• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

28 Şubat’ı yazıp, süt/yumurta zamlarını mı unutturuyoruz?

27 Aralık 2022
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Biz önemli gördüğümüz için, meşum 28 Şubat darbe sürecinde yaşanılanları yazıyoruz.

Ekmekten peynire, banka hortumlamalarından mafya düzenine kadar; onlarca konuda günlük hayatımıza etki eden olumsuzlukları yaşatan 28 Şubat sürecini, bir daha tekrarlanmaması için, ayrıntıları ile kaleme almaya çalışıyoruz..

“Okuma hakkı”ndan “çalışma hakkı”na, “ibadet hürriyeti”ne kadar onlarca önemli konuda temel haklarımızın kısıtlandığı bir zalim dönemi, genç nesillere aktarıp, ibret almalarını istiyoruz..

Okurlarımızın bazıları şu yorumu yapıyorlar.

Dünkü “28 Şubat’ta hocasını indirdik, siz talebesini indiremiyorsunuz!” başlıklı yazımda yine 28 Şubat sürecinde yaşanılanları, geçtiğimiz hafta cezaevinde ölen dönemin komutanlarından Vural Avar’ın özelinde yazmıştım ya..

O yazının altına, “doğrucu” rumuzu ile, bir okurumuz şu yorumu yapmış:

“Nasıl algı yapıp farklı konular yazarsan yaz, bu millet süte zammı da görüyor, yumurtaya yapılanı da, bu millet doğalgaza elektriğe yapılan zammı da görüyor, petrol varil fiyatı düştüğü halde benzine yapılan zammı da.”

Evet, harfine dokunmadan, okurumuzun yorumunu, size aktardım.

Aslında biz de süte, ekmeğe, yumurtaya yapılan zamların sonlanmasını arzu ediyoruz.

Hedefimiz 28 şubat zalimlerinden intikam almak da değil..

28 Şubat zalimlerinin, bu ülkeye ne faturalar çıkardığını genç nesile aktarmak istiyoruz..

Lise çağında iken, üniversite çağında iken, başındaki örtü sebebi ile okulun kapısından geri çevrilen gençlerin yaşadıklarının, yeni nesil tarafından bilinmesini istiyoruz..

Yeniden o yıllara dönmemek için, o süreci yaşayanların da, o süreçte yaşanırken küçük yaşlarda olanların da uyarılmasını sağlamak istiyoruz..

Bunu yaparken, biz “28 Şubat”ı hatırlatıp, çaktırmadan hayati ürünlere gelen zamları gündemden çıkarmaya çalışıyor değiliz..

Bunu ispat için, okurumuzun yorumuna cevap verip, ben yine 28 Şubat’a döneceğim..

Çünkü yeni bir 28 Şubat, bu ülkeye onlarca yıl kaybettirecek.

Ama birileri, yeni 28 Şubatları bize yaşatmak için, Saadet Partisi’ni de kendilerine kefil göstererek, AK Parti eskilerini yanlarına alarak, fırsat kolluyorlar..

Buyrun “Bize 28 Şubat’ı anlatma, bize zamları anlat” diyen tüm muhaliflerin şahsında, “doğrucu” rumuzlu ama “algıcı” yorumcunun hatırlatmasına cevap vereyim..

Ne deniliyordu yorumda?

Süte zammı yaz..

Yumurtaya yapılanı yaz.

Doğalgaza, elektriğe gelen zammı yaz..

Petrol dünyada düştüğü halde, bizde zam yapıldığını yaz..

Buyrun yazalım.

AK Parti iktidara geldiğinde, yani 2002 yılında 1 litre süt 1 TL.

Şimdi 20 TL.

Kaç katı? 20 katı..

Yumurtanın fiyatı, 2002 yılında 12 kuruş.

Şimdi 2,5 TL.

Yaklaşık 21 katı.

Yorumcumuz vermemiş ama, ben bazı ürünleri daha listeye ekleyeyim ki, iş danışıklı dövüş gibi yorumlanmasın..

Makarna 2002 yılında 48 kuruş. Şimdi 7 TL.  Yaklaşık 13 katı.

Şekerin kilosu 2002 yılında 1.3 TL. Bugün 25 TL. Yaklaşık 20 katı.

Ekmek 2002 yılında 20 kuruş.

Milleti, “aptal oldukları için ekmek yiyorlar” diye tahkir eden Cihan Kolivar benzeri riyakarlar ne derlerse desinler, gerçek şu ki, ekmek bugün 5 TL.

2002’ye göre 25 katı..

Peki, asgari ücret 2002’de ne kadardı, bugün ne kadar?

Yok yok yüreğinize inmesin..

Bana nefret katsayınızı artırmayın..

“Zaten nefret ediyorduk, daha fazlasını hakkediyorsun” diyerek, kinlenmeyin..

2023 yılı asgari ücretini söyleyerek, 5 gün sonra yürürlüğe girecek asgari ücret üzerinden hesap yapmayacağım..

