• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Dünü ve Bugünüyle Eğitim Meselemiz!

16 Eylül 2022
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

         Yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1.2 milyon öğretmen yeni bir eğitim dönemine başladı. Zorunlu eğitime ve onun olduğu söylenilen faydalarına inanmayan ve herkesin “eğitim” almasına karşı olan biri olarak 18 milyon insanı eğitmeye çalışmak bana hep bir çılgınlık gibi göründü.

         Bakın, yüzlerce milyon ders kitabının yanında 136 milyon yardımcı kaynak kitabı ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırmış bakanlık. 136 milyon… Okullarda 60 bin temizlik elemanı görevlendirilmiş. Eğitim yılı hazırlıkları kapsamında tüm okullara toplam 3,1 milyar liralık bütçe gönderilmiş.

         Eğitime bugün ayrılan enerji ve kaynağın Cumhuriyet tarihi boyunca başka hiç bir hükümet tarafından ayrıldığını düşünmüyorum.  

         Mesela bir örnek, 2002 yılında 4-5 yaştaki okullaşma oranı %11’iken, 2022 itibariyle %92'ye çıkmış.

         İsterseniz okul ve derslik sayısı olarak bakın, isterseniz öğretmen ve ödenek olarak… Her kalemde ciddi bir artış, imkanlarda ciddi bir genişleme söz konusu.

         2022 Bütçesinden Milli Eğitim’e ayrılan pay 15,7 imiş. Bu gerçekten çok yüksek bir oran. Fikir vermesi açısından bir başka veriyi sizlerle paylaşayım.  

         “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” diye yeri göğü inlettikleri dönemde oranlar bunun çok çok altındaydı.

         Maliye Bakanlığının Bütçe Gelir Gerçekleştirmeleri adlı çalışmasına göre 1924 yılında Maarif Vekaletinin bütçe içindeki payı % 4,4’müş. 1926’da 3,6’ya; 1927’de 2,8’e; 1928’de 2,6’ya kadar düşmüş bu oran. (“O yıllarda Amerika kaynaklı ‘Büyük Buhran’ yaşanıyordu” denemez çünkü o 1929’da çıkacak ve etkileri 1930’da ancak dünya da hissedilmeye başlanacak.)

         “Altın çağ” gibi bir mitosa dönüşen Cumhuriyetin onuncu yılında bile bütçeden alınan oran 3,2 seviyesindeymiş. Kemalistlerin deyimiyle “Ekonomik mucize yaratılan” ilk 15 yılın sonunda, yani 1938’de, ancak 4,7 olmuş.

         İki oranı yan yana koyalım ve düşünelim. 1938’de 4,7; 2022’de 15,7… Şayet Kemalistlerin söylediği gibi, eğitim yaygın olmadığı için Osmanlı suçluysa ve Cumhuriyet Anadoludaki çocuklara eğitim fırsatı sunduğu için göklere çıkarılıyorsa, şu halde Erdoğan hükümetlerinin eğitime aslan payını veren ve tüm Anadoluyu kuşatan eğitim politikası da takdir edilmeli Kemalistler tarafından!           

         En başta söylediğim üzere benim düşünceme göre bütün bu büyük organizasyon ancak ne öğretildiğine ve verilen eğitimin niteliğine bakılarak iyi ya da kötü olarak değerlendirilebilir.

         Okuma yazma bilmeniz değil, ne okuduğunuz önemlidir. Mesela, bu toplumun %85’i okuma yazma biliyor, 10 milyondan fazla üniversite mezunu var. Peki Türkiye’de şöyle çeyrek milyon tirajı olan bir düşünce dergisi var mı acaba? Yok elbette. Sıradan bir dergi bile yok aynı tirajlara ulaşan. Bırakın yüz binleri, yirmi bin satan düşünce dergisi bile bir elin parmaklarını zor geçer. Bu da on milyonun kaçta kaçıdır siz hesap edin.

         Durmuş Hocaoğlu gibi Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli düşünce adamlarından birinin baş eseri “Laisizm’den Milli Sekülerizm’e” kitabı son yedi yılda sadece bir baskı (bin adet) yapabilmiş. Kitabı basan vakıf yetkilileri, baskının yarısını da öğrencilere kitabı hediye ederek eritmişler. Türkiye’nin en kritik, en hayati meselelerini, literatüre hakim, sistemli bir metodolojiyle inceleyen bir kitabın Türkiye’deki yüksek öğrenim görmüş, yani “aydın-medeni” kabul edilen, on milyondan fazla insan için hiçbir anlamı yok demek ki! Böyle bir adamın Türkiye’de yaşamış olduğundan bile haberleri olmayabilir! 

         ****

         Eğitim sistemimiz devlet ve milletin karşılıklı olarak birbirini kandırdığı bir alan. Bu kandırmacaya son vermek elzem. Kemalistlerin kendilerini haklı çıkarmak için öne sürdükleri gibi “ilerleme” denilen şey okullaşmanın artmasıyla oluyorsa, bugünkü muazzam tablo ortada! Artık toplumun % 85’i okur yazar, her yerde okullar, üniversiteler var. Şu hesapla memleket olarak aydınlanmış olmamız gerekirdi. Fakat tam aksi, okullaşma arttıkça cehalet, tüketim kültürü, zevkperestlik, bencillik, görgüsüzlük artıyor, artacak da… Demek ki Kemalistlerin bu tezi mantık dışı!

