• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Sezon değişti, betonlaşamadık söylemine geçtik!

18 Ağustos 2022
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Daha iki ay önce, muhalefet gazetelerinin tamamı, kentsel dönüşüm çerçevesinde İstanbul, Beyoğlu, Fetihtepe mahallesindeki gelişmeleri eleştirel olarak haberleştiriyorlardı..

Fetihtepe dediğime bakmayın.

Türkiye’nin hemen her yerindeki kentsel dönüşüm çalışmaları için, muhalif gazetelerin bakış açıları hep şu olmuştu:

“Siyasi iktidar ülkeyi betonlaştırıyor. Daha fazla betonlaşıyoruz.. Betonlaşırken, birilerine de rant aktarıyorlar.”

Sanırsınız ki, bina yapacak müteahhitlere ihtiyaçtan iki misli fazla beton ev yapmaları şartı koşuluyor, “Yarısı boş kalsın, yarısında da oturulsun. Ama fazla yapılsın ki, fazla beton harcansın. Müteahhitler fazla para kazansınlar” deniliyormuş gibi, algı oluşturuyorlardı..

Depreme dayanıksız evlerde oturan Fetihtepe mahallesindeki aileleri tahrik ediyorlar, “Çıkmayın, evinizi boşaltmayın. Kök söktürün” teşvikleri ile o insanları adeta o çürük evlerde muhtemel yaşanacak depremde can vermeleri için her fırsatı değerlendiriyorlardı..

Kentsel dönüşümün başlaması açısından son aşamaya gelinmiş, kira yardımları çıkmış, ama yine can güvenliği olmayan o evlerden çıkmayan ailelerin muhalif medyanın tahrikleri ile ısrar ettikleri kararlarından vazgeçmeleri için elektrik, doğalgaz ve suları kesilince..

Bir anne, oraya gelen gazetecilerin yaptıkları kurgu sonrasında, evin önündeki bahçede leğende oğlunu yıkıyor görüntüsü ile istismarı zirveye taşıdılar..

Sezon, kentsel dönüşüme karşı çıkma sezonu idi.

Sezon, depreme dayanıksız evlerde oturan insanlar üzerinden iktidara çakma, sezonu idi..

Sezon, “Her yer beton. Her yer beton” şaklabanlığı ile sanki bir ev yapana, bir ev de boş tutmak üzere ev yapma zorunluluğu getirilmiş de, gereksiz yere bir betonlaşma varmış görüntüsü oluşturma sezonu idi..

Dün 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü vesilesiyle..

Muhalif medya birden söylemi değiştirdi..

Düne kadar, “betonlaşıyoruz. her yer beton oluyor” diyenler..

Birden bire söylemi şöyle çevirdiler:

“17 Ağustos’un üzerinden tam 23 yıl geçti ama, hiçbir şey değişmedi!”

Yetinmiyorlar, “Deprem artık çok yakın” başlığı atıyorlar.

Profesörleri konuşturuyorlar..

Prof. Naci Görür’e, “Beklenen depremin 30 yıl içinde olma olasılığı yüzde 64 olarak açıklandı. İşin son evresine girdik” dedirtiyorlar..

Prof. Seval Sözen’e, “Dayanıklı yapı konusunda çok geç kalındı” dedirtiyorlar..

Prof. Mikdat Kadıoğlu’na, “Deprem olduğu zaman İstanbul’daki kurtarma ekiplerinin hepsi afetzede olacak” dedirtiyorlar..

Bir başka haberde de, “nüfusun yüzde 70’i dayanıksız konutta” başlığı atıyorlar..

Kimi konuşturuyorlar?

Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı’nı..

Hiç utanmıyorlar.

“Daha iki ay önce, biz ‘Fetihtepe ranta kurban ediliyor’ diyerek, insanları tahrik ediyorduk. Evlerinden çıkmamaya teşvik ediyor, onları organize ediyorduk.. Şimdi yazdıklarımıza, şikayet ettiğimiz şeye bakın” demiyorlar..

“Daha bir gün önce biz, ‘Her yer beton, her yer beton’ diye algı oluşturuyorduk. Şimdi 17 Ağustos depreminin yıldönümünde, Hazır Beton Birliği Başkanı’nın nasıl konuşturuyoruz, kendimizi nasıl inkar ediyoruz” demiyorlar..

Dün öyle..

Bugün böyle..

Sezon değişti..

Söylem de değişti..

Depremin yıldönümünde, “dayanıksız evlerde oturuyoruz” söylemine geçtiler.