“Dur bakalım, asgari ücret zamlandığı gün, sütün, yumurtanın, ekmeğin kaç lira olacağını bilmiyoruz” diyeceklerle, kısır tartışmaya girmeyeceğim..

5 gün sonra yürürlüğe girecek olan 8,500 TL’lik asgari ücreti bir kenara bırakıp.

Şu anki asgari ücret ile, 2002 asgari ücretini kıyaslıyorum.

2002’de asgari ücret net 185 TL.

Bugün ise, 5.500 TL.

Yani?

Yani ekmekten süte, yumurtaya, makarnaya kadar her üründe (birçoğunda 20 kat ama) en fazla 25 kat artan fiyatlar, asgari ücrette 30 katı artmış..

Demek ki ne imiş?

Asgari ücretlinin zararına bir durum yokmuş..

Ürüne zam gelmiş. Ama alınan maaşa da zam gelmiş.

Ürüne 20 kat, en fazla 25 kat zam gelmiş. Ki; bu yükselişte, Rusya ile Ukrayna arasındaki 50 yılda ancak karşılaşacağımız savaş gerçeği de var..

Asgari ücrete 30 kat zam gelmiş.

Yılbaşından itibaren uygulanacak maaşa göre ise, 45 kat zam gelmiş..

Şimdi “doğrucu” rumuzlu yorumcu ve avanesi gelsin..

Hepsinin yüzüne haykırayım..

“Sizler, enflasyon üzerinden algı oluşturarak, bu millete yeniden 28 şubat yaşatmak isteyen vicdansızlarsınız!”

Onların oyununa gelmeyelim..

Yazının tamamını, onların istekleri ile bitirmeyelim..

28 Şubat gerçeğini yüzlerine tekrar tekrar çarpalım..

Cezaevinde ölen 28 Şubat mahkumu Vural Avar kahraman bir komutan imiş..

Bakın o “kahraman” dediğiniz, CHP’li vekillerin cenazesine katılıp, masum göstermeye çalıştıkları Vural Avar, yargılama sırasında mahkemede ne demiş:

“TSK’da başörtülü yakınları olanlar olmuş ve o döneme kadar hiçbir sorun yaşanmamıştır. Son dönemde başörtüsü ile türban birbiriyle eşleştirilmiştir. Bu yanlış. İrticayla mücadele eden makamların ele aldığı şey başörtüsü değil, türbandır. Çünkü türban belirli bir zümrenin adeta simgesi haline dönüştürülmüştür. Ve bu simge diğer kurumlarda olduğu gibi TSK’da da tepkiyle karşılanmıştır.” 

“Darbe değil”miş. “28 Şubat darbecilerinin, halkın kıyafetine karıştığı yalan” imiş..

Buyrun, mahkemede itiraf ediyor..

Kendince, “başörtü-türban” diye bir ayrım yapıyor..

“Başörtüyle değil ama, Türbanla mücadele ettik” diyor.

60 yaşındayım.. 35 yıllık gazetecilik-hukukçuluk tecrübeme dayalı olarak samimi şekilde, aklımda hiçbir tilkilik düşünmeden söylüyorum..

Bu adamların “başörtü” derken neyi, “türban” derken neyi kastettiklerini bilmiyorum.

Ama ortaya konulan ahlaksızlığın vahşetini ispat için sadece şunu söyleyeyim:

“Vicdansızlar! Ne anlama geliyor, ne farkı var bilmiyorum ama.. Bırakın başörtüyü, türbanı.. Sizler o süreçte, o kadar gaddar, o kadar zalim idiniz ki.. Ne başörtü, ne türban.. Perukla gelen kızı bile üniversitenin kapısından geri çevirdiniz!”

Burada bitirmek zorundayım..

Yoksa, çok ağır ifadeler kullanacağım..

O vicdansızlıkları hatırladıkça, kahroluyorum..

Saadet Partisi, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan’ın bunlarla kolkola girdiklerini görünce, daha çok kahroluyorum..

Ya sabır, ya sabır.. Ya sabır.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Adnan arican

Ne kadar güzel burda istediğin gibi yorumunu yazmış ve karşılığını almış birde onların sitelerine bakın malesef kolayca ulaşamıyoruz mesela colasanin yazılarına dikkat

Ramazan

Muhterem akit ailesi, 28 Şubat'ı en derinden yaşayanlardan biri de siz oldunuz. O gün nasıl mücadele edildiyse şimdi daha fazlası edilmeli. O günün zalimleri bugün ekonomi maskesini giyerek, operasyonlarına şiddetini artırarak devam ediyor. Sayın cumhurbaşkanına kasıtlı yanlış raporlar veriliyor. Mevzunun ciddiyetini anlamayan ya da örtmek isteyenler var. Dört marketin müdürleriyle görüşülerek mesele basitleştiriliyor. Sizden beklentimiz; amacın ne olduğunu gerçekleriyle raporlayıp Cumhurbaşkanımıza ulaştırmanız. Birilerinin amacı zaman kazanmak içeridekiler de buna zemin hazırlıyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23