İstanbul Esenyurt'ta yaşanan “çamaşır ipli ceza” gündeme oturdu. Ebeveynlerin, bazen çocuklar üzerinde uyguladıkları cezaların yanlış sonuçlar doğurabileceğini belirten uzmanlar, “Çocuğa ceza niyetine uygulanan fiziksel şiddet fiziksel ve zihinsel gelişimi bozar” diyor. Hukukçular ise eziyetin bir suç olduğunu dile getirirken, “Bunun hapis cezası boyutu da var” diye görüş veriyor.
İstanbul Esenyurt'ta, okul servisini kaçıran 6 yaşındaki çocuğuna işkenceye benzer şekilde verdiği cezayla akıllara kazınan Ebru Memiş'in bu davranışı psikiyatri çevresini de harekete geçirdi.
Uzmanlar, çocuklarla başa çıkamayan ebeveynlerin ceza yöntemlerine başvurduğunu dile getirirken, "Cezanın, istenmeyen davranışın sonlandıracağı düşünülür. Ancak ceza genelde ters tepki yapar ve davranışı daha da kötüleştirir. Bunun da en önemli sonucu yetişkin-çocuk ilişkisinin zedelenmesi ve çocuğa fiziksel/psikolojik zarar vermesi olur. Her türlü ceza sonucunda çocuk kendini aciz hissedebilir, cezayı uygulayan yetişkine kızabilir, özgüveni sarsılabilir, saldırgan olabilir, pısırık olabilir" diyor.
“GELİŞİMİ BOZAR”
Prof Dr. Behiye Alyanak, görüntülerde fiziksel istismarın söz konusu olduğunu belirterek, "Çocuğun fiziksel istismarı konusu çocuk ruh sağlığını olumsuz etkiler. Bu görüntülerde de fiziksel istismar söz konusu. Dayak, bu tür cezalar gibi durumlar çocuğun öz benlik saygısını bozar, kendisine güvensizleştirir, diğer yetişkin ve ebeveynlerine karşı güvensiz hale getirir, çocuğun yaşam sevgisini öldürür” dedi. Çocuğun bir çiçeğin tomurcuğu gibi özen ve ilgiyle beslenmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Alyanak, “İstismara uğrayan çocuğun aklı fikri gelişmez. Fiziksel istismara uğrayan çocuklarda baskılanmış kimlik yapısı ortaya çıkar. Çocuk ya çekingen olur ya da aykırı davranışlarda bulunur. Bunların her ikisi de sağlıklı gelişimi bozar” şeklinde konuştu.
“CEZA YERİNE BAŞKA YÖNTEM UYGULANMALI”
Psikolojik Danışman Filiz Okuş Tezel, ceza yerine çocuklara farklı yöntemler uygulanabileceğini söyleyerek, "Tekrarlanmasını istemediğiniz davranışı açıkça belirterek, hangi davranışı neden yapmayacağı konusunda bilgi verebilirsiniz. Çocuğunuzun istenmeyen davranışı tekrarladığını gördüğünüzde neden bunu yaptığını dşünmelisiniz. Davranışı neden yaptığını bulduktan sonra ortamı değiştirebilirsiniz. Dikkatini başka yöne çekebilirsiniz" şeklinde konuştu.
“DUYGUSAL ŞİDDET BOYUTU DA VAR”
Psikolog Begüm Çayır, anne ve babaların şiddeti genelde “disiplin” ya da “kontrol” olarak tanımladıklarının altını çizerken, “Çocuklara yönelik pek çok şiddet varken; çocuklar genellikle fiziksel, duygusal ve sözel şiddetle karşılaşabilir. Bu durum sonrasında çocuklarda çeşitli rahatsızlıklar görünebilir. Fiziksel şiddet yani tokatlama, çimdikleme, itme, tekmeleme, eline geçirdiği cisimle saldırma, evden kovma gibi şiddetlerden sonra çocuklarda; sosyal uyum problemleri, içine kapanık, sessiz, uysal, başkalarıyla birlikteyken uyumlu, çekingen, bazen utangaç ve korkmuş bir izlenim bırakırlar. Duygusal şiddet ise yani; aşağılayıcı sözler söylemek, isimler takmak, korkutmak, yeterli para vermemek, arkadaşlarıyla görüşmesini engellemek, yalnız bırakmak, suça yöneltmek, duygusal ihtiyaçlarını karşılamamak, sürekli eleştirmek gibi şiddetlerden sonra çocuklarda; duraklama, engelleme, gerileme oluşturan davranışlar oluşabilir. Ağır hakaret, kötü söz söyleme gibi sözel şiddetten sonra ise çocuklarda; özgüven eksikliği, tedirginlik, sinirlilik, korku, depresyon gibi sorunlar yaşanabilir” diye konuştu.
