• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AP'nin Türkiye raporuna sert cevap

Yeniakit Publisher
2016-04-19 14:19:00 - 2016-04-19 15:26:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AP'nin Türkiye raporuna sert cevap

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 24. Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada AP'nin Türkiye raporuna çok sert sözlerle cevap verdi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 24. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın gündeminde AP'nin Türkiye raporu ve dokunulmazlıklar vardı.

AP'nin Türkiye raporu hakkında çok sert ifadeler kullanan Erdoğan;

'Bu raporun ve kararın sadece iki başlığını anladım gerisini siz zaten tahmin edersiniz. Kararın 17. maddesinde güya çevreci hassasiyetler bahanesiyle Türkiye'nin mega projelerinden kaygı duyulduğu ifade ediliyor. Size bu kaygı bir yerlerden tanıdık geldi mi? Bana geldi. Bu talep bizim önümüzde gezi olayları sırasında da getirilmişti. Aynı şekilde 17-25 Aralık hedeflerinden biri de mega projeleri geliştiren iş adamlarıydı. Savunma sanayi projelerimizi engellemek için çıkartmadık zorluk bırakmadılar. Şimdi de aynı şifreyle AP'nin Türkiye raporunda karşılaşıyoruz. Türkiye 2023 hedeflerinden vazgeçmeyecektir bunu böyle bilesiniz.' dedi.

"CİBİLİYETLERİNİN GEREĞİNİ YAPIYORLAR"

Akkuyu Nükleer Santrali'nin durdurulması çağrısı. AB üyelerinin temsilcilerinden oluşan bir parlamento. Başkanları da garip garip açıklamalar yapmışlardır. Avrupa'da faaliyet gösteren 135 nükleer santrali ne yapacağız. Dünyada faal olan 444 nükleer santrali ne yapacağız. İnşa edilmekte olan 62 santral için aynı çağrının yapıldığını duyan var mı? O zaman Türkiye'deki santralle ilgili bu kaygı nereden geliyor? Bu kaygının sebebi Türkiye'nin enerji bağımlılığından duyulan kaygı yatıyor olmasın? Rapora bakıyorsunuz, Kıbrıs ve Ege'deki sorunlarla ilgili aynı sakat yaklaşım. Güneydoğu'daki olaylarla ilgili yine yalan yanlış bahaneler. Biz bunları çok iyi biliriz. Bunlar cibiliyetinin gereğini yapıyorlar. Hele bir de raporun 1915 olayları var ki tam evlere şenlik. Ülkemizin ne kadar hasmı varsa gönüllerindeki ve kafasındakileri rapora dökmüşler. Bu raporun hiçbir bağlayıcılığı olmadığını biliyoruz. Arkadaşlar kendilerine iade ettiler. Türkiye'nin raporu geçen yıl olduğu gibi geri iade etmesi gayet normaldir.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları...

10 bine yakın muhtarımızı Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde ağırlamış oluyoruz. İnşallah 52 bine yakın muhtarımızın tamamıyla burada buluşmuş olacağız. Bunlar rahatsızlıklarını dışa vururken herhenagi bir ölçüleri olmadığı için işi muhtarlarımıza hakarete kadar vardırabiliyor. Güya bir mizah dergisi muhtarlarımızı aşağılayan bir karikatür yayınlamıştı. Bu dergi kapaktan özür dilemek zorunda kaldı. Sizler bu densizlere hadlerini bildirmek zorunda olmasanız yaptıkları yanına kar kalmıştı. Sizin birliğiniz hiçbir şeyle mukayese olmaz.

56 üyeli İİT'nin 25 ülke devlet ve hükümet düzeyinde katıldı. Gerek zirve toplantılarında, gerek zirve öncesi ve sonrası görüşmelerinde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık. Zulüm etrafında birleşenler sadece zalimlerdir. İnsanoğlu hep adalet ve barışın arayışı içinde olmuştur. Bu günümüzde de devam ediyor. Biz hep hayrı anlatacak, emredecek, kötüden de men edeceğiz. Dünyada yaşanan sıkıntıları göze aldığımızda bu teşkilata çok önemli görevler düştüğünü görüyoruz. Dünyada 1,7 milyar Müslüman var. Bunların koordine olması lazım. Bir ümmet bilinci içinde geleceğe yürümesi lazım. Teşkilatın kurumsallaşması, faaliyet alanının genişlemesi için çalışacağız. Teşkilatı adına ve misyonuna yakışır bir konuma getirmek istiyoruz. Müslümanların adının terör, sefalet, cehaletle değil; medeniyetimizin parlak günlerinde olduğu gibi insanlığa hizmetle anılması en büyük temennimizdir.

