Spor camiasındaki darbeci hainler!..
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişi sonrasında yüzlerce vatandaşlarımız hayatını kaybederken, binlerce masum insanımız yaralandı. Yapılan bu saldırılar, darbeyi ifadesini küçük düşürecek, terör tanımına uyacak kadar insanlıktan uzak, hain, acımaz ve insanlık dışıydı...
Takvim yapraklarının 15 Temmuz, saatlerin 22:00’yi gösterdiği dakikalarda yapılan terör saldırılarını yazarımız Abdurrahman Dilipak’ın yazısına taşıdığı gibi; ‘Hainler TBMM’ye saldırdılar. Cumhurbaşkanına saldırdılar. MİT’e, Genelkurmay’a saldırdılar.. Emniyet Genel Müdürlüğüne, TÜRKSAT’a saldırdılar..
Darbe bildirisi okuttular TRT’de. Genelkurmay Başkanı’nın boynuna ip geçirdiler. Hava, Kara, Deniz, Jandarma komutanını rehin aldılar.. Halkın üzerine ateş açtılar. Bunu düşman askeri değil içimizdeki nefsini Şeytana satmış Gülenci manyaklar yaptı...’
Ülkenin birlik ve beraberliğine, kendi silahı, tankı, topu ve uçağı ile acımazlıkla saldıran, insanlık suçu işleyen bu vatan hainlerine karşı kim, nasıl tepki gösterdi, yakın veya uzağımızda, kimin nasıl duruş sergilediğini, ihanet sürecinin neresinde bulunduğunu görmemiz lazım...
Sanatçısı, akademisyen ve diğerleri... Sürecin, olayların neresinde yer aldığını, söylemleri-açıklamaları ve sosyal medya hesaplarından çok rahat bir şekilde tespiti mümkün. Yeter ki, ülkemizin kazanımı adına, makam ve para endişesinden beslenen nefsi davranışlarımızı bir kenara bırakma erdemliği-insanlığını gösterelim...
Ülkeyi kana bulayarak, karanlığa sürüklemek isteyen bu hain yapı ile ilgili soruşturma devam ediyor. Kan ve gözyaşının akmasına neden olan terör saldırısından sonra gözaltına alınanlara baktığımızda, uzun yıllar ve aşamalı olarak, Askeriye, Emniyet, Hakim ve Savcılar gibi daha birçok kurum ve kuruluşun içine kümelenen Pareler Yapı olarak adlandırılan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yapı tarafından yerleştirilen isimler göze çarpıyor...
Peki spor camiası, halkını bombalayıp, vatandaşının üzerine tankını süren o kanlı gecenin neresinde duruyor? Allah (cc) nasip etti, elimiz kalem tutuyor ise, eğer biraz vicdan taşıyanlar gibi bizlerin de bu gerçekleri yazmak gibi, insani görev olarak görmekteyiz. Tarihe not düşüp, aydınlık yarınlar düşüncesi ile insanı ve vicdani değerlerimiz bunu mecbur bırakıyor, elhamdülillah...
Darbe-terör saldırılarının olduğu gece, bizlerin dikkatini çeken, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başta olmak üzere, dört büyük takımımız Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor, Beşiktaş Kulüpleri resmi sosyal medya hesaplarından darbeyi protesto eden ortak bildiri yayınlamaları...
Yüz milyonların yakinen takip ettiği bu hesaplardan yapılan ortak çağrı, Cumhurbaşkanımızın meydanlara davetine katkı sağlamıştır. Peki, spor camiasının önde gelen kulüpleri duyarlılıklarını gösterirken, ülkeyi kaosa sürükleyen bu insanlık dışı terör saldırısına sporun diğer camialarından, gerek Federasyon, Kulüp düzeyinde gerekse Başkan, Yönetici, ferdi sporcular nasıl bir yaklaşım içerisinde bulunmuşlardır? Cevabı aranan koca bir soru işareti!..
Burada Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Spor Genel Müdürlüğü’nü göreve çağıyorum. Eğer kanlı geceye tepkisini dile getirmeyen İl, İlçe Müdürlükleri, Spor Federasyonları, Belediyelerde v.s., nerede hain var ise, kültürümüzde yer alan ‘Haksızlığa karşı susan, dilsiz şeytandır...’ algısına muhatap olur ki, hukuk tarafı bir yana, vicdanı tarafından hesap veremezler. Vicdanı olmayan kişilerin ise gençliğimizi, sporumuzu nasıl yönetilirler? Sormak ve takipçisi olmak istiyoruz!...
Spor Basını olaylara nasıl yaklaştı.... Bakın Levent Tüzemen ‘Neden susuyorsun...’ başlığını taşıyan yazısında, logosunda Türk Bayrağını kaldırıp sonrasında geri adım atan Türkiye Spor Yazarları Derneğini protestosunu dile getirirken, spor yazarı Ercan Güven ‘Konuş Hakan Şükür...’ başlığını taşıyan yazısında Meclis’e, vatandaşa, askere ve polise kurşun sıkan ve bombalayan yapıya karşı halen sempati içerisinde mesajlar yayınlayan Hakan Şükür’e yazıları ile gerekli mesajı veriyordu...
Kenan Sofuoğlu, Arda Turan gibi spor camiasının duyarlı isimleri, ülke bütünlüğü ve insanı değerlerimize yapılan darbe-terör saldırılarına sıcağı sıcağına tepkilerini dile getirdiler. Peki, ya diğerleri? Kanlı gecenin ardından bilinen hainlerin dışında, kuyruğunu iki bacağının arasına alan hainleri bulup ortaya çıkarmak kaçınılmaz. Bu saatten sonra bizlerin de boynumuzun borcu! Evet borçtur. Çünkü, üzerinde yaşadığımız toprağının her bir karışı bizlere, şehitlerimizin kanları ile sulanmış ecdattan emanet. O emanete sahip çıkmak, Allah’ın (cc) izni ile borcumuzun borcu...