Terör devleti İsrail’in iki yılı aşkın süre bombalayarak taş üstünde taş bırakmadığı Gazze’nin yeniden imar edilmesi ve yaralarının sarılması için topykûn seferberlik çağrısı yapan STK’lar, Gazze’ye el uzatmanın vicdani ve imani bir zorunluluk olduğunun altını çizerek, İslam ümmetinin mazlumları ayağa kaldırmak için el ele vermelerini istediler.
MUHAMMET KUTLU ANKARA
Terör devleti İsrail’in iki yılı aşkın süre bombalayarak taş taş üstünde bırakmadığı Gazze’de, 10 Ekim itibariyle ateşkes anlaşması imzalanarak yürürlüğe girdi. Esir takasının başlaması sonrasında Mısır’ın Şarm El Şeyh şehrinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın da aralarında bulunduğu 20 devlet başkanının katılımıyla nihai barış için düzenlenen zirveyle yeni aşamaya geçildi. İsrail’in iki yılı aşkın sürede düzenlediği saldırılarda 67 bin 682 kişinin hayatını kaybettiği, 170 bin 33 kişinin ise yaralandığı Gazze’de kalıcı barışın sağlanmasıyla birlikte büyük bir yeniden inşa ve yaraları sarma seferberliği başlayacak. Türkiye’nin başını çektiği barış ve yeniden inşa sürecine tüm bölge ülkelerinin katkıda bulunması gerekiyor.
GAZZE’YE EL UZATMAK VİCDANİ VE İMANİ BİR ZORUNLULUKTUR”
Akit’e konuşan Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, “735 gün süren acımasız soykırımda 100 binden fazla masum sivil şehit edildi, milyonlar yerlerinden edildi ve Gazze’de ayakta kalan neredeyse hiçbir yapı kalmadı. Zulme rağmen zillete razı olmaktansa izzetli bir direnişi seçen Filistin halkı, tarihin en onurlu sayfalarına adını yazdırmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan bombanın on dört katına denk bir saldırıya maruz kalan; emperyalist güçler tarafından “terörist” ilan edilen bir halkın temsilcilerinin bugün masada taraf olarak yer alması, zaferin kime ait olduğunu bütün çıplaklığıyla göstermektedir. Gazzeliler sadece kendi şehirlerini savunmadılar; ümmetin onurunu, insanlığın vicdanını, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı ve Peygamberimizin miraca yükseldiği mukaddes toprakları korumak için bedel ödediler. İşgalci Siyonist rejimin bombaları altında ezilen bu halk, aslında hepimizin siperiydi. Onlar Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı, ümmetin haysiyetini savunurken kanlarıyla, sabırlarıyla ve direnişleriyle tarihe not düştüler. Gazzeliler şimdi haklı direnişin sevincini yaşıyorlar. Esir takasının başlamasının ardından ülkemizin ve diğer devletlerin yardım tırları Gazze’ye giriş yapıyor; günlerdir açlık ve kıtlık içinde olan kardeşlerimize insani yardımların bir an önce ulaşması için devletimizin tüm kurumları canhıraş bir şekilde çalışıyor." dedi.
Hasan Turan, daha sonra ise, "Bu yardım seferberliği yaraları sarmak için ilk adımdır ama yetmez. Onların acılarını dindirmek, çocuklarına sıcak bir yuva ve geleceğe umut verecek okullar inşa etmek, toplumsal, ekonomik ve psikolojik yeniden inşa programlarıyla desteklenmelidir. Bugün imzalanacak anlaşma sonrası siyonist rejimin Gazze’yi terk etmesiyle birlikte, başta yakın coğrafyamızdaki İslam ülkeleri olmak üzere tüm insanlık Gazze’nin yeniden inşası için seferber olmalıdır. Devletler, sivil toplum kuruluşları, akademi ve özel sektör elini taşın altına koymalı; sağlık, altyapı, eğitim ve konut alanlarında koordineli, şeffaf ve sürdürülebilir projeler hayata geçirilmelidir. Gazze’nin yeniden imarı için el uzatmak, bir lütuf değil, vicdani ve tarihî bir zorunluluktur. Türkiye, Filistin davasının her zaman en ön saflarında yer almış bir ülkedir ve Gazze’nin yeniden inşasında da sorumluluğunu üstlenecektir. Türkiye milletiyle, devletiyle üzerine düşeni, kendisine yakışanı yapacaktır. Filistinli kardeşlerimizin ödediği bedel, ümmetin özgürlük borcudur; bu borcu ödemek için hep birlikte, aynı bilinçle, aynı şuurla hareket etmeliyiz. Ayrılıkları bir kenara bırakıp ümmetçe seferber olma zamanı gelmiştir. Kudüs’ün şanlı muhafızlarını asla yalnız bırakmayacağız. Çünkü Gazze yalnızca bir şehir değil; bir imtihandır. İnsanlığın vicdanı, ümmetin mukaddesatının bekçisi ve kutsal kıblemizin emanetçisidir. Onların acılarını unutmamak, yaralarını sarmak ve onlara yeni bir gelecek sunmak hepimizin ortak sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
GAZZE’Yİ AYAĞA KALDIRMAK İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ
Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (DİNBİR-SEN) Genel Başkanı Yusuf Özdemir de şunları söyledi: “Gazze’ye borcumuz var. Artık Gazze İslam dünyasının ortak sorumluluğundadır. Tüm dünyadaki Müslümanlar birleşerek Gazze’yi ayağa kaldırmak için mücadele etmeli, elinden gelen her şeyi yapmalıdır. Gazze’yi siyonizmin eline bırakırsak bu İslam beldesini kendi inançlarına ve hedeflerine göre dizayn edeceklerdir. Yahudi lobisi, siyonizmin uşakları dünyada kendi varlıklarının dışında herhangi bir varlığı kabul etmeyen zihniyet şunu anlamalı ki Müslümanlar tevhidde vahdette bir araya gelebiliyor. Artık bunu göstermeliyiz. Tüm dünyanın gözüne soka soka Gazze’yi ayağa kaldırmak için bütün kurum ve kuruluşlarımızı ayağa kaldırmalıyız. Artık birlik olma vakti, İslam birliğinin kuruluşunun temellerinin atılacağını gösterme vakti. Ayağa kalkmak için, kutlu bir yürüyüş için, tekrar İslam davası üzerinde tevhidde ve vahdette birleşmek için Gazze davası vesiledir. Gazze, gelecek nesillerimize aktaracağımız kahramanlık hikâyemiz olmalıdır. Gazze’deki çocuklar verdikleri mücadelede haklı olduklarını görmelidir. Gazze hepimizin, tüm insanlığın ve öncelikle de Müslümanların ortak kırmızı çizgisi ve birleşme vesilesi olmalıdır.”
Kaynak: Yeni Akit