         Türkiye’de modern eğitim en başından, Durmuş Hoca’nın ifadesiyle dikey değil, yatay yönlü dizayn edildi. Yani kişisel aydınlanma gibi bir hedef hiçbir zaman olmadı. Resmi ideolojinin tüm öğrencilere nüfuz etmesini sağlamak için olabildiği kadar yaygınlaşması gerektiğini öne süren totaliter bir bakış açısı esas alındı. Toplum tektipleştirildi. Nihayetinde aynı ezberlerle konuşan, aynı şeyleri düşünen büyük bir “ortalama” oluşturuldu. Bugünkü hükümet benzer bir yaklaşımı sürdürüyor maalesef.

         Cumhuriyet dönemindeki eğitim hamlesi olarak göklere çıkarılan icraatların da bugünkü muazzam kaynakların seferber edildiği eğitim sisteminin de bu anlamda, ciddi bir değeri yok benim gözümde. İkisi de insan kalitesiyle, medeni olmakla, kişisel aydınlanmayla ilgili olumlu bir şey söylemiyor bana.

         Kimse “Osmanlı’da okur yazarlık şu kadardı, Cumhuriyet  onu buralara çıkardı” gibi manasız çıkarımlarla kendine bir başarı hikayesi yazmaya kalkmasın. Okuma yazma bilmek de, bir okula gidiyor olmak da, okullaşmanın yaygınlık miktarı da kendi başına bir ölçü değil. Okullaşmayı, okur yazarlığı yegane gelişmişlik ölçüsü olarak gören eğitim sistemiyle ancak  festival ve konserlerdeki kalabalığı artırır; Starbucks, Iphone, McDonald’s kuyruğunu uzatır ve güzellik merkezlerinin müşterilerini çoğaltırsınız. Bir de klişelerle, sloganlarla konuşan Tunç Soyer gibi idarecileriniz, Şahan gibi ünlüleriniz olur.   

         Müfredatta değişiklik zaruri. Hala bağnaz ideolojinin hakim olduğu bir müfredatla Türkiye hiçbir sorununu çözemeyeceği gibi var olan sorunlarını daha da büyütür. Bu da sorunları içinde çıkılamaz, çözülemez hale getirir. Müfredata el atmak için çok geç kalındı. Daha fazla zaman kaybedilmeden müfredat yeni baştan, bambaşka bir bakış açısıyla ele alınmalı.  

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Kizlarin okumasi gunahtir

Filhak̆îka, Müslüman Osmanlı Devleti’nin yıkılmasında muharref bir İsl̃âm telâk̆k̆îsinin ve muhtelif dâhilî ve hâricî âmillerin têsîri bulunmakla berâber, (ne kadar şâyân-ı teessüftür ki) büyük bir nankörlükle onu tahrîb eden başlıca yabancı (İslâm dışı) unsur onlardı. İplerini ellerinde tuttukları Masonluk ile İttihâd ve Terak̆k̆î denilen tedhîşçi fesâd şebekesiyle Cennetmek̃ân Abdülhamîd Han’ı ve onun şahsında Müslümanlığı devirip İttihâdcı Diktatörlüğü kurmaları, Balkan fâciasına ve Yunan, Bulgar, Sırb elleriyle icrâ edilen “Türk jenosidi”ne zemîn hazırlamaları, Türkiye’yi 1. Cihân Harbine sokmaları, Harb boyunca da mütemâdiyen bozgunculuk yapmaları, Çanakkale, Filistin Cephelerinde askerleriyle, câsuslarıyle bilfiil karşımıza dikilmeleri, Osmanlı toprakları üzerinde “İsrâil” denilen, zulümde Nazi Almanya’sı, Bolşevik Rusya’sı, Mao Çin’i ve mümâsilleriyle yarışan jenosidci bir tedhîş Devleti kurmaları, bir Kemalist İhtil̃âl̃iyle Türk milletini kendine düşmân hâline getirmeleri, 19. asrın ikinci yarısından beri, her fırsatta, münâfıkça veyâ açıkça İsl̃âma hücûm etmeleri, durmadan sap ile samanı birbirine karıştırarak “İrticâ” yaftası altında hak̆îk̆î (Kur’ânî) Müslümanlığı da gözden düşürmiye çalışmaları, Müslümanları Dînlerinden (ve dîğer insanları Müslümanlıktan) nefret ettirmek için biteviye yeni tertîbler peşinde koşmaları, (1982’de Oded Yinon’un kaleminden ifâde edilen “80’li Senelerde İsrâil’in Stratejisi”ne muvâfık olarak) bütün Orta-Doğu’yu yangın yerine çevirmeleri (Yasa 2015: 446-454), PKK, IŞİD ve mümâsili tedhîşçi teşkîl̃âtlarıyle Türkiye’yi de aynı fel̃âketlere sürüklemek için durmadan yeni oyunlar sahneye koymaları gibi vâkıalar meydandayken hâl̃â sadâkatten dem vurabilmeleri, üstüne üstlük mağdûriyet iddiâsında bulunabilmeleri ancak Müslümanların inanılmaz mik̆yâstaki gaflet ve sâflıkları sebebiyle mümkün olsa gerekdir…

yasemin

Çok şükür, Eğitimde yüz yıl düşünülse akla gelmiyecek, KUR'AN AZİMÜŞŞANOkul sıralarında İslâm düşmanı chpkklılara, hdpkklılara medeniyet kitabı okutacağıkitapta Türkler İslamiyet'i kabul ettikten sonra savaşçlığını kaybettiklerini yazan meral akşener evet ermeni merale rağmen hani dedesi Türk mühimmatlarını ermeni çetelerine gösterip balkanlara sürülen
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23