Anunnakiler, uzaylılar, dünyanın en büyük sırrı ve biz
Anunnakiler, uzaylılar, dünyanın en büyük sırrı ve biz
YÜCEL KAYA
“51. Bölgede uzaylı var mı? ABD askeri üssü uzaya açık dünyaya kapalı” isimli bir yazı kaleme almış bu köşede sizlerle paylaşmıştım. Mitolojiye ve nedeni henüz açıklanamamış olaylara meraklı biri olarak bu gizemli bölgeye karşı kafamda bazı soru işaretleri oluştu.
Bunların günlük yaşamımızda bizlere çok uzak konular olduğunu elbette biliyorum. Ancak düşmanı yenmek için onu her yönüyle tanımamız gerektiğine de inanmak zorundayız.
Düşman her zaman zayıf noktalarımızdan saldırır. Bu konular da bizim zayıf noktalarımızdır.
Kimilerine göre bir komplo teorisi olarak görülse de ortaya çıkan kanıtlar ciddiye alınacak kadar önemli olduğunu belirtmeliyim.
Küresel sermaye, tersine mühendislik çalışmaları yürütülüyorsa. Kazaya uğramış uzay gemilerinden alınan teknolojiyle, bugün bile dünya teknolojisinin ötesinde araçlar geliştiriliyorsa. Görünmezlik sistemleri, anti-yerçekimi motorları, hatta zaman bükücü cihazlar… yapıp üretebiliyorsa ve bunların birer uzay teknolojisi olduğu varsayımları ortalıkta dolanıyorsa..
Günlük yaşamın uğraşından başımızı kaldırıp, “bu konular bize uzak” demeden araştırılması gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıntıları anlatınca sizler de hak vereceksiniz.
Şimdi soruyorum! Gizemli kazalar, antik tanrılar ve karanlıkta saklanan uzaylı sırları ifşa olunan Nevada Çölü’ndeki 51. Bölge, sadece bir askeri üs mü, yoksa insanlık tarihinin en büyük sırrının kapısı mı?
Uzaylılarla yapılan gizli anlaşmalar ve Anunnaki bağlantısıyla örülü bu gizemli yerin bilinmeyenleri hakkında bilgi sahibi olmak zorundayız. Çünkü “bilgi” çağımızın en büyük silahıdır.
ABD’de derin çöl sessizliğinin ortasında, Nevada'nın kavurucu topraklarında gözlerden uzak bir yer. Haritalarda adı geçmeyen, radarların bile çekinerek yaklaştığı bu üssün varlığı bile uzun süre bir "komplo teorisi" olarak anıldı.
Ancak perde aralandıkça, dünya üzerindeki en gizemli sırların burada saklandığına dair kanıtlar gün yüzüne çıkmaya başlayınca. Ve işin içine bir de uzaylılar ve antik tanrılar olarak bilinen Anunnakiler girince, 51. Bölge'nin sıradan bir askeri üs olmadığı fikri daha da güçlendi…
Küresel sermayenin çok iyi bildiği ve bizim hiç bilmediğimiz bu olay nedir biraz açıklayalım.
Her şey 1947 yılında, New Mexico'nun Roswell kasabasında bir cismin gökyüzünden düşmesiyle başladı. Resmi kaynaklar, bunun bir “hava balonu” olduğunu iddia etti. Ancak olay yerinde bulunanların tanıklıkları bambaşkaydı: Garip metal parçalar, insana benzemeyen küçük bedenler ve askeri yetkililerin telaşlı hareketleri… Bu olayın ardından, ele geçirilen cismin ve varlıkların gizlice 51. Bölge’ye taşındığı söylentileri yayılmaya başladı.
Bunlar sadece birer başlangıçtı.
Gizli kaynaklara göre, 51. Bölge’nin derin laboratuvarlarında yıllardır tersine mühendislik çalışmaları yürütülüyor. Kazaya uğramış uzay gemilerinden alınan teknolojiyle, bugün bile dünya teknolojisinin ötesinde araçlar geliştiriliyor. Görünmezlik sistemleri, anti-yerçekimi motorları, hatta zaman bükücü cihazlar… Hepsi bu sırrın birer parçası.
Peki bu teknolojiler sadece uzaylılara mı ait? Bu varlıklar Sümer Metinlerinde anlatılan varlıklar mı? Amerika gücünü bu varlıklardan mı alıyor? İsrail sırtını bu varlıklara dayayarak mı Filistin’de kan akıtıyor, soykırım yapıyor?
İşte o gizemli bölgeye karşı kafamda oluşan soru işaretleri bunlardı.
Peki ya bu varlıklar dünyayı asla terk etmediyse? Ya da… geri döndülerse?
Bazı teorilere göre, 51. Bölge sadece uzaylılara değil, Anunnaki soyundan gelen varlıklara da ev sahipliği yapıyor. Burada, insan DNA’sı ile Anunnaki genetiği arasında deneyler yapıldığı, yeni bir “insan ırkı” yaratılmaya çalışıldığı iddia ediliyor. Bu yeni ırk, hem dünya üzerinde hüküm sürecek hem de ilişki içinde bulundukları toplumu yıldızlara taşıyacak…
Biz de 40 yıldır PKK terörü ile uğraşıp şehitler verecek, biraz başımızı kaldırdığımızda ekonomimize müdahale edilecek, “Uzay teknolojisi nedir? Nasıl ulaşılır?” sorusu yerine patlıcan, soğan neden pahalı sorularını sormaya devam edeceğiz!
Yaptığı her çalışma karanlık bir el tarafından engellenirken, her türlü baskıya karşı direnip “Uzay teknolojisi nedir? Nasıl ulaşılır?” sorusunu soran Selçuk Bayraktar gibi isimlere buradan selam olsun.
ABD hükümeti 51. Bölge’nin varlığını uzun yıllar boyunca inkâr etti. Ancak 2013 yılında resmi olarak kabul edildiğinde bile, ne tür çalışmalar yapıldığı konusunda tek kelime edilmedi.
Radarlar körleştiriliyor, uydu görüntüleri sansürleniyor, bölgeye yaklaşan herkes anında gözaltına alınıyor. Çeşitli deneylerle değişik bir insan ırkı oluşturuluyor.
Tüm bu gizlilik… sıradan bir askeri üs için fazla değil mi?
Hiç merak ediyor musunuz?
“Gazze’de onlarca çocuk öldürdüm yine öldürecektim ama kalmamıştı” diyen İsrail askeri sizce bir insan olabilir mi?
O askerin 51. Bölgede yapılan deneylerde genetik müdahale ile canavara dönüştürülüp dönüştürülmediğinden emin misiniz?
Katil Netanyahu sizce bir insan mı? Değilse neden değil?
Aşı adı altında vücudumuza zerk ettikleri sıvının ileride ne sonuçlar doğuracağını biliyor musunuz?
Masonik ritüeller, Mitra ve Pagan ayinleri çoğalırken, ateist ve deist gençler çoğalırken, merhamet ve iyilik duygusunun azaldığının farkında mısınız?
Sorunun sadece 51. Bölgeden mi kaynaklandığını sanıyorsunuz?
Başka başka bölgelerden haberiniz var mı?
Bu sorulardan kurtulmak için vereceğiniz iki yanıt var.
Ya bunlar birer komplo teorileri der siler atarsınız.
Ya da Selçuk Bayraktar’ın yaptığını yapar “Uzay teknolojisi nedir? Nasıl ulaşılır?” sorusunu sorar bilgi sahibi olursunuz.
Unutmayın!!!
Düşman her zaman zayıf noktalarımızdan saldırır ve bu konular da bizim zayıf noktalarımızdır.