Yusuf Alabarda, Devlet Bahçeli'nin terörle mücadele çağrısına değindi. Alabarda, muhalefetin Türkiye’nin güvenliği için bir strateji sunmadığı eleştirisinde bulundu.
Yusuf Alabarda, Devlet Bahçeli’nin terörle mücadele çağrısının siyasi yankılarından bahsetti. Akşam gazetesi yazarı Alabarda, muhalefetin bu konuda yapıcı bir yaklaşım sergilemediğini ifade etti. Altılı Masa’nın hazırladığı politik metinde Türkiye’nin güvenliğine dair somut bir çözüm sunulmadığını belirten Alabarda, muhalefetin Türkiye’nin güvenliği konusunda sessiz kalmasını eleştirdi. İşte Yusuf Alabarda'nın yazısı:
"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz günlerde terörün sona ermesine dair yaptığı açıklamaların yankısı sürüyor ve uzun süre daha tartışılacak gibi gözüküyor. Önümüzdeki hafta Bahçeli'nin yapacağı açıklamalarda mezkûr konu daha fazla ete kemiğe bürünecektir.
Meğer Bahçeli'nin açıklamaları nelere kadirmiş!
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Meclis'teki grup konuşmasına gelirken urgan alıp gelmiş. Konuşması esnasında sözün de şehveti ile Dervişoğlu urganı kürsüye doğru fırlattı ve 'al şimdi ipi başının ucuna as' dedi. Bahçeli, o urganı almış ve makam odasındaki dilsiz uşağın üzerine asmış.
Anlaşılan o ki Müsavat Dervişoğlu ustası Akşener'den çok şey öğrenmiş ama ustasının bugün esamesi dahi okunmuyor. Malum Akşener'de Gazi Meclis'e bir avuç mermi ile gelmiş ve avuç avuç bu mermileri salona fırlatmıştı.
Dervişoğlu partisinin kurultayında yaptığı konuşmada 'Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye'nin meydanlarında Erdoğan ile hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin, benden esirgemeyin' demişti.
Türkiye'nin gelecek tasavvuruna dair iki kelam etmeksizin, bölgesel ve küresel gelişmelere dair iki değerlendirme yapmaksızın, partisinin delegelerine Erdoğan ile hesaplaşmak için yalvaran bir genel başkan profilinden, urgan atmak dışında çok şey beklememek gerekir.
Aklı neredeydi?
Altılı masa bir ortak politikalar mutabakat metni yayınladı. Yüzlerce sayfadan ibaret bu dokümanı satır satır okudum, içinde Türkiye'nin güvenliği ile alakalı bölüm dahil tüm dokümanda tek satır PKK-YPG kelimesi geçmiyordu.
Müsavat Dervişoğlu'nun konuya dair tek kelamı yoktu ama söz konusu belgede Akşener'in imzası vardı.
'Daha biz önder Apo'nun heykelini dikeceğiz' diyen Selahattin Demirtaş ile genel başkanları Akşener'in kahvaltı planlaması vardı ama Müsavat Dervişoğlu'ndan tek kelime çıkmıyordu.
Oyları ile Cumhurbaşkanı seçmek istedikleri Kılıçdaroğlu, Irak ve Suriye'den asker çekeceğiz derken Müsavat Dervişoğlu sükût ediyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında gittiği her Doğu ve Güneydoğu vilayetinde Türkiye'yi 26 farklı yapıya bölecek Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'nı şerhsiz kabul edeceklerini ilan ederken, Dervişoğlu'nun itiraz eden sesini duyan dahi olmadı, bilakis Kılıçdaroğlu'na gidip oy verdi.
Kılıçdaroğlu, HDP ile pazarlık yapıp Cumhurbaşkanlığı için tam destek alırken 'Ne karşılığında bu desteği aldınız?' diyen Dervişoğlu'nu piyasada gören var mıydı?
Ustası Akşener, Selahattin Demirtaş'ın derhal cezaevinden çıkarılıp eşit şartlarda yarıştırılmasını savunduğunda 'Önder Apo'nun heykelini dikeceğiz diyen birinin yeri dört duvarın arasıdır' diyen Dervişoğlu'nu göreniniz var mı?
Ya Akşener'in, ABD elçisi ile bir ay içinde defalarca görüşme yapması konusunda ne dediğini duyanınız var mı Dervişoğlu'nun?
Listeyi daha da uzatabilirim.
Tüm bunlar yaşanırken Dervişoğlu, partisinin grup başkanvekilliği makamında oturuyordu.
Şimdi urgan ile o kürsüye gelip, esip gürleyince herkesin kendisine alkış tutacağını zannediyor lakin cemaziyelevveli yukarıdaki misaller ile doludur..."