• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Eyvah, BOP gerçekleşiyor!..

13 Aralık 2024
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Eyvah, BOP gerçekleşiyor!..

MURAT ALAN

Suriye’de 13 yıldır süren savaş, sonunda Türkiye’nin kararlı duruşu ve insani politikalarıyla sona erdi. Sadece 13 gün gibi kısa bir sürede, Suriye diktatörü Beşar Esad ve ailesi ülkeyi terk etti ve Rusya’ya kaçtı. On yıllardır bölgeyi demir yumrukla yöneten Baas rejimi tarihin tozlu sayfalarına karıştı. Bu gelişme, yalnızca Suriye halkı için değil, bölgedeki tüm topluluklar için bir dönüm noktası oldu.

Türkiye’nin, savaş boyunca üstlendiği rol, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde izlenen insani ve bölgesel politik duruş, sonuçları itibarıyla bir başarı hikâyesine dönüştü. 

Suriye’deki iç savaş boyunca Türkiye, 3,5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptı. Bu süreçte, içeride yoğun bir siyasi tartışma yaşandı. 

Özellikle ekonomik sıkıntıların, mültecilere bağlanması, işsizlik ve sağlık sistemine ilişkin asılsız iddialar üzerinden bir nefret kampanyası yürütüldü. 

Ancak bugün, tüm bu iddiaların gerçeği yansıtmadığı daha net bir şekilde anlaşılıyor.

Seçim dönemlerinde Suriyeli mülteciler üzerinden sürdürülen nefret kampanyaları, toplumda bölünmelere neden oldu. Bazı siyasi figürler, mülteciler konusunda gerçekleri çarpıtarak toplumun öfkesini körükledi. Örneğin, Zillet İttifakı paydaşlarından ZP’li Ümit Özdağ, Suriyeliler üzerinden yaptığı kışkırtıcı açıklamalar ve çektirilen kurgu videolarla, 2050 yılında Türkiye’nin demografik yapısının tamamen değişeceği ve Türk halkının mülteci konumuna düşeceği gibi iddialarda bulunmuştu. 

Bu ve benzeri manipülasyonlar, mültecilere yönelik taşkınlıklara, araçların ve evlerin taşlanmasına kadar varan olaylara zemin hazırladı.

Ne var ki Suriye’deki savaşın sona ermesiyle birlikte, Türkiye’de misafir edilen Suriyeliler, onurlu bir şekilde evlerine dönmeye başladı. Geçmişte mültecilere nefret kusanların, şimdi Suriyeliler giderse ticaretin zayıflayacağını ve birçok iş kolunda sorun yaşanacağını öne sürmesi ise büyük bir çelişkiyi ve o dönem yürüttükleri kirli algıyı da gözler önüne seriyor. 

Daha önce mültecilerle ilgili dile getirilen birçok iddianın doğru olmadığı artık netleşiyor.

 Örneğin: 

•Ekonomi Üzerindeki Yük: Suriyelilerin ekonomiyi kötüye götürdüğü iddiası bir şehir efsanesi olarak kaldı. Bugün, Suriyelilerin iş gücüne yaptığı katkılar tartışmasız bir gerçek.

•Demografik Tehdit: Suriyelilerin Türkiye’yi Araplaştıracağı iddiası da çökmüş durumda. Evlerine dönen Suriyeliler arasında Türkçe bilenlerin oranının ne kadar yüksek olduğu, bu iddianın gerçek dışı olduğunu kanıtlıyor.

Bugün Halep Kalesi’nde Türk bayrağı dalgalanıyor, Şam’da ve Halep’te Türk Lirası kullanılıyor. Yolda çevrilen her beş kişiden ikisinin Türkçe konuşması, Türk halkının Suriyeli mültecilere yalnızca kapılarını değil, dillerini ve kültürlerini de açtığını gösteriyor. 

Suriyeliler, Türkiye ve Arap toplumları arasında Osmanlı sonrasında Batılıların propagandasıyla zedelenen bağları yeniden inşa ediyor.

Türkiye, artık bölgesinde “ağabey ülke” konumuna yükselmiş durumda. Erdoğan öncesi dönemde, Batı’nın politikalarına bağımlı bir ülke olarak görülen Türkiye, bugün kendi politikalarını belirleyen, bölge halklarıyla kardeşlik bağlarını pekiştiren bir lider devlet olarak konumlanıyor. Bu tarihi dönemde, Türkiye’nin insani politikalarının ne kadar isabetli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.

Suriye’deki savaşın sona ermesiyle birlikte, Türkiye’nin bölge için sadece bir güvenlik unsuru değil, aynı zamanda bir umut kaynağı olduğu tescillendi. Savaş boyunca yürütülen nefret kampanyaları ve çarpıtılmış iddialar, tarihin ışığında yerle bir oldu. Suriyeli mülteciler, onurlu bir şekilde ülkelerine dönerek kendi geleceklerini inşa ediyor. Türkiye ise bölgesel bir güç olarak, sadece Suriye’nin değil, tüm İslam coğrafyasının istikrarı ve kalkınması için çalışmaya devam ediyor.

Geçmişte yapılan eleştiriler birer ibret vesikası olarak önümüzde duruyor. Ancak geleceğe dair umutlarımız, dostluk ve kardeşlik bağlarının yeniden kurulmasıyla daha da güçleniyor. 

Türkiye liderliği ve vizyonuyla, bu sürecin mimarı olarak tarihe geçiyor.

BOP, BOP diye zıplayanların da tezleri bir bir çöküyor..

Büyük Ortadoğu Projesi adıyla bölgeye dayatılan yeni haritayı yeniden ve kendi istediği şekilde çiziyor.

Evet, Türkiye’nin BOP süreci işliyor ama Büyük Ortadoğu Projesi olarak değil, Büyük Osmanlı Projesi olarak işliyor.

Osmanlının oluşturduğu huzur ve kardeşlik ortamını, “nerede kalmıştık” diyen Türkiye Cumhuriyetinin devraldığı görülüyor. 

Önceki gece Ankara’da gerçekleşen Etiyopya-Somali uzlaşısı da bu rolün bir parçası..

Türkiye, batılı ülkelerin savaştırmak istediği iki Afrika ülkesini bir masanın etrafında toplayıp sessiz sedasız barıştırdı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ekibinin yürüttüğü sessiz diplomasiye Başkan Erdoğan’ın mührüyle damga vurulmuş oldu. 

BOP’çular ve işbirlikçi ortakları yerli BAAS’cılar da ağızları açık izliyor. Tıpkı ABD ve yoldaşları gibi!..

İzlemeye de devam edecekler..

Selametle..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Haci

"Hele şu toz duman bir dağılsın, Bindiğin at mı eşek mi anlarsın.” O zaman Erbakan hocaya da bir rahmet salarsın ama çok geç olmuş olur.

MUZAFFER..

MÜSLÜMAN İÇİN ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUM ALLAH C.C RAZI OLSUN HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA SAV HÜRMETİNE SAĞLIK UZUN ÖMÜR VERSİN İNŞALLAH SAYIN CUMHURBAŞKANIM RECEP TAYYİP ERDOĞAN VE HÜKUMETINE TEŞEKKÜR EDİYORUM ALLAH C.C YAR VE YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH AMİN........VATAN SEVGİSİ MAYA GİBİDİR SÜTÜ BOZUK OLANDA TUTMAZ........PROJE ELEMANLARI OLDUĞUNUN İSPATLAMIŞ LARDIR.....VATAN HAİNİ LERİ ........
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23