• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Millet ve memleket meselesi

04 Ocak 2017
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]

Yılın son günü, Bosna-Hersek’ten gelen misafirlerimize, İstanbul’u gezdirdik. Akşamın geceye döndüğü saatlerde, Rumeli Hisarı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na uzanan sahil yolundaydık.

Soğuk ve yağışlı havaya aldırış etmeyen, güzide emniyet mensuplarımız da oradaydılar. Biz arabada bile üşürken, onlar huzur nöbetindeydiler.

Denizde kum, yiğitte hasım tükenmez. Birkaç saat sonra alçak terör saldırısının haberini aldık. 

Ülkelerin ihracat listelerinde genellikle tarım ürünleri, sanayi ürünleri ya da petrol yer alır. Suriye’nin tek ihraç kalemi ise terör. Daha doğrusu Suriye, Batının bölge halklarına yönelik, terör ihracatının en önemli limanlarından biri haline getirildi.

Sadi Şirazi “İnsan inciten kişiden daha bahtsız kimse yoktur” diyor. Daha ne desin? 

Muhterem validemin, evlatlarına verdiği baş öğüt şu olmuştur: İyilikten iyi, kötülükten kötü bir şey yoktur. Haksız mı?

İyiliğin başı, kötülüğün sonu yoktur. Kötülüğün en büyük zararı yine kendisinedir.

Milletimiz ve memleketimiz, defalarca zorlu dönemlerden geçmiştir. Ne var ki şimdi durum biraz daha farklı. Bu sefer daha örgütlü, daha sistemli ve daha tehlikeli bir kötülükle karşı karşıyayız. Örgütlerin yanı sıra, devletlerin, yabancı servislerin ve yerel işbirlikçilerin terörüyle muhatabız. 

Hiç görülmemiş fenalıklarla mücadele ediyoruz. Kötülük yöntemleri yeni olsa da nihai hedefleri eski. Yüz yıl önce dertleri neyse; bugün de aynısı. Şu kişiyi ya da bu grubu değil, topyekûn Türkiye’yi ortadan kaldırmak istiyorlar. 

Acılar ve kayıplar, insanları yaklaştırır. Safları sıklaştırır. Küskünlük ve husumetleri rafa kaldırır. Toplumsal birliği ve berberliği tesis eder. Böyle biliyoruz. Bugünlerdeki her ölüm ayrılıkları derinleştiriyor. Nefreti pekiştiriyor.

Suni depremlerle, fay hatlarımızı tetiklemeye çalışıyorlar. Yeni bir kırılmanın daha eşiğindeyiz. Millet hayatımız tehdit ve tahrik altında. Hal böyleyken, ayrılıktan kaçınmalıyız. Kardeşlik ahlâkını ve dostluk hukukunu kuvvetlendirmeliyiz. Eksiltmek yerine çoğaltmalı; kaybetmek yerine kazanmalıyız.

Kul kusursuz olmaz. Kusur ararsak, bir başımıza kalırız. Aynanın karşısında, onsuz bile kalabiliriz.

Derdi düşmanlık olanın bahanesi çok olur. Bugünlerde daha çok. Kinden, nefretten, hasetten ve fitneden beslenenler; kimi zaman milli, kimi zaman dini değerlere saldırıyorlar. Eğriye (harama) eğri; doğruya (helale) doğru demeyelim istiyorlar.

Maksat belli: Bu aziz vatana ve onun kıymetli evlatlarına, bir kez daha diz çöktürmek istiyorlar.

Çok şükür… Yıllar sonra yeniden oyuna gelmiyor, oyunları bozuyoruz. Tüm dünyaya da şu çağrıyı yapıyoruz: Oyuna gelmeyin, oyunu bozun. 

“Zor oyunu bozar” derler. Desinler. Mühim olan çokluk (kuvvet) değildir. Oyunu, birlik bozar. Birlik, bizi dirlikte tutar.

Milletimiz, bugüne kadar birçok oyunu bozmuştur. Bu kumpası da boşa çıkaracaktır. 

Bedeli ne olursa olsun, millet hayatında ısrarcı olmalıyız.

Millet hayatında birlik ve dirlik vardır. 

Millet hayatında irfan, basiret ve feraset vardır. 

Millet hayatında umut, dirayet ve metanet vardır.

Fethi Gemuhluoğlu unutulanı hatırlatıyor: “İnsan gönülden ibarettir.” Gönül gönüle vermek zorundayız. Birbirimizin kurdu olmaktan vazgeçip, güven yurdu olmak zorundayız. Hep birlikte ve kardeşçe yaşamak zorundayız. 

Gidecek başka bir yerimiz yok. Başka Türkiye yok.

Farkındayız. İşimiz kolay değil. Derdimiz büyük ama Allah, derdimizden daha büyüktür. Bir de şu var: İnsan plan yapar, Allah karar verir. 

Hiçbir karanlık sonsuza kadar sürmez. Düşmanlar ve hainler gelip geçer, millet ve memleket bâki kalır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23