Birincisi Mezhepçiliktir.  İslam dünyası içinde öyle bir virüs haline geldi ki, bu yayılma adeta bir din gibi algılanmaya başladı. Bizim bu noktada dinimiz İslam'dır, İslam'ın içinde böyle bir ayrımcılık olamaz. Buna sıcak da bakamayız. Bize sorduklarında Müslümanım deriz ve gereğini yerine getiririz. Mezhepçilik ayrımcılık olacaksa vay bu toplumun haline.

İkincisi ırkçılıktır. Bizde Romanmış, Boşnakmış, Lazmış, Çerkezmiş, Türkmüş, Kürtmüş bizde böyle bir şey yok.

Üçüncüsü de terördür. Geldiğimiz nokta ortada. Çok kayıplar verdik. 40 bini aşkın insanımız 35 yıldır terörün kurbanı oldu. Önce demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik ve çözüm süreci dedik olmadı. Hepsi bir yana, çözüm sürecini de buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu dönemde bu iş bitecek. Çünkü bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur. Sonuna kadar üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Askerimizle, polisimizle dayanışma içinde bu işi sürdüreceğiz. Bu işi başaramazsak yazıklar olsun. Bu işi başaracağız. Bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur, kimsenin bir şeyler elde etmeye de hakkı yoktur.

"TERÖR ÖRGÜTÜ MAHVOLDUK, BİTTİK, NEREYE KAÇACAĞIZ DİYORLAR"

Yaşanan bu terör olayları terör örgütünün şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı eylem stratejisi yok olmuştur. Battık, mahvolduk, bittik diyorlar, nereye kaçacağız diyorlar.  Bunların en önemli sebebi, bölge halkının tercihinin bölünmekten yana değil milletimizin devletimizin tek parça kalmasından yana olmasıdır. Terör örgütünün amacını bölge halkı çok iyi görmüştür. Tüm güvenlik güçlerimiz gerçekten fedakarca bir mücadele ile terör örgütüyle mücadele etmiştir.

56 üyeli İİT'nin 25 ülke devlet ve hükümet düzeyinde katıldı. Gerek zirve toplantılarında, gerek zirve öncesi ve sonrası görüşmelerinde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık. Zulüm etrafında birleşenler sadece zalimlerdir. İnsanoğlu hep adalet ve barışın arayışı içinde olmuştur. Bu günümüzde de devam ediyor.

Biz hep hayrı anlatacak, emredecek, kötüden de men edeceğiz. Dünyada yaşanan sıkıntıları göze aldığımızda bu teşkilata çok önemli görevler düştüğünü görüyoruz. Dünyada 1,7 milyar Müslüman var. Bunların koordine olması lazım. Bir ümmet bilinci içinde geleceğe yürümesi lazım. Teşkilatın kurumsallaşması, faaliyet alanının genişlemesi için çalışacağız. Teşkilatı adına ve misyonuna yakışır bir konuma getirmek istiyoruz. Müslümanların adının terör, sefalet, cehaletle değil; medeniyetimizin parlak günlerinde olduğu gibi insanlığa hizmetle anılması en büyük temennimizdir.

Birincisi Mezhepçiliktir.  İslam dünyası içinde öyle bir virüs haline geldi ki, bu yayılma adeta bir din gibi algılanmaya başladı. Bizim bu noktada dinimiz İslam'dır, İslam'ın içinde böyle bir ayrımcılık olamaz. Buna sıcak da bakamayız. Bize sorduklarında Müslümanım deriz ve gereğini yerine getiririz. Mezhepçilik ayrımcılık olacaksa vay bu toplumun haline.

İkincisi ırkçılıktır. Bizde Romanmış, Boşnakmış, Lazmış, Çerkezmiş, Türkmüş, Kürtmüş bizde böyle bir şey yok.

Üçüncüsü de terördür. Geldiğimiz nokta ortada. Çok kayıplar verdik. 40 bini aşkın insanımız 35 yıldır terörün kurbanı oldu. Önce demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik ve çözüm süreci dedik olmadı. Hepsi bir yana, çözüm sürecini de buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu dönemde bu iş bitecek. Çünkü bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur. Sonuna kadar üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Askerimizle, polisimizle dayanışma içinde bu işi sürdüreceğiz. Bu işi başaramazsak yazıklar olsun. Bu işi başaracağız. Bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur, kimsenin bir şeyler elde etmeye de hakkı yoktur.

"TERÖR ÖRGÜTÜ MAHVOLDUK, BİTTİK, NEREYE KAÇACAĞIZ DİYORLAR"

Yaşanan bu terör olayları terör örgütünün şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı eylem stratejisi yok olmuştur. Battık, mahvolduk, bittik diyorlar, nereye kaçacağız diyorlar.  Bunların en önemli sebebi, bölge halkının tercihinin bölünmekten yana değil milletimizin devletimizin tek parça kalmasından yana olmasıdır. Terör örgütünün amacını bölge halkı çok iyi görmüştür. Tüm güvenlik güçlerimiz gerçekten fedakarca bir mücadele ile terör örgütüyle mücadele etmiştir.

