Bu konuda herkese sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğun gereği olarak okulumuzda geçen yıl Duygu Eğitim Merkezi’ni faaliyete geçirdik.
AVRUPA YAKASINDA DA OLMAYI DÜŞÜNÜYORUZ
- Yeni şubeler açmayı düşünüyor musunuz?
- Öncelikle anaokullarımızı yaygınlaştırmayı düşünüyoruz. İmkânlarımız el verirse Avrupa yakasında da bir kampüsümüzün olmasını arzu ediyoruz. Okulumuzun eğitim kalitesini duyan ve Avrupa yakasında oturan dostlarımız ‘neden bu yakada şubeniz yok?’ diye soruyorlar.
Kurumumuz herhangi bir sosyal, siyasal, ekonomik bir oluşumla bağlantılı olmadığı için büyüme ve gelişmemiz de belli bir süreç istiyor. İnşallah bu düşüncemiz de gerçekleşir.
‘KIRK ÖLÇ, BİR BİÇ’
- Müfredat ve sınav sisteminde sıkça yapılan değişikliklerden olumsuz etkileniyor musunuz?
- Atalarımız “Kırk ölç, bir biç” demişler. Eğitimle ilgili kararlarda çok düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Kararların yanlışlığında, kaybeden çocuklarımız ve geleceğimiz oluyor. Eğitim müfredatında seçme ve yerleştirmede sık sık yapılan değişiklikler çocuklarımızı olumsuz etkiliyor. Çocukların büyüklerine ve idarecilere olan güveni sarsılıyor. Milli Eğitimimizde Bakanlara göre sistem değişmemeli. Eğitim sistemimizin ana stratejik yapısı sabit kılınmalı. Belirli dönemlerde çağın gelişmesine göre bu idealler revize edilmelidir.