ÇOCUĞA YARAMAZLIK HAKKI TANINMALI
Uzman Psikolog Aycan Bulut, her çocuğun farklı özelliklerle doğduğunu ifade ederken, “Çocukların yapısal özellikleri nasıl olursa olsun her adımı anne ve babasının dikkatini çekmek için atarlar. Bu nedendendir ki, ebeveynlerinin onaylamadığı davranışları yapmaktan büyük haz duyarlar. Aşırı disiplin, sıkı kurallar ve yasaklar çocuklar için kabullenmesi zor ve sıkıcı durumlardır. Bu kısıtlamalar ayrıca, özgüven eksikliğine, içe kapanıklığa, kişilik ve iletişim bozukluklarına sebep olabilir. Yaramazlık yapan çocuklara, “seni yaramaz!”, “söz dinlemez!” gibi tepkiler vermekten kaçınılmalıdır. Sürekli olarak çocuğa kötü ve laftan anlamaz mesajının verilmesi yaramazlık yapma isteğini arttırabilir. Bunlar yerine çocuğun iç dünyasında yaşadığı fakat dile getiremediği ihtiyaçlar görülmeye çalışılmalıdır. Aile içinde sevgi, saygı ve anlayıştan oluşan bir ilişki inşa edebilmenin yolu ebeveynlerin çocuklarına doğru rol model olmalarından geçer. Çocukların yaptığı yaramazlıkların altında ailenin sergilediği tutarsız davranışların yattığı söylenebilir. Çocuk, kötü bir söz sarf ettiğinde ya da hatalı olduğu düşünülen bir davranış sergilediğinde genellikle kızgınlıkla karşılık verilir. Böyle durumlarda anne ve babalar, bu tarz davranışların çocuğun karakteriyle alakalı olduğunu düşünebilir. Fakat çocuğun karakterinin oluşmasındaki yapı taşı ailedir. Çocuğun taşkınlık içeren davranışlarına karşı ani ve aşırı tepkiler vermek de istenmeyen davranışlarının artmasına neden olabilir. Toplum içinde yaramazlık algısı oluşturan davranışlar genellikle çocuğun saldırgan tutumlarıdır. Vurma, atma, kırıp-dökme, itme, bağırma gibi eylemler, çocuğun dış dünyaya karşı sergilediği saldırgan davranışlardır. Eğer ebeveyn ve çocuk arasında güven sorunu bulunuyorsa çocuğun sergilediği bu tutumlar giderek artış gösterebilir” şeklinde konuştu.
ÇOCUĞA EZİYET 8 YIL HAPİS GETİREBİLİR
Habere konu olan olayda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca Çocuk Koruma Kanunu kapsamında güvenlik tedbirleri uyguladığını söyleyen Avukat Sümeyya Öcal da, “Ülkemizde çocukların bedensel, duygusal ve zihinsel olarak sağlık olması devlet güvencesi altında. Ülkemizin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 19.maddesinin 1 fıkrasında; “Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, çocuğun ana–babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar.” hükmü havidir. Bu olayda annenin davranışlarının devamlılık arz edip etmediğine bakılmalı ve ayrıca Eziyet Suçu'nun unsurları irdelenmelidir. Her ne kadar TCK m.96'da eziyet suçunun tanımı yapılmamışsa da genel olarak Bir kimseye karşı insan onuru ile bağdaşması mümkün olmayan bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine sebebiyet veren davranışlar ve kişinin aşağılanmasına sebep olan hareketler şeklinde tanımlanabilir. Eziyet suçu çocuğa karşı işlendiğinde 3 yıldan 8 yıla hapis cezasına hükmedilir. Yine çocuğa fiziksel şiddet uygulandığında TCK m.86/f.2/a bendine göre 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmedilmektedir” şeklinde konuştu.
ÇOCUĞUN ŞİDDET GÖRDÜĞÜNÜ ANLAMANIN YOLU
Bir çocuğun ailesinden şiddet gördüğünü söylememesi durumunu anlamak kolay. Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklar bu belirtilerden bir veya daha fazlasını gösterebilir: Aşırı bir endişe hali, korku, irkilme, karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler, alt ıslatma, dil gelişiminde gerileme, çevreye karşı ilgisizlik, uyku, iştah ve dikkat bozuklukları, sık ve uzun süreli ağlama, yeme problemleri, sinirlilik, öfke nöbetleri, temel güven duygusunun sarsılması, arkadaş ilişkilerinde sorunlar, iletişim yetersizliği, okulda başarısızlık.
ŞİDDETE UĞRAYAN ÇOCUK GÖRÜRSENİZ HABER VERİN
Yolda, okulda, mahallede, toplu taşıma araçlarında ya da her neredeyseniz anne ya da babasından şiddet gören bir çocuğa rastladığınızda mutlaka öncelikle 155'i arayıp polise haber verin. Eğer jandarma bölgesindeyseniz 156'yı arayın. Ya da en yakın çocuk karakoluna ihbarda bulunun. Şikayette bulunacak kişi doğrudan savcılığa ya da çocuk mahkemesine de şikayet için gidebilir. Okul, hastane vb. kamu kurumları tarafından çocukla ilgili yasa kapsamına giren durumlar gözlendiği takdirde personel tarafından polise ya da savcılığa bildirilmek zorunda. Polis ihbar geldiğinde önce ihbarın doğru olup olmadığını değerlendirir. Sonra adrese gidip çocukla ya da ilgili kişilerle görüşüp daha sonra da savcıya durumu aktarır.
Acil durumlarda (darp, hayati tehlike, taciz, tecavüz, zorla evlendirme vb.) öncelikle çocuğun ifadesine başvurulur. Çocuk savcılık kararıyla derhal koruma altına alınır ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) yerleştirilir. Acil olmayan durumlardaysa, karakolun ilk işlemlerini takiben gerekli görüldüğü taktirde, durum savcılık kararıyla SHÇEK il müdürlüğüne bildirilir. Müdürlük tarafından yapılan ev, okul ziyareti vb. incelemeler sonucu bir rapor yazılır. Raporla vakanın durumuna göre kimi zaman ailelere psikolojik destek almaları önerilir ya da bazı sosyal ve nakdi yardımlar sunulur. Bazen uyarılarda bulunulur, önlem almaları istenebilir. Son çözüm; çocuğu koruma altına almak olabilir.