• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Akit’e ceza verilirken kanun “iyi”, Sözcü’ye verilirken “kötü”!

12 Ağustos 2022
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Yarım asır boyunca Basın İlan Kurumu, kemalist solcuların elinde idi..

İstedikleri gazetelere ceza kesiyor, istedikleri gazetelerin haklarını kısıtlıyorlardı..

Siyasi iktidarlar değişmesine rağmen, onlar Basın İlan Kurumu’nu nasıl ellerinde tutuyorlardı?

1960 darbesi ile oluşturulan Basın İlan Kurumu mevzuatında, gerek genel kurul, gerekse yönetim kurulu seçiminde, gazeteci cemiyetlerine sağlanan avantajlar, üniversitelerden gelen temsilciler, barolardan gelen temsilciler sayesinde, tam bir vesayet düzeni öngören maddeler vardı...

1960’dan sonra, sol partiler tek başına iktidar olacak şekilde seçim kazanamadılar ama.. 

Sonuçta, sol partilerin koalisyon ortağı olduğu dönemler yaşandı. Sol partiler koalisyon ortağı ise, zaten Basın İlan Kurumu’nu da kemalist solcular yönetiyordu..

1974-1978 arasında olduğu gibi milliyetçi cephe adıyla oluşturulan partilerin koalisyonunda bile, mevzuatındaki vesayet sistemi sayesinde, kemalist solcu temsilciler söz sahibi olduğundan, yine o görüş, Basın İlan Kurumu’nu yönetiyordu..

Anavatan Partisi tek başına iktidara geldiğinde de durum değişmiyor..

Niye?

Çünkü Yönetim Kuruluna atamalar, gazeteci cemiyetlerinden geliyor. Onlar kemalist solcuların elinde. 

Barolardan temsilci geliyor, onlar da öyle..

Üniversitelerden temsilci var.. Onlar da öyle..

Oralardan gelenlere karşı, iktidarın atadığı bir-iki kişinin ise, kıymeti harbiyesi olmuyor..

Sonuçta iktidarda sağ parti de olsa, yine Basın İlan Kurumu, muhafazakar gazeteleri ayrımcılığa tabi tutarak engelliyor, sol gazeteleri ve kartel gazetelerini koruyup kolluyordu..

AK Parti’nin de ilk 15 yılında, çok farklı bir durum yok..

Yakın tarihte bu zincir kırıldı.. 

Evvelden bir örnek vereyim.. 

AK Parti tek başına iktidara geleli 12 yıl olmuş..

Yıl 2014.

Fetöcü savcı Zekeriya Öz’ün şikayeti ile akit gazetesinin resmi ilanları kesiliyor.

Düşünebiliyor musunuz?

Siyasi iktidara posta koyan, haydi “o tarihteki ismi terör örgütü değildi” diyelim.. “Paralel yapı” idi.. 

Paralel yapı, siyasi iktidara posta koyuyor.. Savcılar, adliye önünde bildiri dağıtarak, ABD’nin menfaatlerini koruyacak şekilde algı operasyonlarına imza atıyor.. 

akit gazetesi de, bu Fetöcülerin adliyede sembol isim haline getirdikleri kişi ile ilgili bir köşe yazısı yayınlayıp, siyasi iktidara yönelik darbe girişimlerini eleştirdiğinde..

FETÖ’cü savcı tarafından şikayet ediliyor. Yargıdaki adamlarına düzeltme kararı aldırıyor.

akit’i tehdit ediyor..

Ancak akit dik duruşunu gösteriyor.

Açıklama metnindeki hakaret içerikli ifadeleri kullanmıyor. 

Zekeriya Öz şikayet ediyor..

Beklersiniz ki, siyasi iktidarın Basın İlan Kurumu Yönetim Kuruluna atadığı kişiler, Fetöcülere karşı olduğunu iddia eden kemalist solcu gazeteci cemiyetleri adına yönetim kurulunda bulunanlar, “Fetöcülerle biz mücadele ettik” pozları ile ortalıkta dolaşan barolar adına Basın İlan Kurulu Yönetim Kurulunda görev yapan isimler, “üniversiteleri Fetöcülere teslim etmeyiz” algısı ile tepemizde boza pişiren Atatürkçü üniversiteler adına Basın İlan’da temsil edilen isimler..

