Erbakan’ı indirme CHP’ye, CHP’yi iktidar yapma Temel’e ihale!
28 Şubat sürecinde Refah Partisi’ni devirme ihalesi CHP’ye verilmişti.
En sert eleştiriler CHP’den geliyordu.
Sadece siyasilerce değil, CHP’li bürokratlar eli ile de Refah Partisi’ni iktidardan indirmek ve Erbakan’a siyaset yasağı getirmek için uğraş veriliyordu.
CHP zihniyetli yüksek hakimler eli ile Refah Partisi kapatıldı..
Yetinmediler, Fazilet Partisi’ni de kapattılar..
Yine yetinmediler, Erbakan hocaya nitelikli dolandırıcılık iftirası ile mahkumiyet kararı verdirdiler. Kararı veren hakimi, Seyfi Dede’nin HSYK’sı hemen akabinde Yargıtay üyesi yaptı..
Onun için diyorum ki, 28 Şubat’ta Refah Partisi’ni yok etmek, CHP’ye ihale edilmişti..
Şimdi bir başka ihale var..
Erbakan’ın talebesi Erdoğan’ın indirilmesi ihalesi..
Bu ihale, Erbakan’ı indirmekten daha zor..
Onun için, ihale verilen de tam bir “ters köye” mantığı ile seçilmiş..
İhale Erbakan hocanın partisi, Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na verilmiş..
Öyle ki..
İhaleyi verenlerin birbiri ile çelişkili söylemlerini bile, Temel bey hiç sorgulamadan tekrarlıyor..
O denli, kendini robotlaştırmış..
Geniş bir kesim, “Altılı masanın adayı Ekrem İmamoğlu olursa, Erdoğan’ı zorlar” derlerken..
Aynı geniş kesim, “Ekrem İmamoğlu olmasa bile, Mansur Yavaş aday olsun. Erdoğan ile başabaş mücadele eder” derler iken..
Altılı masanın ikinci büyük partisi İyi Parti’nin genel Başkanı Meral Akşener de, aylardır bu iki aday için kulis yapar iken..
Temel Karamollaoğlu çok net ve tam ters bir söylemle karşımıza çıkıyor:
“‘İmamoğlu’nu ya da Yavaş’ı istiyoruz, onlardan biri aday olurlarsa mutlaka kazanır demek cahilce bir iddia. Erdoğan’ı hafife alıyorlar, buldozer gibi ezip geçer!”
Şunu dese, kendisine hepten bu olaya angaje etmese anlarım: “Erdoğan, İmamoğlu ve Yavaş’ın ikisinden de daha şanslı.. Altılı masanın, farklı bir ismi aday göstermesi gerekir!”
Düne kadar İmamoğlu ve Yavaş’ın ismi onlarca defa gündeme geldiği halde..
Ve o dönemlerde Temel bey, “Altılı masanın adayı kim olursa olsun, kazanacak” söylemi ile karşımıza çıktığı halde..
Şimdi ne oldu ki?
Temel bey, “Altılı masanın adayları bu iki isim olursa, Erdoğan kazanır” deme noktasına geldi.
“Erdoğan kazanır”ı da geçtik..
“Erdoğan buldozer gibi ezer, geçer” noktasına geldik..
Tam bu noktada..
Temel beyin bir ihale aldığı ve bu ihalede kendisine yüklenen işi harfiyyen yerine getirmek istediğini anlıyoruz..
Ki, “buldozer gibi ezip geçme”yi, şu cümle ile muhkemleştiriyor:
“Son zamanlarda bana gelen bilgileri söyleyeyim. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın en az 3 puan üzerinde görünüyor. Yüzde 15 civarındaki kararsız seçmen dağıtılmadan önce!”
