Hukukçu yazar Av. Ömer Faruk Uysal, ' CHP uyuma hırsızına sahip çık şizofrenisi!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Genellemeler yaparken dikkat gerekir, istisnalar unutulmamalıdır. Fakat analiz ve sentezler ile tasnifler ve genellemeler yapılmadan da konuşmak, ifade etmek zordur.
CHP seçmeni ve psikolojisinden bahsedeceğiz. Görebildiğim kadarıyla; kibirli, üstencil, fanatik (sadakatli), sol, sosyalist, aynı zamanda Kemalist, kurtarıcı, ülkenin gerçek sahibi ve elit olmak gibi bazı özelliklere sahip oldukları zannındalar. Bizde yanlış ve kötü olmaz, olsa bile ötekinin yanlışı ve kötüsü gibi olmaz. Hırsız bizim hırsızımız, sahtekar da bizim. Hemen vaz mı geçelim? En kötümüz bile, iktidarın iyisinden iyidir gibi, sadakatli (fanatik) bir psikoloji!
İzmir ülkenin en kötü yönetilen, lağım kokan, toplu balık ölümleri olan, asgari düzeyde belediye hizmetleri dahi alamayan veya çok kötü alan, aksayan, dünya güzeli bir coğrafya ve iklime sahip, Türkiyenin üçüncü büyük kenti. Doğasında modernlik ve albenisi var.
Fakat İzmirli, CHP'den asla vazgeçmiyor, geçemiyor. Onlarca video ile sabit. Kentin döküldüğünü itiraf ediyor ancak, tek alternatif, AKP'den gelecek bir hizmeti de reddediyor! Bir defa denemeyi dahi, sekülerist, modern dininden küfre girmek gibi görüyor! Kutsalları konusunda çok mutaassıp.
Kılıçdaroğlu, CHP seçmeni ve İzmirli psikolojisini iyi bildiğinden, " Türkiyeyi İzmir gibi yöneteceğiz" diyebiliyor! İstanbul için de kent lokantaları efsanesi böyle bir şey. İmamoğlu; kent lokantaları, israf sayılan, büyük maliyetleri olan, mega projeleri yendi diyor, büyük bir özgüvenle.
Dünyanın 130 ülkesinden kalabalık bir metropolde, yalnızca yüzer metrekarelik 17 lokantayı öve öve bitiremiyor. Belediye bir lokanta satın almış veya binasını yapmış da değil. Kiralık dükkanlarda, kuru, pilav ve cacık satmayı, megalardan mega diye ballandırıyor. Önceki belediyelerin, bedava evlere yolladıkları yemek yardımından üstün tutuyor. Kitlesi de bunu yiyor.
Deprem bölgesinde şimdilik, eşyaları ile birlikte teslim edilen ikiyüz bin konutun esamsi dahi okunmuyor. 17 kiralık lokanta, ikiyüz binlik mülk konutu dövüyor! Halbuki 17 Ağustos depreminde, devlet bir haftada Marmara bölgesine ulaşamadı, vahameti bilemedi. Ev falan da yapmadı!
Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı, Can Ataklı vs ve CHP seçmeni, milli marka TOOG'u inkar etti. Bu fabrikanın üretim bantları yok, gemilerle İtalyadan geliyor bile dediler. Dünyada eşi benzeri olmayan devasa şehir hastaneleri için; ya o kadar hasta çıkmazsa, bunlarla kimleri zengin ettiniz dediler.
Milli Harp Sanayimizin %20'den, %80'e varmasını da dert ettiler. Tüneller, otoyol ve viyadükler, havaalanları, Avrasya, Marmaray, binlerce devasa proje CHP'li için çöp hükmünde. Ücretli fakat ucuz, kuru, pilav, cacık, hepsini dövüyor! Bir emekli, pek seyrek kent lokantasına iki vesait ile gidip gelse, 115 lira yol ücreti oluyor. Ulaşım o kadar pahalı!
Şehirlere ve ülkeye o kadar faydalı, hayatı ucuzlatan ve kolaylaştıran binlerce yatırım, hükümetin sevabı olmak şöyle dursun, günahı sayılıyor! Akpartinin bütün iyileri, aslında kötü; CHP'nin bütün kötüleri, aslında iyi! Karşı çıkmadıkları bir tek hizmet ve proje yok.
