İslami Hareket’in İsrail seçimlerine bakışı
1948’de işgal edilmiş topraklarda faal olan İslâmi oluşum “İslâmi Hareket” adıyla faaliyet yürütüyor. Aslında Hamas gibi bu hareketin temeli de İmam Hasan el-Bennâ’nın 1948’de cihad etmek üzere Filistin’e gönderdiği mücahitler ve davetçiler tarafından atılmıştır. Fakat uluslararası platformda “İsrail” olarak tanımlanan kısmın sınırlarını belirleyen “yeşil hat” içinde gösterilen topraklarla bu hattın dışında kalan topraklar arasındaki statü farklılığından dolayı bu hattın içinde kalan bölgedeki İslamî oluşum, hattın dışında kalan bölgelerdeki İslami oluşumlardan bağımsız çalışmaktadır.
1948 bölgesindeki “İslami Hareket” başlangıçta İsrail işgal rejiminin parlamento (Knesset) seçimlerine iştirak etmeyi tamamen reddediyordu. Ama Filistinlilerin çoğunlukta olduğu bazı bölgelerde belediye seçimlerine girmiş ve bunlardan bazılarını kazanmıştı.
Daha sonra hareketin mensubu bazı kişiler Knesset seçimlerine de girilmesini savundular. Bu konu hareketin ileri gelenleri arasında tartışıldı ve çoğunluğun görüşü katılmama yönünde olduğu için “katılmama” kararı alındı.
Fakat katılma yanlısı olanlar bu karara rağmen 1996 seçimlerinde, bazı milliyetçi-muhafazakar kesimlerle de ittifak kurarak “Arap-İslam Listesi” adında bir liste oluşturup seçimlere katıldı.
Ancak bu listenin oluşturulması İslâmi Hareket’in ileri gelenlerinin seçime katılmama kararlarını açıklamalarından sonra gerçekleşti. Arap-İslam Listesi’nin başkanlığına seçilen Atıf El-Hatib’in “İslâmi Hareket” üyeliği de iki yıl önce dondurulmuştu. Atıf El-Hatib, İslâmi Hareket’in seçimlere katılmama kararı almasının Arap çevrelerde bir ümit kırıklığına yol açtığını ileri sürdü ve: “Arapların geneli İslâmi Hareket’in Knesset seçimlerine katılma yönünde bir karar almasını ve kendi ekseni etrafında bütün Arap kitleler arasında bir uzlaşma sağlamak için çaba harcamasını arzuluyordu.” dedi. El-Hatib, İslâmi Hareket’in seçimlere katılmama kararı almasının 1948’de işgal edilmiş topraklardaki Arap kitle arasında büyük bir siyasi boşluğa yol açtığını ileri sürerek kendilerinin bu boşluğu doldurmayı amaçladıklarını ifade etti. El-Hatib kendi listelerinin yapacağı çalışmanın İslâmi Hareket’e herhangi bir zararının olmayacağına dikkat çekerek: “Çünkü biz kendimizi İslâmi Hareket’le aynı meydanda görüyoruz. Kur’an ve sünnet bizi birleştiriyor. Knesset’te alacağımız sandalyenin ürününün İslâmi güçlere ve İslâmi Hareket mensuplarına yansıyacağını düşünüyoruz.” dedi.
İşte bu ihtilaftan sonra, İslamî Hareket’te bir bölünme yaşandı ve Knesset seçimlerine katılmayı savunan, FKÖ’nün işgal rejimiyle yaptığı anlaşmaları onaylayan kesim ayrı bir teşkilat bünyesi altında çalışmaya başladı. Kamuoyunda bu kesime “İslami Hareket’in güney kanadı” denildi. Seçimlere katılmayı reddeden taraf ise “kuzey kanat” olarak isimlendirildi. Fakat bunların her ikisi de kendini İslamî Hareket olarak isimlendirir. Güney ve kuzey kanat diye nitelendirmez. Bu nitelendirme de teşkilat liderlerinin bulundukları bölgelere nispetleydi, birinin güneyde diğerinin kuzeyde çalışması açısından değildi. Çalışmalarında her ikisi de 1948’de işgal edilmiş bölgedeki Filistinlilerin tümüne hitap ediyordu.
Güney kanat olarak nitelendirilen kesim daha çok kitlesel siyasi çalışmalara ağırlık verirken, kuzey kanat fikri ve pratik eğitim temelli cemaat yapısını korumaya devam etti.
Ancak işgal rejimi, liderliğini Şeyh Raid Salah’ın yaptığı ve “kuzey kanat” olarak isimlendirilen teşkilatı teröre destek vermekle suçlayarak kapattı ve kurmuş olduğu tüm sivil toplum kurumlarının mal varlıklarına el koydu. Hareketin lideri Raid Salah da şu an hapistedir. Ama hareket bir teşkilat bünyesinde olmasa da davet ve bilinçlendirme çalışmalarını yürütüyor.
Güney kanat olarak nitelendirilen oluşumun liderliğini şu an Hammad Ebu Daabes yürütmektedir. Son Knesset seçimlerine girmek için oluşturulan Birleşik Arap Listesi’nin başkanlığına seçilen Mansur Abbas ise onun yardımcısıdır.