• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Ak Parti Restorasyon dönemine hazır mı?

27 Haziran 2018
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Türkiye savaşa gider gibi bir seçime gitti.

Sosyal medyanın dolduruşuna gelerek seçimden sürpriz bir sonuç bekleme gafletine düşen muhalefet, 13. kez çok ağır bir mağlubiyet yaşadı. Milliyetçi-muhafazakar yükselen orta sınıf,  Türkiye gerçekliğinden kopuk Kemalist orta sınıfa ve onun bölücü müttefiklerine karşı hatırı sayılır bir başarı kazanarak yakın geleceğin belirleyici sınıfı olduğunu tekrar ortaya koydu.

Muharrem İnce’nin yaptığı “Adam kazandı!” yorumuysa, her seçimden sonra yenilgisine bin bir mazeret üreten, çamura yatan muhalefetin en net, en açık yürekli, en dikkate değer seçim değerlendirmesi olarak kayda geçti.

“Bidon kafa” dan “Adam kazandı” ya gelmeleri, on yıldan uzun sürdü…

SEÇİMİN ASIL GÜNDEMİ NEYDİ?

Sandık sonuçlarının asıl belirleyici öğesi kuşkusuz terörle mücadeleydi.

Hükümetin uzun süredir yürüttüğü Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı gibi geniş çaplı sınır ötesi harekatlar seçimin psikolojisini doğrudan etkiledi. Sezon başından beri bir biri ardınca yayımlanan militarist diziler terörle mücadele sürecinin ekranlardaki iz düşümü olmuştu zaten. Bütün bu siyasal, sosyolojik bileşenler milliyetçi oyların ciddi anlamda yükselmesine neden oldu.

Terörle mücadelenin böyle bir seçim sonucundan sonra çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde sürdürüleceğini söylemek kehanet olmayacaktır. Denilebilir ki, önümüzdeki yirmi yılın en önemli gündemi, ulusal güvenlik olacaktır. İç ve dış siyaset buna göre dizayn edilecektir. Bu da, hem Ak Parti’ye hem de MHP’ye milliyetçi muhafazakar tabanın tahkim edilmesi görevini yükleyecektir.

AK PARTİ NASIL BİR İMTİHAN VERDİ?

Öncelikle, ortada kesin bir siyasal zafer var.

Ancak bu zafer, teşkilatlara değil, tartışmasız bir biçimde Erdoğan markasının siyasette sahip olduğu krediye ait.  

Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürel gerçeklik, iç ve dış çatışma alanları, Erdoğan liderliğinin tek makul seçenek olduğunu bir kez daha ortaya koydu ve Anadolu oyları bu liderliğin altında buluştu.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan partisi ile kendisi arasında bir ayrım yapılmasından hoşnut değilse de vatandaşın bu ayrımı net bir şekilde yaptığı ve Ak Parti’ye belli gerekçelerle kısmi bir şerh koyduğunu söylemek mümkün. Oy oranının 7 Haziran’ı andırması bunun bir göstergesi. Bunda uzunca bir süredir bürokraside ve yerel yönetimlerde sergilenen performansın, üsttenci dilin, yanlış uygulamaların, kamu kaynaklarını ölçüsüz kullanmanın ve göstermelik yapılan kimi işlerin payı var.

Balkon konuşması mesajın alındığına dönük söylemlerle doluydu.

Yenilenme için bundan daha elverişli bir zaman olamaz.

Ak Parti’nin en büyük rakibi  muhalefet değil, bizzat Ak Parti’nin kendisi. Teşkilatlar Erdoğan’ın başarısıyla körleşirlerse, ilk seçimde aynı başarının kurbanı haline gelmeleri işten bile olmaz. 

SEÇİMLERİN ASIL KAYBEDENİ…

Türkiye gündemini sosyal medyadan ibaret kabul edenler, oradan aldıkları elektrik ile siyasetlerine yön vermeye çalışanlar bunun ne kadar büyük bir yanılgı olduğunu bir kez daha gördüler. Sosyal medyada kıyametler koparılıyordu. Ekşi sözlük cephesinde kutlama hazırlıkları konuşuluyordu. Muhalefetin adaylarına propaganda tüyoları veriliyordu. İktidar, en insafsız yorumlarla, hakaretlerle, küfürlerle anılıyordu…

Fakat dijital statüko çöktü.

Sosyal medya vesayeti kırıldı.

Hesaplar boşa çıktı.

Seçimlerin asıl kaybedeni sosyal medya oldu.

RESTORASYON DÖNEMİ

Buraya kadar sıraladığımız değerlendirmelerin asıl meseleler yanında çok da önemi yok…

Evet zafer kazanıldı.

Ancak uzun süredir yazıp çizmeye çalıştığımız köklü sorunlarımız olduğu gibi duruyor…

Bir sorunlar yumağına dönen eğitim sistemimiz ve kültür meselemiz, en acil gündemimiz

Ülke bir yandan imar oluyor evet ama diğer yandan da toplum geleneksel görünümünü, milli ve dini hüviyetinden koparak modern değerlerle kuşanıyor. Dönüşüm toplumsal travmalar yaratıyor. Toplumu sınıflara ayıran bir getto mimarisi, manayı öldüren bir beton ormanı şehirlerimizi kaplıyor. Televizyon, internet ve popüler kültür üçlüsüyle iflah olmaz bir tüketim toplumu oluşturuluyor. Bu süreç aile kurumunu, toplumsal değerleri aşındırıyor. Gençlik adım adım bağımlılıkların esiri haline getiriliyor.

Üniversiteler içkili eğlencelerin rahatlıkla düzenlendiği sefahat mekanlarına dönüşüyor.  

Tecavüz, taciz gibi suçlarda patlama yaşanıyor. 

Hayvanlara ve çocuklara karşı akıl almaz suçlar işleniyor…

Bu sorunlara kalıcı ve derinlemesine çözümler üretilmediği, nitelikli insan yetiştirmeye ağırlık verilmediği takdirde güçlü Türkiye’yi kurmak hayal görünüyor. 

Şayet bir restorasyon süreci olacaksa, adalet sistemi ve bürokrasi ile ilgili de kapsayıcı reformların acilen gündeme gelmesi gerekiyor.

Şayet bir restorasyon süreci olacaksa, Ak Parti kadrolarının buna göre şekillendirilmesi icap ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’yi dünyanın en büyük on ekonomisinden biri yapma hedefi elbette çok önemli, ama eksik… Bence bu hedef: “Türkiye’yi dünyanın en güvenilir, en adil ve gelir dağılımın eşit olduğu ülkelerinden biri yapma” gayesiyle tamamlanmalı…

Ekonomiyi büyütmek kadar toplumun ıslahı için gerekli tedbirlerin alınmasına da ihtiyaç var.

Yeni bir yönetim döneminin eşiğinde olan iktidarı bu ve benzeri sorunlarla ilgili çok yoğun ve kaçınılmaz bir ajandanın beklediğini söyleyelim.

Ya biz bu problemleri halledeceğiz, ya da bu problemler bizi…

Yük, çok ağır.

Allah kolaylık ve kuvvet versin…

Seçim sonuçları da ülkemiz için hayırlara vesile olsun, inşallah…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23