Akparti seçmenleri, koyun, göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı vs. Kötüyü ve yanlışı seçiyorlar! Ama bi dakka, aslında seçimleri CHP kazandığı halde, hileyle Akparti kazanmış gibi yapılıyor. Öylesine bir çelişki. Peki, Akparti hileyle seçim kazanıyorsa, CHP 1950'ye kadar neden serbest seçim yapmadı? Bir şekilde kurulan iki partiyi kapayıp, Atatürkün kendi seçmiş olduğu mebusları astı! 1950'den beri, neden seçim kazanamıyor?
CHP neden hep halkın muhalifi, beddualısı ve korktuğu bir parti? Hani Cumhuriyeti kuran veya Cumhuriyetin kurduğu partiydi! Anayasaya göre; eşsiz önder ve ölümsüz yarı-tanrının partisiydi? Hangi parti ebedi ve milli şeflere sahip. Ne yani, diğerleri ile CHP ve seçmeni, eşit mi? Seçimsiz diktatörlüklere, çivi ile kafaya şapka çakmalara cüret edebilecek bir parti var mı?
Kuyruklar, ağzı çorba kokanlar, düşükler, nankörler ile gerçek bir demokrasi, hukuk devleti ve özgürlük mü olurmuş? CHP ve seçmeni psikolojisini eleştiriyoruz ama, çok olumlu bir yönünü de görmezden gelmemeli! Kemalizme ve partisine çok sadıklar. CHP ve belediyeleri dökülse ve diğerleri ağzıyla kuş tutsa, zerre kıymeti yok! Bir defa kurtardıkları (!) ve maliki oldukları Türkiyede, diğerlerinin varlığı dahi sorun! Hele seçimleri kazanıp iktidara gelmeleri, bir de muktedir olmaya çalışmaları, bir hadsizlik, nankörlük ve değer bilmezlik değil mi? Ortalama CHP kadroları ve seçmeninin öfkesi, aculluğu, hırsı, boşuna mı?
CHP seçmenine şizofren teşhisini ilk defa Muharrem İnce koydu. Sen nasıl olurda "adam kazandı" dersin? Erdoğan iki katına yakın oy almış, İnceden bu tabloyu değiştirmesini istediler. İnce ve ailesini albaylar kaçırdı dediler. Seçimden artan parayla kız yurdu yaptırdı dediler. İnce yok öyle bir şey dedi. İnanmayın tevazu yapıyor dediler. Sonra CHP'den kovdular. Seks kaseti ile de rezil edip, adaylıktan vazgeçirdiler!
Devletin gerçek sahibi CHP, 1950'den beri tam 75 yıldır, tek başına iktidara gelemiyor. Fiili ve de facto iktidar ile, resmi ideolojinin sahibi olmakta yetmiyor. Büyük bir iktidar açlığı var. DP, AP, ANAP ve AKPARTİ çizgisi ve sosyolojisinde ise resmi ve şekli iktidar tokluğu, yorgunluğu ve belki bıkkınlığı var! O olmazsa bu olur, yerine bir benzeri gelir rahatlığındalar! Partilerinden kolay vazgeçme, en azından bu seçimlik olsun cezalandırma eğilimi çok kuvvetli. Akparti ve Erdoğan ağzıyla kuş tutabilir, ama karşı tarafta, terlik ve kola kutusuna oy vermeye yeminli, bunu defalarca dile getiren bir CHP seçmen kitlesi mevcut!
İmamoğlu ve ekibinin tutuklanması ve ortaya saçılan onca şeye rağmen, CHP seçmeni asla vazgeçmiyor, acaba bile demiyor. İmamoğlu hançeri ve CHP den kovulmalarına rağmen Kılıçdaroğlu, İnce gibi eski CHP mağdurları mutlaka İmamoğlu safında konumlanıyorlar. Çünkü CHP seçmeni, şimdi gerçeğin ve adaletin sırası değil, yatay Ekrem'e ne olursa olsun sahip çıkma zamanı diyen bir atmosferdeler. Kurultayda, İmamoğlu ve Özel şaibelerini, İnce'yi seks kasetiyle vurmaları dert değil! İnce'nin Erdoğan'ın adamı olduğu ve Beştepeye gittiği iftirası, genel merkezdeki şer odağı! Hepsi sineye çekiliyor. CHP'li affetmez.