Çok değil, iki gün sonra, tekrar eski söylemlerine dönecekler, “Betonlaşıyoruz. Betonlaşıyoruz” diyecekler..

Hani baksanız, kendilerinin asgarisinden bir kışlık, bir yazlık olmak üzere iki ayrı betonlaşmış evleri vardır..

Ama, gariban insanların bir sıcak evde, depreme dayanıklı bir konutta oturma hakkından mahrum etmek için, algı üzerine algı üretiyorlar..

İstanbul’un göbeğindeki bir mahallede, depreme dayanıklı ev yapılması için atılmış adımı, müteahhitlere para kazandırmak için hazırlanmış bir organizasyon gibi göstermeye kalkıyorlar..

Nasıl bir vicdansızlık bu..

Nasıl bir ahlaksızlık?..

Kendileri yeni yapılmış binalarda, depreme daha dayanıklı konutlarda oturuyorlar..

Ama gariban insanları tahrik ederek, “Sizin evinizi yıkıyorlar ki, şu müteahhite bu müteahhite para kazandırsınlar” diyerek, onları istismar ediyorlar.

Şunu deseler, can kurban..

“Şu mahalledeki kentsel dönüşüm, arsa sahiplerinin, orda oturanların haklarını yeterince korumuyor.. Şu müteahhit, aynı mahallede, planlanan kentsel dönüşümdeki hak sahiplerine verilecek dairelerden daha fazlasını taahhüt ediyor.. Bu müteahhit o kentsel dönüşümdeki yeni binaları yapsın..”

Demiyorlar.. Diyemiyorlar..

 “Betonlaşıyoruz” deyip..

Sanki uzaydan insan getirip, “Bizim ülkemizin her yerini beton yapmak istiyoruz. O betonlaşan yerler de boş kalmaması için, sizi uzaydan getirdik, buyrun buralarda oturun” diyen varmış gibi..

Mavallar eşliğinde algı oluşturuyorlar..

Bu algıları sonlandırmak için, “yalan haber cezalandırılsın”’ denildiğinde de, isyan ediyorlar: “Basın özgürlüğü kısıtlanıyor”.

Basın hür olsun, eyvallah.

Ama verdiğim somut örnekteki yalan haberlerin neresi, bir hürriyetin gereğidir?

Gariban insanları istismar etmenin neresi hürriyettir.

Onları aldatmanın, “sizin hakkınızı yiyip, müteahhitlere rant devşiriyorlar” demenin, neresi hürriyettir?

Sadece solcular değil, bu istismarı yapanlar..

Muhafzakar geçinen medyada da aynı oyunlar sergileniyor.

“Depreme hâlâ hazır değiliz: Bir 23 yıl daha yok” diye başlık atıyorlar.

“İBB Başkanı, kentsel dönüşüm için harcanması gereken 85 milyar TL’nin rant projeleriyle iç edildiğini ileri sürdü” diyerek, sırf iktidar düşmanlığı yapmak için yalanlar uyduruyorlar..

Hiç düşünmüyorlar, önceki belediye başkanları 85 milyarlık rant projeleri ile kentsel dönüşüme ayrılması gerekenleri iç ettiler ise..

CHP’li başkan üç yıldır oturduğu koltukta, 85 milyarın onda biri/yirmide biri bir hizmete imza atabildi mi?

İBB Başkanı, seçilmeden önce kentsel dönüşüm ile 100 bin konut sözü vermiş iken, başkanlık döneminin yarısını bitirdiği halde, kaç tane konut yapmıştır?

Bunu cevaplandırmak, çok zor bir şey mi?

Çıksın söylesin, “15 bin” desin. “10 bin” desin. Haydi, “5 bin” desin..

“2 bin” desin, ben ona bile razıyım..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

yasemin

ALLAH cc razı olsun Ali Bey Tespitler çok güzel de chp, chp liler ilkel yaşamayı, ilkel yaşatmayı yatırım düşmanlığıni çok iyi beceriyor yalan algıyı da çok iyi beceriyorda İnsanlar niye can güvenliklerini konforunugeleceğini çocuklarını, torunlarını düşünmüyorlar doğuda çocuk kaçırılıyorsa ses çıkarmayan batıyada sıra gelir, ALLAH cc korusun chpkklılar da AKIL tutulması mı meydana gelmiş???? NİYE

şüayıp

Konuşanlar inandırıcılığını kaybettikleri için toplumda karşılıkları yoktur
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23