56 üyeli İİT'nin 25 ülke devlet ve hükümet düzeyinde katıldı. Gerek zirve toplantılarında, gerek zirve öncesi ve sonrası görüşmelerinde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık. Zulüm etrafında birleşenler sadece zalimlerdir. İnsanoğlu hep adalet ve barışın arayışı içinde olmuştur. Bu günümüzde de devam ediyor.

Biz hep hayrı anlatacak, emredecek, kötüden de men edeceğiz. Dünyada yaşanan sıkıntıları göze aldığımızda bu teşkilata çok önemli görevler düştüğünü görüyoruz. Dünyada 1,7 milyar Müslüman var. Bunların koordine olması lazım. Bir ümmet bilinci içinde geleceğe yürümesi lazım. Teşkilatın kurumsallaşması, faaliyet alanının genişlemesi için çalışacağız. Teşkilatı adına ve misyonuna yakışır bir konuma getirmek istiyoruz. Müslümanların adının terör, sefalet, cehaletle değil; medeniyetimizin parlak günlerinde olduğu gibi insanlığa hizmetle anılması en büyük temennimizdir.

Birincisi Mezhepçiliktir.  İslam dünyası içinde öyle bir virüs haline geldi ki, bu yayılma adeta bir din gibi algılanmaya başladı. Bizim bu noktada dinimiz İslam'dır, İslam'ın içinde böyle bir ayrımcılık olamaz. Buna sıcak da bakamayız. Bize sorduklarında Müslümanım deriz ve gereğini yerine getiririz. Mezhepçilik ayrımcılık olacaksa vay bu toplumun haline.

İkincisi ırkçılıktır. Bizde Romanmış, Boşnakmış, Lazmış, Çerkezmiş, Türkmüş, Kürtmüş bizde böyle bir şey yok.

Üçüncüsü de terördür. Geldiğimiz nokta ortada. Çok kayıplar verdik. 40 bini aşkın insanımız 35 yıldır terörün kurbanı oldu. Önce demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik ve çözüm süreci dedik olmadı. Hepsi bir yana, çözüm sürecini de buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu dönemde bu iş bitecek. Çünkü bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur. Sonuna kadar üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Askerimizle, polisimizle dayanışma içinde bu işi sürdüreceğiz. Bu işi başaramazsak yazıklar olsun. Bu işi başaracağız. Bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur, kimsenin bir şeyler elde etmeye de hakkı yoktur.

"TERÖR ÖRGÜTÜ MAHVOLDUK, BİTTİK, NEREYE KAÇACAĞIZ DİYORLAR"

Yaşanan bu terör olayları terör örgütünün şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı eylem stratejisi yok olmuştur. Battık, mahvolduk, bittik diyorlar, nereye kaçacağız diyorlar.  Bunların en önemli sebebi, bölge halkının tercihinin bölünmekten yana değil milletimizin devletimizin tek parça kalmasından yana olmasıdır. Terör örgütünün amacını bölge halkı çok iyi görmüştür. Tüm güvenlik güçlerimiz gerçekten fedakarca bir mücadele ile terör örgütüyle mücadele etmiştir.

ASIL HEDEFİN BİZİ KAZIMAK OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ"

Türkiye'nin bugünkü sınırları bizim son sınırlarımızdır. 100 yıl önce 5 milyon kilometrekareydi. Bunun ancak 780 bin kilometresini muhafaza edebildik. Asıl hedefin bizi kazımak olduğunun farkındayız. Hiç kimse kusura bakmasın artık o devir geride kaldı. Biz hem devletimizin fiziki sınırlarına sahip çıkacağız, hem de gönül sınırlarımızı açık tutacağız.

DOKUNULMAZLIK TARTIŞMASI

TBMM'de dokunulmazlık konusunda sağlanan uzlaşmayı takdirle karşılıyorum. HDP bırakın Türkiye partisi olmayı, benim vatandaşlarımın hepsine düşmanlık etmek için kurulmuş bir parti niteliğindedir. Bayraktan, ezandan, camiden, İstiklal Marşı'ndan, vatandaşımızın kılık kıyafetinden rahatsız olan bir parti bu ülkenin partisi olamaz. Nitekim dünyanın neresine gittikysek, milletimize husumet besleyen herkesin bunları desteklediklerini gördük. Şimdi paralel yapı da bunları safına katılmış durumda. ABD'de Ermenileri, PKK'lıları, Paralel devleti ve HDP'lileri bize karşı eylem yaparken gördüm.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23