Ama Davutoğlu, Gül, Babacan, Fatih Erbakan vs, ise tüm tarihleri ve müktesebatlarının aksine, İmamoğlu'na toz kondurmuyorlar. Görünürde tarafsızlık veya yargının sonucunu görelim bile demiyorlar. Kendilerini, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı yapan kitleye en ufak bir sadakat duymuyorlar. Denebilir ki, bu samimi kanaatleri olamaz mı? Olamaz! Zira Akparti kariyerleri bittikten sonra, meğer Erdoğan ve Akparti çok kötü, ama kendi dönemleri ise çok iyiymiş! Gül, Erdoğan karşısında, CHP adaylığına balıklama atladı. Davutoğlu, Babacan ve A. Şener ise CHP mebusluğuna tav oldular. Meğerseme Akparti çok kötü, CHP ve Kemalizm ise pek iyiymiş! Herşey onların kişisel kariyerlerine göre ak veya kara oluyor. En ufak bir utanma yok, büyük doğal seçmenlerine en ufak bir vefa duygusu ve çekinmeler hiç yok!
CHP'li ise, pragmatik davranıp, bunların kökenlerine aldırmadan parti politikalarını öpüp başına koymaya hazır. CHP ve Kemalizm, etnoseküler ideoloji olarak tanımlanabilir. Türk ulusçusudur ve Kürt sevmez, hatta nefret eder! Ama Akpartiye karşı kendi yanında duran bir DEM, hatta PKK sorun değildir. Mesela bir çözüm sürecinde Kürde hemen kızar ve aşağılar. Ama Akpartiye karşı kendi yanındaysa herşey unutulur! Aşırı oportünizm, revizyonizm, ilkesizlik!
Onedio'dan sıkı bir CHP'li, rüşvet ve irtikap videoları görsem, hatta İmamoğlu ikrar etse, yine inanmam diyor. Ekrem başkan yapmamıştır, gördüklerimiz abartıdır'dan da öte bir yüceltme var. Zülfü Livaneli'ye göre; Ekrem, ekmek kadar temiz, su gibi aydın. Yiğidim aslanım burda yatıyor. Özel mülkiyete dahi karşı, komünist genç ölüler için yakılan türkü, Karun kadar zengin, Laz müteahhite atfediliyor. Yiğidim aslanıma, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat, gazetecileri satın alma, herşey yakışıyor! CHP sosyalizmi, komprador burjuvazi TÜSİAD sevgisiyle antikapitalist, ABD teslimiyeti ile antiemperyalist takılıyor. J. Biden desteği onları heyecanlandırıyor.
Bütün bu iddialar, CHP ve belediyelerinin kendi içlerinde seslendiriliyor. Payını beğenmeyen CHP'liler, birbirini gammazlıyor! İtirafçı oluyor. Uyduruk diplomayı, bir Memleket Partili şikayet etti. Kurultay cukkaları tamamen CHP içi dinamiklerden. 4 ana kanat ve yüzlerce alt kanat, birbirlerini yiyor. CHP uyuma, hırsızın sahip çık! Allah için çok iyi mobilize oluyor, hırsız bizim hırsızımız diye bağırlarına basıyorlar!
Cumhuriyet mitingleri, Gezi vandalizmi, İnce, Kılıçdaroğlu, mitingleri ve İBB tutuklamalarına karşı eylemlere bakılırsa, CHP işi çoktan bitirmiş. CHP havada karada alır görüntüsü var. Fakat sessiz çoğunluk, bunlara öfkelenip, sandıklarda fena patlıyor. CHP sanıyor ki, kalabalık mitingler, vurma, kırma, dökme ve sokak iktidarı bize meşru iktidarı da verecek. Vermiyor, Akparti dargın seçmenleri dahi, CHP'ye devlet emanet edilmez diye sandığa koşuyor!