“Zekeriya Öz’ün, Pensilvanya’dan emir alarak, Türkiye’yi karıştırmak istediği ortaya çıkmıştır. Bu kişinin şikayeti ile bir basın organını susturma anlamına gelecek şekilde ceza verilmesi mümkün değildir” kararı versinler...

Vermiyorlar..

Zekeriya Öz istiyor... 

AK Partili bürokratların da içinde bulunduğu Yönetim Kurulundaki kemalist solcuların oyları ile akit’e resmi ilan kesme cezası veriliyor..

Ak Parti iktidarına yapılmak istenilen yargı darbesine karşı koyduğu için cezalandırılan akit gazetesi, mahkemeye başvuruyor.. 

Hakimlerin, AK Parti tarafından belirlendiği iddialarına rağmen, mahkeme cezanın iptali talebini reddediyor. 

Bu arada resmi ilan kesme cezası uygulanıyor..

Anayasa Mahkemesi’ne müracaat ediyoruz.

Yıllar sonra Anayasa Mahkemesi, cezanın yanlış olduğuna hükmediyor.

Ama..

Basın İlan Kurumu’nun ceza verme yetkisinin düzenlendiği kanun maddesinin net olmadığı şeklinde bir karar da vermiyor.

Basın İlan Kurumu’nun başka cezalarında, akit yine mağdur ediliyor..

Nitekim, bir başka dosyada, rahmetli Hasan Karakaya ağabey, gezi isyancıları aleyhine sert bir yazı kaleme almıştı.. 

Basın İlan Kurumu, akit’e yine ceza verdi.. 

Aynı prosedürden geçip, dosya Anayasa Mahkemesi’ne intikal etti.

Anayasa Mahkemesi, “Basın İlan Kurumu düzenlemesi net değil, bu kanunla gazetelere ceza verilmesi basın özgürlüğüne aykırıdır” şeklinde bir karar değil, “akit’e verilen ceza kanuna uygundur” kararı verdi..

Amaaaaa.

Kafasını Karl Marx’a endeksleyen, PKK’lılara destek veren yazarlardan geçilmeyen Marksist Birgün gazetesi.. 

PKK’lıların, yaşadıkları dağlarda yerlere sigara izmariti bile atmadıkları güzellemesi yapılan, teröristlere gerilla denilen Cumhuriyet gazetesi.

“Şimdi FETÖ’yü savunma zamanı” başlığı ile yazılar kaleme alınarak, “Eskiden Fetullah Gülen ile mücadele ediyorduk ama onların elindeki savcılar, hakimler, emniyet müdürleri sayesinde, şimdi Tayyip Erdoğan’ı devirme imkanı çıktı. Onun için bu fırsatı kaçırmamak gerekir” mealinde yazılar kaleme alınan Sözcü gazetesine, yalan ve iftira içerikli haberlerinden dolayı Basın İlan Kurumu resmi ilan kesme cezası verdiğinde..

Anayasa Mahkemesi şöyle karar verdi:

“BİK’in yetkisinin sınırları öngörülemez biçimde geniş tutulmuş, itiraz usulünde belirsizlikler var, itiraz ile sonuç alınma ihtimali bulunmamaktadır. Mevcut sistem yeniden ele alınması gerekir.

Basın İlan Kurumu, akit’e ceza verirken, bu söylediğiniz mahsurlar yok muydu?

Kanun orda.. 60 yıldır aynı kanun..

akit’e ceza verilirken, “Hukuka uygun bir düzenleme” gibi, kabul ediyorsunuz..

Sıra Birgün’e, Cumhuriyet’e, Sözcü’ye gelince.. 

“Resmi ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesi çizilmeli, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesi şekli ve maddi yönden yeniden düzenlenmelidir. Cezalara itiraz yolu düzenlenirken derece mahkemelerinin bu davalara hangi sıfatla bakacakları, uygulayacakları yargılama usulünün kapsamı net bir şekilde yeniden düzenlenmelidir” diyorsunuz..

Ben de merak ediyorum..

akit’e ceza verilirken, bu gerekçeyi, Anayasa Mahkemesi niye düşünmedi?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

şüayıp

Adaletin olmadığı yerde her türlü kötülük beklenir

Ahmet

Beşerin verdiği ceza mı Allah subhanehu ve teala nın cezasımı
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23