• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Kur’an’a Tekmenin Asıl Sorumluları Kim?

10 Haziran 2022
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Antalya’da bir okulda, bir müslüman öğrenci tarafından Kur’an-ı Kerim tekmelendi. Bu çok sarsıcı eğitim sistemi olayına ciddiyetle yaklaşılması gerekiyor. 

Muhalefetin yaptığı kolaycılık. “Bu çocukları siz yetiştirdiniz.” diyorlar. Hepimiz Kemalist müfredatın asimilasyon çarklarından geçtik okurken. Kemalist eğitim sistemi Kur’an’a, dine saygılı bireyler yetiştirdi de bizim mi haberimiz yok? Hayır! Kemalist propagandanın sadece okulda değil, her yerde, dini ve onun sembollerini bir öcü gibi, bir virüs gibi lanse ettiğini, tahkir ettiğini bizzat yaşadık, gördük.  

Dolayısıyla asıl tekmeyi atanın, Batı hegemonyasının Türkiye şefliği gibi çalışan Kemalist ideoloji olduğunu söylemek yanlış olmaz. 

Bugün eğitim sistemi dediğimiz şeyin beynini hala Kemalizm’in dogmaları oluşturuyor. Kemalizmin eğitim sistemi üzerindeki etkinliğinin kırılmaması da bu iktidarın en büyük, en hayati yanlışıdır. 

20 yıl sonra bile hala okul tarih kitaplarında Osmanlılar kötü, İngilizler iyi. Hala Batı’nın tüm  değerleri iyi, bu toprakların tüm değerleri kötü!!! 

İkinci büyük yanlış, okullarda disiplinin, öğretmen otoritesinin zedelenmesidir. Terbiyenin hafife alındığı bir eğitim sistemi her şeye karşı saygısız ve laubali insanlar yetiştirir. Bunlar geri dönülmez yanlışlardır. Hayatta en hakiki mürşidin ilim olduğunu varsaydığınızda, ahlakı ıskalarsınız. Bilginin ahlaktan üstün tutulduğu bir eğitim sistemi diplomalı canavarlar yetiştirmekten başka bir işe yaramaz. O canavarlar yarın yeni bir atom bombası yapıp milyonlarca insanı gözünü kırpmadan yok edebilir. Sizi bilmem ama Kur’an’a tekme atabilecek kadar temel insanlık değerlerinden yoksun bir hukukçunun bana vekalet etmesini istemem!      

Meşhur Alman Filozofu İ. Kant’ın eğitim ile ilgili ne dediğini hatırlayalım: “Talim terbiyenin ihmali eğitimin ihmalinden daha büyük bir kötülüktür. Çünkü bu sonuncusu, daha sonra, hayat içerisinde telafi edilebilir, fakat  serkeşlik (kanun kural tanımazlık) giderilemez ve talim terbiyede yapılan yanlışlıklar hiçbir zaman telafi edilemez.”

Eğitim açığını telafi edebilirsiniz ama terbiye açığını edemezsiniz diyor, ne kadar doğru!

Terbiyenin diğer ucundaki aileler de tekmenin baş sorumlularından. Çocuk yetiştirme konusundaki ananemiz, geleneksel terbiyemiz ebeveynler eliyle yıkıldı maalesef. Kutsal şeylere saygıya, büyüğe hürmete, küçüğe şefkate ve ciddiyete dayalı terbiye anlayışımız yok edildi. Aileler, her istediğine sahip olan, ebeveynleri başta olmak üzere herkese saygısızca davranabilen ve bu kural tanımaz davranışları onaylanan çocuklar yetiştiriyorlar. 

Bu çocuklar da, bu gidişle önce kendilerini sonra anne babalarını, sonra da bütün toplumu ateşe verecekler… Bu üç başlık altındaki problemli yaklaşımlar tadil edilmeden, sadece çocuklara verilecek cezalarla bu saygısızlıkların önünün alınacağına inanmıyorum.  

        Nerede Ünlüler, Sanatçılar?

Olur olmaz her şeyle ilgili paylaşım yapan ünlüler var. Bazen ağaç, bazen hayvan, bazen karpuz için bile ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Dikkat ederseniz Kur’an tekmelenme hadisesi gibi bir şey hiç yaşanmamış gibi sessizlik içindeler. Kimi kast ediyorum: Tarkan, Şahan Gökbakar, Gökhan Özoğuz, Fazıl Say vb…

Tabi ki atılmamalı ama; farzı misal, o tekme Nutuk’a, bir LGBT’liye, alkol alan birine, kadına ya da bir köpeğe bile atılsaydı yine ard arda paylaşımları patlatır, duyar kasarlardı. 

