Faillerin değil, mağdurların suçlandığı darbeler!

Yazıyı bir konuya hasretmemek, bana daha doğru bir usul gibi geldi..

“Şu konuya değinemedik, bu konudan bahsedemedik” hayıflanmaları ortadan kalktı.. 

Öyle ise.. Dünkü gibi birden fazla konuya girelim..

CHP Milletvekili Gamze Taşcıer 15 Temmuz darbesi üzerinden algı üretecek ya, genel başkanı gibi 15 Temmuz’u değil, FETÖ’cülerin ayaklanmasını bastırmayı darbe gibi gösterecek ya..

Sormuş, “15 Temmuz’da kaç silah kayboldu?”

Sanırsınız ki, ABD’nin PYD’ye bedava dağıttığı silah sayısınca, Türkiye’de silah kaybolmuş. “Fırsattan istifade, darbe oluyor diye, silahlar birilerine verildi” algısı üretmeye çalışıyor..

Ülkede bir darbe olmuş. Tabanca, tüfeği boşver. Adamlar devletin savaş uçağını alıp, Özel Harekat Polis Merkezini bombalayıp 44 polisimizi şehit etmişler.

CHP’li vekil Gamze Taşçıer, FETÖ’yü sormuyor..

FETÖ’cülerin darbesi sırasındaki karışıklıkta kaybolan, topu topu 16 adet silahı soruyor..

“Kaç silah kayıp? Söz konusu silahlar bulundu mu? Aramaya ilişkin inceleme tamamlandı mı? Türkiye’de kaç ruhsatlı silah kayıp?”

Bizim oralarda, “Zıkkımın peki” derler..

Bu vekilin yaptığı da o..

Kılçıklık yapmak.. Kafa karıştırarak, gerçek suçları, suçluları gizlemek..

CHP’li vekil görevini böyle yerine getiriyor..

Bunların gazeteleri Sözcü de, emekli general Ahmet Yavuz’u konuşturup, bir başka darbenin faillerini koruyup kolluyor..

Emekli Tümamiral Ahmet Yavuz’un tam ifadesi şöyle: “Bugün 28 Şubat mağdurları varsa, hapiste yatan 14 general ve yargılaması devam eden arkadaşlarımızdır!”

Vicdansıza bakın. Riyakarlığa bakın..

Rezilliğe bakın..

28 Şubat’ta, meslek lisesi mezunlarının puanları çalınmış.

Bu beyefendinin oğlu da dahil, binlerce meslek lisesi mezunu olmayan aday, hakketmedikleri halde, üniversitelerin istedikleri fakültelerine kayıt olmuşlar..

Mezun olup, haksız yere kendilerine sağlanan avantaj sayesinde edindikleri meslekleri yapmaya başlamışlar..

25 yıl önce, 20 yıl önce, 15 yıl önce meslek lisesi mezunu olup, puanı çalınanlardan hangisine, nasıl hakkını iade edeceksiniz, etmeye kalksanız, bambaşka sorunlarla karşılaşmayacak mısınız, diye..

İnsanlar mağduriyetlerinin üzerine yatmış, “Ahirette cezalarını bulsunlar” noktasına gelmişler..

Ama adam kalkmış, “28 Şubat mağdurlarının hepsi haklarını aldı. Şimdi bir tek darbe ile suçlanan generaller 28 Şubat’ın mağduru olarak cezaevinde kaldılar” diyor..

Sanki adamlar bir şey yapmamışlar. Mahkemeler bu generalleri, haksız yere cezaevine koymuşlar..

“Gerekirse silah bile kullanırız” diyen, demedilerse, ertesi günü yalanlayıp “Biz sivil idarenin emrindeyiz, bu manşeti atan gazete ahlaksızlık yapmış” açıklaması yapmayan bu riyakarlar değilmiş gibi..

Şimdi mağduriyetten bahsediyorlar..

Hani 28 Şubat, 1000 yıl sürecek idi.

Ne oldu, havanız basıldı mı?

Şimdi “mağduru sadece biz kaldık” diyorsunuz..

Yapmasaydınız 28 Şubat darbesini..

Ne biz mağdur olsaydık. 

