• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Yabancılar Osmanlı yönetimine nasıl bakıyor?

27 Ağustos 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Zaman zaman İstanbul’a ve Osmanlı’nın başka şehirlerine giden Avrupalı gezginlerin ilginç gözlemleri var…

Osmanlı devlet sistemi hakkındaki gözlemlerinden bir özet çıkardım: Sizinle de paylaşmak istiyorum…

***

* Osmanlı bir “Töre Devleti” kurmuştur. Başta Padişahlar olmak üzere, “Kanun-u Kadim”, yani “töre”, herkesi bağlar. Hiç kimsenin kudret ve kuvveti “mutlak” değildir. Özellikle padişahlar denetim altındadırlar ve kanunlarla törelere uymak zorundadırlar.

* Padişahlar savaş ve barış ilanı hakkından bile mahrumdurlar. Pek çok konuda olduğu gibi, bunun için de ulemanın onayı şarttır. (Sultan Dördüncü Mehmed, Macaristan savaşını erteleyememiştir)

* Osmanlı Devleti, insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştür. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun garsonlarıdır!

* Yükselme devrinde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri yoktur, ama şeyhülislâmlar padişahları azletme yetkisine sahiptirler.

* Osmanlı Devletinin yapısı, pek çok yabancı düşünürün tetkik sonrası tasdikinden geçmiş olduğu üzere, bir “mutlakıyet” değil, bugünkü anlayışa yatkın, insan merkezli demokratik bir yapıdır.

* Halkın iradesi padişahın nüfuz ve kudretinden üstündür. Bu yüzden padişahlar zaman zaman kıyafet değiştirip halkın içine karışmakta, talep ve değerlendirmeleri birinci elden almaya özen göstermektedirler.

* Sultan Birinci Mahmud devri Reis-ül-Küttablarından (Dışişleri Bakanı diyebiliriz) Emârzâde Hacı Mustafa Efendi, Fransız Sefiri Marquis Villeneuve’e söyledikleri meşhurdur: “Aslına bakarsanız, Osmanlı Devleti, adı henüz konmamış bir cumhuriyettir.” 

* Osmanlı Devleti’nde, bugünkü anlamda olmasa bile, buna yakın anlamda “kuvvetler ayrılığı prensibi” mevcuttur. Padişah, idari işlerde hükümete karışamaz, tahakküm edemez. Yalnızca tavsiyelerde bulunabilir.

* Avrupa’da hiçbir insan hakkı yokken, Osmanlı’da padişahların ve diğer yöneticilerin, insan haklarına riayetleri diplomatik belgelerden anlaşılmaktadır. (Bu da zaten inanç temellidir: Çünkü insan haklarına riayetsizlik kul hakkını gözetmeme anlamına gelir)

* Kendi yaptırdığı camiin dışında hiçbir padişahın adı hiçbir binaya, şehre, esere verilmemiştir. Bu gelenek cumhuriyetten sonra oluşmuştur. 

* Halk, padişahı açıktan açığa tenkit etmek, devlet ve hükümet adamlarını alaya almak hakkına sahiptir. Vaizler vaazlarında, halk hatipleri meydanlarda tenkit hakkını kullanırken, kolluk kuvvetleri müdahale etmez. Bunun sayılamayacak kadar örneği var.

* Padişahlar yalnız Müslüman milletin değil, yönetimi altında bulunan gayrimüslimlerin de hakkını-hukukunu muhafazaya mecburdur.

* Osmanlı Devleti’nde Müslüman olmayan insanların dinlerini özgürce yaşama hakları vardır. Kimse onlara baskı yapamaz, kimse kem gözle bakamaz (Fatih’in “Amannâme”si), kimse onları aşağılayamaz ve asla kınayamaz.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23