• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Prof.Dr.Pelin Gündeş Bakır
Prof.Dr.Pelin Gündeş Bakır
TÜM YAZILARI

Barack Obama’ya açık mektup

27 Temmuz 2014
A


Prof.Dr.Pelin Gündeş Bakır İletişim: [email protected]

Sayın Başkan,

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kayseri milletvekiliyim. Size bu mektubu, Gazze’de devam eden en son insani kriz ile ilgili ciddi kaygılarımın sonucu olarak yazıyorum. 

Sayın Başkan, 7 Temmuz’da, İsrail, ‘Koruyucu Hat’ adlı askeri operasyonunu başlattığından beri, İsrail’in hava saldırıları ve askeri kara operasyonları, Gazze’de sivillere ait pek çok ailenin konutunu hedef aldı; masum bebekler, çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere 800’den fazla Filistin’li hayatını kaybetti ve 5 binden fazla Filistin’li sivil ciddi şekilde yaralandı veya ömür boyu sakat kaldı. Gazze Şeridi’nde bu saldırılarda hayatını kaybeden sivillerin üçte biri maalesef çocuk. Sayın Başkan, daha da talihsiz olanı, İsrail, üç gencin ölümünü ve Hamas roketlerini bahane ederek, bir millete toplu olarak saldırıyor, hedef gözetmeksizin onları öldürüyor ve Filistin’lileri toplu olarak cezalandırıyor. Şurası çok açıktır ki, kadınlar, bebekler ve çocuklar Hamas’ın roketlerinden sorumlu tutulamazlar. Daha da ötesi, öldürülen üç gencin katilleri henüz bulunmadı ve Hamas bu konuda sorumluluk kabul etmediğini açıkladı. Sivillerin bu şekilde İsrail tarafından toplu cezalandırılması, kesinlikle kabul edilemez bir insanlık suçudur. 

İsrail yetkilileri, saldırılarının nokta saldırıları olduğunu, bir bölgeyi bombalamadan önce evlere telefon ettiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu iddialar temelsizdir. Zira, bir mahalle hedef gözetmeksizin vuruluyor ve zaman zaman aynı aileden bebekler, çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere 7-10 kişi hayatını kaybediyor. Ayrıca, herkese telefon etmenin mümkün olmadığı açık. İnsan Haklarını İzleme Örgütü gibi saygın Sivil Toplum Kuruluşları, İsrail’in bir saldırıdan 5 dakika önce uyarı verdiğini rapor ettiler. Ancak bu süre çok yetersiz, zira kadınlar, çocuklar ve yaşlıların emniyetli bir yere saklanmak için zamana ihtiyaçları bulunmaktadır. Ayrıca, Filistinlilerin, evlerinin bombalanacağını bilseler dahi gidecek bir yerleri de yok. Bombardıman sırasında, caddeler emniyetli olmadığı gibi, bombardımana karşı bir sığınak da yok. Her şeyi bir tarafa bırakalım, bu siviller nereye kaçabilirler ki? Çünkü Gazze kuşatma altında, Gazze bir şehir değil, bir açık hava hapishanesi. Acil Durum Sığınağı olarak ilan edilmiş olan Birleşmiş Milletler’e ait bir okul hiçbir uyarı yapılmadan vuruldu ve 16 Filistin’li sivil hayatını kaybetti. Bir diğer bombardımanda, yedi aylık hamile bir kadın bebeğini kaybetti. Anne karnındaki o bebeğin yaşamaya hakkı vardı.

 Televizyonlarda da görmüş olmalısınız, İsrail ordusu sahilde oynayan dört Filistinli çocuğu öldürdü. İsrailli yetkililere sormak isterim: Nokta atışları bunlar mıdır? 

Sayın Başkan, Gazze’deki insani durum bir insani felakete dönüştü. Gazze’nin içme suyu ve sanitasyon tesisleri bombardıman yüzünden zarar gördü. Günde bir saat dışında elektrik verilemiyor. Bu kesinti hastaneleri de etkiliyor. Hastanelerde tıbbi malzemenin sadece yüzde 10’u bulunuyor. Hastaneler bombalandı, doktorlar öldürüldü. 