Bu tahmini okuduğumda ilk tepkim (tahminin gerçekle ilgisi yok ama. Temel bey bu tahmine kendisini kaptırmış ise..) “Ne güzel bir tahmin. Temel bey artık, bu tahmini gördükten sonra asla, Millet İttifakının içinde yer almayı sürdürmez. Çünkü bir tarafta birlikte yıllarca çalıştığı Tayyip Erdoğan. Diğer tarafta partisini iki defa kapattıran CHP. Bir tarafta Erbakan Hoca’yı cezaevine koymak için çırpınan CHP. Diğer tarafta Erbakan hocayı cezaevine girmekten kurtaran Erdoğan.. Temel bey böyle kritik bir oranla CHP adayının seçim kazanacağı ihtimalde, asla Erdoğan’ı yalnız bırakmaz. Tercihini Cumhur İttifakı’ndan yana kullanır. Hele hele, tam da aradaki fark olan % 3 kadar Saadet Partisi’nin oyundan bahsediyorsak. Bu % 3 oy, Millet İttifakı’ndan Erdoğan’a geçtiği an, Kılıçdaroğlu yerine Erdoğan’ın seçimi kazanması kesinleşirse.. Temel bey kesinlikle tercihini, eski yol arkadaşından yana kullanır!”
Mantıklı hareket bunu gerektirir.
Ama derin mahfillerden bir ihale alınmış ise..
Seni iki defa kapattıran partiyi tercih edersin de, yıllarca beraber siyaset yaptığı kişiyi tercih etmezsin..
Aylardır, her sorulduğunda, “Bizim 2023 seçimlerine hangi ittifakla gireceğimiz belli değil. Şu an 6 parti ile birlikte yaptığımız görüşmeler, parlamenter sisteme geçiş ile ilgili birlikteliktir. Ama seçim yaklaştığında, tek başına mı, yoksa bir ittifak ile mi, hani ittifak ile seçime gireceğimiz belli olacak. Bunun için de partimizin yetkili kurulları karar alacak” dersiniz..
Şimdi seçime şunun şurasında 6 ay kaldığı bir ortamda..
Yıllardır söylediğiniz, onlarca defa tekrarladığınız bu cümleyi unutur, partinizin ne zaman karar aldığını bile açıklamadan, “millet ittifakı içinde seçime gireceğinizi” kabullenerek, tahminlerde bulunursunuz..
Hodri meydan.
Saadet Partisi’nin, seçimde Millet İttifakı içinde yer alacağına dair aldığı bir parti kararı var mı?
Ki, Temel bey kendisini bu kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun propagandisti gibi kullandırtıyor..
İş CHP’yi de aştı..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsi kuklası haline gelindi..
“Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da olmaz, illa Kemal Kılıçdaroğlu olmalı” deniliyor..
İyi Parti ile aralarını açabilecek bu söylemi, çekinmeden dillendiriyorlar..
Tam bu noktada..
Benim aklıma yine, 2018 seçimleri öncesinde Temel Karamollaoğlu’nun, “Ak Parti’nin oyu % 34 civarında. Tayyip beyin oyu, partisinin oyundan biraz fazla ama, seçim ikinci tura kalıyor..” açıklaması geliyor..
O açıklamadan sonra da..
Temel beyin, Abdullah Gül’ü sahneye çıkartması geliyor..
Veee.
Temel bey, 2018’deki tahmini yapıyorsa..
“Acaba” diyorum..
Yine sahneye Abdullah Gül’ü çıkartma operasyonu mu var?
Önce muhtemel adaylar ekarte edilecek.
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkıdır” denilecek.
Son dakikada..
Kemal Kılıçdaroğlu büyük bir fedakarlık örneği sergileyerek..
“Adayımız Abdullah Gül” diyecek..
Ekrem ile Mansur, önceki tarihte ekarte edildiği için..
Kimseden itiraz gelmeyecek..
“Kemal’e göre, Abdullah yine daha iyi” bakış açısı ile, altılı masanın tüm bileşenleri, bu formüle onay verecek..
Senaryo, bir yerlerde böyle yazılmış olmalı..
“Kemal’le seçim kazanamayız, ama Abdullah eklemli CHP’ye seçimi kazandırtabiliriz” planı ile hareket ediliyor olmalı..
Hilecilerin tuzakları var ise..
Allah’ın da bir hesabı vardır, elbet.
2018’deki “Seçim ikinci tura kalıyor” tahmininiz nasıl hayal çıktı ise.. 2023 tahminleri de, altılı masadakilerin yüzünü kızartacak!