Ne de (cezaevindekilerin mağdur olduklarına inanmıyorum ama, varsayalım öyle) siz!

Kendilerini de öyle akıllı sanıyorlar ki..

28 Şubat MGK toplantısı ile, Erbakan’ın istifa tarihi arasında 4 ay fark varmış..

Yani demek istiyorlar ki, “28 Şubat’ta bir baskı olsa bile.. Hemen ertesi günü Erbakan istifa etmemişti ki?”

O zaman hatırlatayım ben size, uyanık generalim..

28 Şubat akşamında, “Şunları imzalayın” dediniz..

Erbakan, “bir inceleyelim, akşam geç oldu” dedi..

Ertesi günü, ahlaksız işbirliğine giriştiğiniz Hürriyet’i, Sabah’ı, Cumhuriyet’i, “Hoca geriyor” diye manşet attılar..

Erbakan, TBMM’de grubu bulunan parti liderleri ile tek tek görüştü..

Bülent Ecevit de, Deniz Baykal da, Mesut Yılmaz da.. Hatta Alparslan Türkeş de.. “MGK kararları, hükümetin kendi sorunu, bizden askere karşı destek beklemeyin” dedi..

 Sadece rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, “Halka karşı doğrultulan namluya selam durmam” dedi..

Bu arada işbirlikçi darbeciler Ertuğrul Özkök’ler, Zafer Mutlu’lar, Yılmaz Özdil’ler.. “Hoca MGK kararlarını imzalamıyor.. Hoca işi daha kötüye götürtüyor!” diye haberler yazdığında..

Ahmet Yavuz ve şimdi avukatlığını yaptığı generaller..

“Siz ne hokkabaz adamlarsınız. Biz seçilmiş iktidara nasıl baskı yapabiliriz. Nasıl şunu imzala diyebiliriz” açıklaması yapmadılar..

Ellerini ovuşturup, “Oh oh” dediler..

Günler sonra, Erbakan hoca, “Bu kararları TBMM’ye sevketmek üzere imzalıyoruz” dediğinde..

Utanmazca, ahlaksızca, namussuzca “Paşa paşa imzaladı” manşetleri atıldı..

Şimdi kalkmışlar. Aklımızla alay edercesine..

“28 Şubat ile istifa tarihi arasında aylar var” diyorlar..

Daha kötü ya..

Darbeyi kafanıza öyle koymuşsunuz ki.

Bir anlık bir düşünce olarak değil. Aylarca devam eden baskı ile.. 

O 4 aylık süre diliminde, “Biz Atatürk düşmanları ile birlik olamayız” diyerek..

Genelkurmay salonunda, ekrana Erbakan’ın görüntüsünü koyup, “İrtica ile mücadele etmeliyiz” diyerek..

Yüksek hakimleri Genelkurmay’a çağırıp, yetinmeyip, adliyelerdeki hakimleri de çağırdığınızda..

İtiraz edecek gibi olan Adalet Bakanı Şevket Kazan’a, “Ayağını denk alsın” tehditleri yapanlar...

Şimdi, “28 Şubat’ın mağduru biziz” diyorlar..

Atın yalanı, varsa inananı!

Utanmazlık, sadece eski tarihli olayları yorumlarken değil..

İçinde bulunduğumuz şu mübarek günlerde, İstanbul’u sel almış..

Ankara’yı sel almış..

Ki, öncesinde de Meteoroloji tahminini de yapmış..

İstanbul’un da, Ankara’nın da Büyükşehir Belediye Başkanı tatilde..

Vali görevinin başında..

Bakanlar sahada..

İstanbul ve Ankara’nın belediye başkanlarını bir kenara bırakın..

Belediye adına bir tane yetkili adamları/ikinci adamları/üçüncü adamları bile sahada yoklar..

Kar yağar ortada olmazlar..

Sel basar, tatile çıktıklarını kendileri deklare ederler..

Ama belediye başkanlığını bile yapamadıklarını görmez, Cumhurbaşkanı adaylığına soyunurlar..

Allah korusun..

“Tatil bana yakışıyor” diyen adamlardan, Allah bu milleti korusun!