İki milyona yakın savunmasız sivilin küçük bir toprak parçasına sıkıştırılıp, yukarıdan hedef gözetmeksizin bombardımana tabi tutulmalarını nasıl açıklayabiliriz? Bu savaş suçu değilse, savaş suçu nedir? 

İsrail bu askeri operasyonların amacının İsrail’in güvenliği olduğunu iddia etmektedir. Fakat bir ülke için sürdürülebilir güvenlik, askeri operasyonlarla değil, demokrasi ile, özgürlük ile, istihdam sağlanmasıyla, iş alanları açılmasıyla, etnik kimliği veya dini ne olursa olsun, tüm vatandaşlarının refah seviyelerini yükseltmekle ve komşularla iyi ilişkiler ile sağlanır. İsrail Devleti’nin politikaları, Filistin’lileri, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlara çevirmiştir, Filistin’lileri ileri seviye fakirliğe ve ümitsizliğe sevk etmiştir. Bir ölüm kültürü ortaya çıkmıştır ki bu kültürün derhal bir yaşama kültürüne dönüştürülmesi gerekmektedir. Aslında, bölgede güvenlik tehditlerine neden olan işte bu atmosferdir. 

Sayın Başkan, Irak savaşının başlamasından 10 yıl sonra varlığını sürdüren şiddet ortamında ve dönüşü olmayan noktaya gelen Suriye iç savaşı sonrasında, İsrail-Filistin barışı bugün her zaman olduğundan daha önemlidir. 

Sayın başkan size bir ricamı, bir milletvekili ve siyasetçi olarak değil, sadece üç çocuk annesi bir kadın olarak iletmek isterim: Lütfen, istikrarlı bir ateşkes ve barış müzakeresi için öne çıkın. BM Güvenlik Konseyi üyesi olarak ülkeniz Amerika Birleşik Devletleri, bu insani felaketi sona erdirmek için tüm taraflar üzerinde ciddi bir kaldıraç gücüne sahiptir. Sayın Başkan, bu aşamada sizin, BM İnsan Hakları Konseyi’nin, BM İnsan Hakları Komiseri’nin ve BM Güvenlik Konseyi’nin atabileceği pek çok adım bulunmaktadır. Bugüne dek yapılanlardan daha çok şeyin yapılmasına ihtiyaç vardır. İsrail, gıda ve ilaç da içeren insani yardımların bölgeye girmesine derhal izin vermelidir. Barışın kalıcı olabilmesi için, Gazze üzerindeki abluka derhal kaldırılmalıdır. Böyle bir vahşetin bir kez daha tekrarlamaması için, Filistin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne katılmasına izin verilmelidir ve Filistin bu mahkemeye başvurmalıdır. Savaş suçlarına varan, insani hukuku ihlal eden her bir vaka tam anlamıyla, bağımsız olarak incelenmelidir. 

Sayın Başkan, hakkı, hukuku ve insan haklarını savunmaya devam edeceğim. Kalbimin derinlerinde, bir insan olarak, kapasitemin ve gücümün yettiği yere kadar bunu yapmak zorunda olduğumu hissediyorum. Bunun ahlaki ve vicdani bir görev olduğuna inanıyorum. Size yazdığım mektubun sebebi budur. 

Hem İsrailliler, hem de Filistinliler için ve aslında Orta Doğu’daki tüm halklar için, bu çatışmaların durdurulması ve 1967 sınırlarını temel alan, iki halk için iki demokratik ve çoğulcu devlete dayanan, adil ve kalıcı bir barışın Ortadoğu’da hakim olması kritik derecede önem arz etmektedir. Benim ülkem Türkiye, Orta Doğu’da barış ve istikrarı desteklemektedir ve bölgede insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin yerleşmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Onlarca yıldır, NATO üyesi stratejik ortak iki ülke olarak, Orta Doğu’daki acılara ve akan kana bir son vermek ve bölgede barış ve güvenliği yerleştirmek için ülkelerimize tarihi bir görev düşmektedir. 

(*) Kayseri Milletvekili

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23