Burada şu açık gerçeği görmek gerekiyor. Benim şahsen bu ünlü sınıfıyla ilgili tespitim nettir ve değişmez. Bunların, bu toprakların asli değerleriyle bağlantıları olmamasını bırakın, o değerlere düşman olduklarına inanıyorum. LGBT hangi insanların ortak değeri ise onlara baya dostlar; Kur’an hangi insanların ortak değeri ise onlara düşmanlar. “Saygı duyuyoruz” falan gibi şeyleri geçin… Sadece Kur’an-a değil, İncil’e, Tevrat’a da, ya da o dinlerin kutsallarına da kimse bu muameleyi yapamaz. Biz buna itiraz ederiz, gücümüz yetiyorsa engel olmaya çalışırız. İnancımız bize bu ödevi verir. 

Fakat bu arkadaşlar bir mezar taşı kadar sessizleşiyorlar dini meselelerde. Hatta ne kadar sessizleşirlerse nerede durduklarını takipçilerine o kadar ispat etmiş oluyorlar. O halde onları takip edenler uyanık olmak durumundalar. Sessizlikle işlenen suçlara ortak olacaklar mı, olmayacaklar mı?    

 

    Vergimizden Heykel de Yapılmasın, Kabul mü? 

 Şeriata karşı olduğunu dürüstçe ifade eden tiyatrocu Orhan Aydın, “ Camilerin her türlü giderleri ibadet edenler tarafından ödensin” diyor. Camiyi kim kullanıyorsa giderleri o karşılasın, tarzındaki bu mantık başka şeylerde de kullanılıyor. 

“Geçmediğin köprünün parasını ödüyorsun” diyen ilk Yılmaz Özdil’di galiba. Sanki sadece kullandıkları kamu hizmetlerinin parasını ödüyorlarmış gibi. Sonra bu saçma sapan tekerleme siyasiler başta olmak üzere bütün muhalefetin ağzına sakız oldu. “Geçmediğin yolun parasını ödüyorsun, tedavi olmadığın hastanenin…” vs. 

Başka nasıl olacaktı acaba? Vatandaş sadece hizmet aldığı yer için mi vergi ödeyecekti? Bu nasıl bir mantık! Mesela, bizim Bayburt’un Demirözü ilçesinde bir sağlık ocağı var. Muhtemelen oraya hiç gitmeyeceksiniz, ama parasını siz ödüyorsunuz. Ödeyeceksiniz de zaten. Toplum dediğimiz büyük ortaklık mekanizması böyle çalışır. Bu adamlar toplum olmanın en temel gerçeklerinden bile habersizler! 

Camilerin imarı cemaate ait olduğu gibi ısınma ve soğutma giderlerini cemaat karşılıyor hamdolsun. Sadece aydınlatma giderleri devlete ait. Fakat Orhan Aydın’ın söylediği gibi olması durumunda ne olacağını düşünelim. Ne diyordu: “Camiyi ben kullanmıyorum, kim kullanıyorsa giderleri o karşılasın.” 

O mantıkla cemaatten biri de der ki: “Ben de destek aldığın tiyatroyu kullanmıyorum. Tiyatronun giderlerini de kim izlemeye gidiyorsa o karşılasın.” 

Diğeri der ki: “Bende sağlık hizmeti almıyorum.” Ordu’da ki o yeni yapılan muazzam tünelden hiç geçmemiş olan, “Ben niye o tünelin parasını ödeyecekmişim?” der…

Biri de diyebilir ki: “Devlet  benim gibi bir müslümanın vergisiyle 400 kilisenin elektrik faturasını ödemesin!”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

Camiye gidenden ücret al bakalım camide insan bulabiliyormusun...? Bu ülkede müslümanlık bu kadar işte.....

MUSTAFA

Ehem veya mühim olmadığı halde sırf o ilin vekilinin hatırı için yapılan bazı abuk-sabuk hizmetler hariç herhangi bir yörenin ihtiyacı için yapılan bir hizmete "kullanan ödesin" diyeni vatandaşlıktan çıkarıp sınırdışı etmek lazım,cehennem olsun gitsin nerede kiminle yaşarsa yaşasın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23