Gazze, Kızıldeniz, K. Irak
Üç ayı aşkın süredir Gazze’de siviller öldürülüyor..
Bebekler, kadınlar öldürülüyor.
Hastaneler bombalanıyor..
Birleşmiş Milletler de, onun Güvenlik Konseyi de.. Bu katliamlara bir çözüm bulamadı. Seyrediyorlar.
Hatta dahası var, “Meşru müdafaa hakkı kullanılıyor” açıklaması yapıyorlar..
Husi’ler, Gazze’de sivil katliamı yapan İsrail bandıralı ticari gemilerin Kızıldeniz’den geçişleri sırasında vuracaklarını açıkladılar..
4 Aralık’ta da ilk eylemlerini gerçekleştirdiler..
Gazze’de bebeklerin ölmesine seyirci kalan BM, ticari gemilere yönelik bu eylemleri hemen görüştü ve “Gemisine saldırılan ülkelerin meşru müdafaa hakkı vardır” kararı aldı..
Anında Amerika ve İngiltere birlikte, Husi’lere saldırmaya başladı..
Gazze’de çocukların ölümüne seyirci olanlar..
“Gazze’de çocuklar niye ölüyor. Gazze’de siz çocukları öldürürseniz, biz de sizin ticaret gemilerinizi vururuz” diyen Husi’lere karşı hemen saldırıya başladılar..
Oysa..
İsrail’in, 7 Ekim eylemini gerekçe göstererek, Gazze’deki hastaneler dahil, her yeri bombalaması meşru müdafaa hakkı ise..
Gazze’de mutlaka bir Yemenli, İki Yemenli vardır ve israil bombardımanı ile öldürülmüşlerdir.. İşti o ölen Yemenliler sebebi ile, Husi’ler de meşru müdafaa hakkını kullanarak, İsrail bandıralı ticari gemileri vuruyorsa..
Buna kimin itiraz hakkı olabilir ki?
Dahasını söyleyeyim..
İsrail, hastaneyi bile vururken, “Onun altında esirler var” diyorsa..
Bunu ispat sadedinde bir delil getirmeye tenezzül etmiyorsa..
Husi’ler de.
Vurdukları ticaret gemileri için, “İsrail’in saldırılarında kullanılmak üzere silah taşıyordu” gerekçesini açıklayabilir, delil de göstermesine gerek olmaz..
Gazze’de yaşanılanlar ile, Kızıldeniz’de vurulan gemiler sonrasında ABD-İngiltere’nin derhal harekete geçerek Husi’leri vurması, tam ibretlik olaylar..
Gazze’lileri kurtarmak için kılını kıpırdatmayanlar..
Ticaret gemilerini kurtarmak için, hemen harekete geçtiler..
Not aldık.
Gazze’deki insanların, ticaret gemileri kadar değeri olmadığını not ettik..
Ve şimdi..
Maskelerin ineceği üçüncü kıyas yapabileceğimiz olay..
Amerika’nın eğitip donattığı, silah verdiği PKK-YPG, K. Irak’ta Türk askerlerini şehid ediyor.. Ardı ardına 6 şehid verdiğimiz günlerin ardından, önceki akşam da 9 şehid verdik..
Silahlar Amerikan silahları..
Vuranlar, PKK’nın-YPG’nin maşa olarak kullanılan elemanları olsa da..
İstihbaratın Amerika tarafından verildiği aşikar..
O zaman, ne yapmamız gerekiyor?
Maşalarla değil, efendi ile mücadele etmemiz gerekmiyor mu?
Askerlerimizi şehid edenlerin bulunduğu, irtibatlı olduğu, eğtimi-donatı desteği alan bölgede kim var ise, hepsine karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmamız gerekmiyor mu?
Adamlar üç tane ticaret gemileri vuruldu diye...
Ülkelerinden binlerce kilometre ötedeki alanlarda operasyon düzenliyor. Sorumlu tuttuğu ülkedeki tespit ettiği yerleri bombalıyor..
O zaman..
Türkiye de, K. Irak’ta ve Suriye’nin kuzeyindeki ABD üslerini artık hedef alması gerekmez mi?
Amerika’daki şu kuruluşa, bu kişiye değil..
Hiçbir uluslararası hukuk kuralına dayanmadan bulunulan Türkiye’nin güneyindeki o bölgedeki üslerden bahsediyorum..
O üslerden, Türkiye’nin geçici üsleri ile ilgili bilgiler YPG’ye-PKK’ya veriliyorsa..
Ki veriliyor.
Onlara silah veriliyorsa..
Ki veriliyor..
O üslerin uluslararası kurallar nezdinde bir meşruiyeti yoksa..
Ki yok..
6+6+9 şehidden sonra..
Artık gözümüz hiçbir şey görmese..
Hukuk kurallarını biz mi çiğnemiş oluruz, yoksa stratejik müttefikimiz(!) Amerika mı çiğnemiş olur?
Suriye’nin kuzeyindeki DEAŞ’ı bitirmek için (Kendileri kurdu ama, orasını es geçelim) bölgeye yerleşen Amerika.
Türkiye’ye saldıran teröristleri bitirmek için niye kılını kıpırdatmıyor..
Bırakın o teröristleri bitirmek için adım atmayı..
Biz kendimiz onu hallederiz.
Ama en azından, o teröristlere yardım etmemeliler..
Bu hainliği bile yapıyorlar, teröristlere yardım ediyorlar..
Heey.. Can Atalay için ter ter tepinen hukukçular.. Siyasetçiler. Barolar.. Sözde meslek kuruluşları.
Şu Amerika’nın iğrençliği üzerine de açıklama üzerine açıklama yapsanıza..
Amerika’nın bölgedeki üslerinin hukukdışı olduğunu ilan edip, o üslere karşı Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı kapsamında, operasyon düzenleme hak ve yetkisinin olduğunu ilan etsenize..
7 Ekim’de bir baskınla karşılaştı diye..
İsrail sivil demeden, bebek demeden, önüne geleni vuruyor.. Bu meşru müdafaa oluyor..
Gazze’de ölen Yemenliler için, Husi’lerin üç tane ticaret gemisini vurması, meşru müdafaa olmuyor..
Tam aksine, Husi’lerin ticaret gemilerini vurması üzerine, ABD’nin-İngiltere’nin Yemen’e saldırısı, meşru müdafaa oluyor..
Türkiye’nin, sınırdan geçerek saldıran teröristlere karşı K. Irak’ta kurduğu geçici üslere saldıranlara yönelik bizim operasyonlarımızda..
“Aman ha.. Amerika’nın üslerine bir zarar gelmesin” titizliği ile hareket edilmesi isteniyor.
Niye ki?
O bölgede Türkiye’nin üslerine saldırılıyor ise..
O bölgede teröristlerin hakim olmaması için bulunduğunu iddia eden Amerika, o saldırılara geçit veriyorsa. Hatta yardımcı olduğuna ilişkin iddialar var ise..
O ABD üsleri de, kendilerini güvende hissedememeliler.
Nerden inceldi ise, ilişkiler ordan kopsun..
Amerika silahı ile, Türk askeri vuruluyorsa..
Sadece tetiği çeken eller değil..
O silahı üreten, o ele veren eller de kurutulmalıdır..